Aşka inancı kaldı mı bu yalan dünyada ki insanların? Pek sanmıyorum kaldığını. Aşk bir okyanustur, ne kadar gidersen git bulamazsın ancak o sana gelir.
Dünyaya yalnız geldik, yalnız gideceğiz. Kimsenin kimseye muhtaçlığı yok, olmamalı da zaten. Bazen biz insanlar bazı insanlara öyle bir bağlanıyoruz ki sanki onsuz yapamayacakmışız gibi hissederiz, o gittikten sonra sanki dünyanın bizim için bir anlamı kalmamış gibi olur. Aslına bakarsanız ki bu tutum ne doğru ne de yanlıştır. Bunun tek bir adı vardır o da aşk. Yine aşka geldim ancak bu kalemin başka dili yok. Aşk için yazar aşk için konuşur. Kalemim sussa dilim konuşur, dilim sussa kalemim konuşur.
Aşka inancı kaldı mı peki bu yalan dünyada ki insanların? Pek sanmıyorum kaldığını, lakin herkes bir arayış içine girmiş aşktan yana. Aşk bir okyanustur, ne kadar gidersen git bulamazsın ancak o sana gelir.
Gelen yeni bir macera, ya sana Allah’ın bir sınavıdır ya da senin kaderinde olan gerçeğindir. Her şey ihtimal dahilindedir aslen ama insanoğlu hiçbir zaman başına gelen ya da gelecek olan durumun kötü yanını ele almaz, hep perdeler kötü yanını ve bu perdeleme durumu da belli bir süreden sonra insanın canını yakmaya başlar. Neden insanın canını yakar biliyor musunuz? Çünkü insan karşısındaki insanın ona kötülük yapmayacağını, ondan bir zarar ziyan gelmeyeceğini düşünür lakin işler beklediği gibi gitmez. İlle ki üzülürsün ille ki kırılırsın ille ki üzersin ille ki kırarsın ve sonuç olarak senin eline boşa harcanmış bir gençlik ve boşa harcanmış bir sürü güzel hayal ile umudun kalır geriye. Kırılan kalbinde işin cabası olur.
Kırılan kalbi onarmak kolay mıdır peki? Asla değildir. Kırık dökük bir kalbi olan insan asla eskisi gibi sevemez ve asla eskisi gibi karşısına çıkan insanlara güvenemez. Güvenmesi ya zaman gerektir ya da toz pembe bir yalan.
Toz pembe yalan, yalanın toz pembesi olur mu? Olmaz arkadaşım olmaz! Sen göz göre göre seni üzmeye geliyorum diyen birinin seni seveceğine seni iyileştirebileceğine inanabilir misin? İnanamazsın değil mi? Kimse inanmaz lakin biz insanlar öyle bir ruh hali içerisindeyiz, bize her gül verene her tebessüm edene kanarız. Ki biz onun bizi üzebileceğini unutabilelim.
Ben kendimden yola çıkayım. Kısacık ömr-ü hayatımda çok fazla yalana sahiciymiş gibi inandım ve karşılığında ne mi oldu binlerce kez kırıldı kalbim, binlerce kez suya düşürüldü, toz pembe hayallerim ve ben bu sayede insanlara gözü kapalı güvenmemeyi öğrendim. Hayatımda güzel ama acı tecrübeler oldular, hepsi teker teker…
Tecrübeli olmak bir yere kadar işe yarıyor bu hayatta. Eğer ki sen hayat okulunu tam not ile teşekküllü geçmişsen. Eğer ki geçemedin diyelim, senin onca tecrüben onca deneyimin onlarda boşa gider teker teker suya düşerler ve sen yine o tecrübesiz insan oluverirsin bir anda.
Hayattan dersini almak için tecrübelerinin yanında senin bu hayattaki amacın ve gayen de önemlidir. İkisi bir araya geldiği zaman sen asıl sen olursun. Zalim insanoğluna güvenilmeyeceğini, asıl aşkın ve sevginin kendi içinde olduğunu keşfedersin. Yani kısaca tanımlanmış hali “Narsistliği“
İnsan kendine döndüğü vakit asıl aşkı, Allah aşkını, keşfeder, sadece kendini ve Allah’ı sever bu sayede.
Bugün ki bu kısacık yazımda sizlere bir faydam dokunduysa ne mutlu bana bir sonra ki yazılarda görüşmek dileğiyle.