Doğduğu anda kaybedilen adalet! Doğumla başlar hayat, kadın veya erkek olarak değil insan olarak adım atılır bu fani dünyaya.
Oysa doğarken kaybettiğimiz adaleti yaşarken korumak ne kadar da zor olacaktır. Renklerle bile ayrılmıştır mavi erkek rengidir. Bana göre mavi derinliktir huzur demektir sonsuz bir deniz özgür bir gökyüzüdür. Erkek adamın erkek oğlu olur. Bir babanın harika cesur bir kızı da olabilir. Niye hiç böyle cümleler duymayız. Bazı yöreler de sadece erkek çocuklar sayılır eksik etek, saçı uzun aklı kısadır denir kadın için.
Okutulmaz ev işi yapmak zorundadır belli bir yaşa gelince evlenmek durumundadır. Sonrasında millet ne der baskıyla yaşar. Evlenirse geçinmek zorundadır. Çünkü gelinlikle girdiği evden kefenle çıkmak durumundadır. Zorunluluklar niye hep kadınlara biçilmiştir. Erkek aldatırsa elinin kiri kadın aldatırsa namusunu koruyamayan biridir toplumda. Kadın niye elinin kiri olsun dinimizde cenneti annenin ayaklarının altına sererken biz niye bu kadar aşağılarız kadını.
Çünkü bir erkeği yetiştirende bir kadındır değil mi evlat erkek olunca baş tacı edilir evinde böyle görür böyle yetişir erkek büyüdüğün de bir kadının yetiştirdiği başka bir kadının felaketi olabileceğini düşünemez kimse.
Kadın hayattan büyük beklentiler duymaz inanmak ister hayatında güveneceği değerler ister. Ömür denen süreci tüketirken biraz mutlu olmak ister.
Gelinlik neden beyazdır? Beyaz saflıktır. Temizlik ve iyiliktir. Dünyaya her geliş yeni bireyde yeni bir hayatın kapısını aralamaktır.
Her çocuk dünya ya geldiğinde saf temiz bir beyazlıktadır. Bazı özellikler gen ile de geçse de aile çevre yasadıklarımız tecrübelerimiz kişiliğimizi oluşturur. Bir kadın ne ister hayattan? Güven ve sevgi en çok aradığı şey budur. Sıcak sevgi dolu bir yuvada büyümek ister, nasibin de var ise sevgi ve güven duyabileceği bir eş. Cevap çok kolay ama yaşanılanlar çok ağır. Hayat denen büyük hediyenin karşı tarafın etkisiyle yağmalanması sizin değersizleştirilmeniz tabiri caizse hayatın zindan edilmesi. Oysa bir umutta başlar her şey beyaz gelinliği giydiğiniz o adam size bir gün eceliniz olacak kefeniniz nedeni olacak deseler inanır mıydınız? Hayat bazen bu kadar acımasız olmasa da az önce kurduğum cümleler birçok kadının yaşadıkları olabiliyor. Bazıları hayat şansını erken kaybedebiliyor.
Seslerini duyuramıyorlar evleri, bir köşe başı kaçıp kurtulmak ümidiyle gittikleri baba evi son durakları oluyor. Kanunlar da kayıtlarda okuyoruz uzaklaştırma almış, darp raporu var şikâyet etmiş. Kravatını takıp hâkim önüne çıkınca melek oluyor birden şartlı salıveriyoruz. Birkaç hafta sonra aynı kişi suçu işlemiş oluyor. Bir kadını daha cinayet haberlerinde okuyoruz.
Trafiğin kuralları var, mesleğinizin, toplu taşımanın, okulun… Evliliğin niye yok? Suça eğilimli mayasında öfke tohumları olan biri anlaşılabilir. Akıllı kızlar yetiştirmek zorundayız okutmalı ayakları üstün de durmalı. Tercihlerini yaparken defalarca düşünmeliler çözüm ilk olarak kişinin kendin de oluyor. Evlilik ehliyeti kanunlaştırılmalı bence kişiliği bozuk öfke kontrolü olmayan insanlar evlenmemeli bu hayatta .
Duyamadığım o sözlerin tercümanı olmak istiyorum. Ayrılmış kadının güçlü olduğu toplumda yer edindiği bir ülkede yaşamak istiyorum. Mutlu çocuklar olsun ayrılmayı sorun eden kafasında takıntılar oluşturarak bir canavara dönüşen erkeklerin artık bir şekilde yok olmasını istemek bir hayal mi?