Söyler misin Sevgili Portakal Fidanı, Anlatır mısın hikayeni? Sevgimin zavallı, umudumun boş olmadığına inandır beni. Sen büyüyene kadar düzelir mi her şey?
Çatladığı yerlerden kırılıp tuz buz oldu.
Tek bir dokunuşla.
Daha bulanık bir zihin,
Ve daha titrek eller kaldı, kontrol edemediği zamandan geriye.
Belki de ışık denen şey yanıltmacaydı.
Hiç gerçek olmamıştı.
Yolların sonuna sezgiler çıkarırdı.
Törpüledikçe unutulan hislerden, çıkmaz sokaklara vurdu kendini.
Ağır ağır çekildi soğuk tarafına.
Belki de itildi.
Darmadağın sözcükler.
Bir nokta dahi bulamıyor kendine.
İçinde yaşattıklarına inanmak isterken,
Paha biçmeye kalktı üç kuruşa,
Kirli sakallı tüccarın teki.
Neye inansın peki şimdi?!
Çakıl taşları kumsala geri dönemedi.
Yapraklar rüzgarda savruldu.
Çınar ağacı kesildi.
Biblo kırıldı.
Portakal Fidanı için yalnızca kırık hayallerin acıtması kaldı.
Acı ne zaman küçülmüştü ki?
Acı çevresinde büyümek içindi.
İçinde saklayıp çevresinden büyümeliydi.
Daha sağlam köklere sahip olmak için.
Gözyaşlarıyla can suyu verilmeyen fidanlar,
Kurumaya mahkûmdu.
Her kırılan, kaybolan, savrulan umuttan sonra,
Yeni fidanlar dikebilmek gerekti.
Yoksa nasıl yaşardı insanlar ve fidanlar?
Söyler misin Portakal Fidanı'm,
Sen büyüyene kadar düzelir mi her şey?