Çocuklarımızın toplumda iyi bireyler olarak yetişmesi öncelikle aileden geçmektedir. Çocuk eğitiminde ailenin önemi çok büyüktür.
Bir ağacın gelişip büyüyebilmesi meyve verebilmesi için suya ihtiyacı varsa, çocuklarında sağlıklı ve kişilikli bireyler olarak büyüyebilmeleri için önceliğindeki en temel ihtiyaçları sevgidir. Sevgiyle büyüyen çocuklar yetişmeli topluma. Öncelikle çocuklarımıza toplumsal değerlerimizi öğretmeliyiz. Sevgi saygı merhamet ve hoşgörünün insanı insan yapan değerler olduğunu aşılamalıyız. Yetişkin bir birey olup meslek sahibi olduklarında ister bilim insanı olarak ister temizlik görevlisi olarak topluma hizmet verseler de yaptıkları her işte güzel ahlak ve saygıyla ilerlemeleri gerektiğini öğretmeliyiz. Unutmayalım ki çocukların ilk eğitim yerleri evleridir.
Anne ve baba olarak çocuklarımızın fikirlerine saygı duymalıyız. Konuşmalarına düşüncelerini anlatmalarına müsaade etmeliyiz. Düşüncelerine ne kadar saygı duyup dinlersek, çocuklarımızda bizlere aynı ölçüde karşılık vereceklerdir. Çocukların kişilik özellikleri ailede gelişir. Sevgi ve saygı duymayı önce evinde ailesinden öğrenir. Anne ve babanın karşılıklı olarak birbirleriyle olan iletişimleri çocukların sürekli gözlemlerindedir. Aile davranışlarıyla çocuğa en büyük örnektir. Anne ve baba çocuklar için birer idoldür.
Bir insanın anavatanı çocukluğudur. Çocukluğunda öğrendiği bilgileri yaşadığı olayları ne kadar büyüseler de hafızalarının bir köşesinde asla unutmazlar…
Çocuklarımıza fiziki görünüşten önce düşüncelerin değerli ve önemli olduğunu anlatmalıyız. Yaşadıkları her olay sürecinde haklarının olduğunu bilmeliler. Fiziksel veya psikolojik olarak istemedikleri davranışlar karşısında gerektiğinde ‘HAYIR’ veya ‘DUR’ kelimesini kullanmayı küçük yaşta öğrenmeli çocuklar. Haksızlık karşısında susan sesini çıkartamayan kendini savunamayan duyguları bastırılmış çocuklar yetişmemeli topluma.
Çocuk haklarını korumak adına din, dil, ırk, renk ve cinsiyet farkı gözetilmeksizin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen Çocuk Hakları Sözleşmesi 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Türkiye de dahil olmak üzere 196 ülkenin taraf olduğu sözleşme en fazla ülkenin onayladığı insan hakları belgesidir. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 14 Ekim 1990’da imzaladı ve sözleşme 27 Ocak 1995’te Resmî Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Çocuklarımızın toplum da iyi bireyler olarak yetişmesi öncelikle aileden geçmektedir. Anne ve babalar çocuklarıyla birlikte geçirdikleri zaman diliminde eğitici ve öğretici faaliyetlerde ve aktivitelerde bulunmalıdırlar. Bir müzik aleti çalabilir, sporla ilgili bir dalla uğraşabilir veya resimler yapabilirler. Kütüphaneye birlikte gidebilir, yüzlerce kitabın dokusunu çocuklarına hissettirebilirler.
Hem kendimiz hem de çocuklarımız için okumak ruha gelecek en güzel terapidir. Tiyatroya gidebilir, tarihi mekânları gezerek tarihimizi geçmişimizi çocuklarımıza aktarabiliriz. Çocuklarımızla birlikte seminerlere katılabilir çocuklarımız öğrenirken bizlerde yeni bilgiler öğrenebiliriz. Ebeveyn olarak bizlerde gelişime ve yeni bilgiler öğrenmeye her zaman açık olmalıyız.
Genel olarak anne ve babalar çocuklarını hayal ettikleri gibi bir birey olarak yetiştirmek istemektedirler fakat çocuklarında bir birey olduğu unutulmamalıdır. Çocuklar anne ve babanın istediği bir insan kalıbında olmak zorunda değildirler. Örneğin anne ve baba çocuğunun mühendis olmasını isteyebilir fakat çocuk kendi dünyasında farklı bir mesleği seçebilir. Yetenekli bir sanatçı, edebiyat, spor insanı veya herhangi bir meslek grubuna yönlenebilir. Memleketimizin her meslekten insan grubuna ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.
Önemli olan ebeveynlerin çocuğu için istediği meslekten ziyade çocuğun neyi istediği hangi mesleğe daha yatkın ve becerisinin olduğudur. Doğru analiz edilmiş kabiliyet ve yetenekler aile desteğiyle çocukların büyüdüklerinde seçmiş oldukları meslekte yüksek başarıya ulaşmalarına ve mutlu çalışmalarına sebep olacaktır. Unutmayalım bir çocuğun başarısındaki en büyük destek aile desteğidir.
Özellikle erkek çocuklarımızı yetiştirirken küçük yaştan itibaren teşekkür etmesini ve özür dilemesini öğretmeliyiz. Kadına saygının önemini anlatmalıyız. Teşekkür etmenin, özür dilemenin, kadına saygıda bulunmanın erkek kimliğinden hiçbir şey eksiltmeyeceğini vurgulamalıyız. Erkek çocuklarının büyüdüklerinde toplumda sergilediği davranışlar özellikle kadına olan bakış açıcısı ve verdiği değer küçüklükte aldığı eğitimden geçer.
Kız çocukları yetiştirilirken, kendi ayakları üzerinde durabilen, mücadele gücü yüksek, özgüvenini kazanmış kızlar olarak yetiştirilmelidir. Sorunlarla mücadele edebilecek güçle donatılmalıdırlar. Her koşulda ve yalnız kaldıkları her süreçte mücadele edebilecek ruh yapısını kazanmış olmalıdırlar. Kadın olmanın zor olduğu bir toplumda yaşamanın zorluklarının bilincinde büyütülmeliler. Bunun için en önemli yapılması gereken doğru yol, kız çocuklarımızı mutlaka okutmamızdır.
Ağaç yaşken insan çocukken eğilir ve şekillenir.
Hayata ve insana dair tekrar görüşmek dileğiyle…