Bakan Varank “Ar-Ge ve teknoloji ekosisteminden bölgesel kalkınmaya kadar birçok alanda sonuç odaklı politikalar uyguluyoruz” dedi
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyetinin finansal iş birliğiyle gerçekleştirilen, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürütücüsü olduğu Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında “Etkisi ve Ötesi” temasıyla düzenlenen “Tecrübe Paylaşımı ve Ağ Oluşturma Etkinliği”nin ikinci gününde konuştu. Ataşehir‘de düzenlenen etkinlikte konuşan Varank, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, bu dönüşüm sürecinin fırsatlarını en iyi şekilde değerlendirebilmek için gece gündüz çalışmaya devam ediyoruz. Bunun için de planlı sanayi altyapısından iş ve yatırım ortamına; Ar-Ge ve teknoloji ekosisteminden bölgesel kalkınmaya kadar birçok alanda sonuç odaklı politikalar uyguluyoruz. Bu politikaların etkili bir şekilde uygulanabilmesi, güçlü finansman mekanizmalarının varlığıyla mümkün. Bu mekanizmaların sürekli çeşitlenmesine, daha fazla KOBİ’nin, daha fazla girişimcinin desteklerden faydalanmasına özel bir önem veriyoruz” dedi.
“GİRİŞİMCİLERİMİZ BAŞKA KAYNAKLARIN PEŞİNE DÜŞMÜYORLAR”
Bakan Varank, TÜBİTAK, KOSGEB ve kalkınma ajansları vasıtasıyla sağlanan destekleri ya da Bakanlık teşviklerini artık herkesin gayet iyi bildiğini söyledi. Varank, “Bunların başında, Avrupa Birliği ile birlikte yürüttüğümüz Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı, yani IPA geliyor. Biz de Bakanlık olarak IPA kapsamında Rekabetçi Sektörler Programı’nı uyguluyoruz ve Programı destek sistemimizin en önemli ayaklarından biri olarak görüyoruz. Bu kapsamda bugüne kadar 88 projeye 780 milyon avro destek sağladık. Bu projeler, oluşturdukları ekonomik katkının yanında AB mevzuat ve standartlarıyla da ülkemizin uyumu açısından önemli işlevler gördü. IPA‘da
deneyim kazanmak demek, ileride daha fazla yapısal fonlardan yararlanmak demek. Bu yüzden, sadece alınan desteği değil, kazandığımız proje ve program yönetim tecrübesini de önemsiyoruz. Verdiğimiz desteklerdeki süreçler çok kolay olduğu
için firmalarımız, girişimcilerimiz başka kaynakların peşine düşmüyorlar. Bu tecrübeyi yaygınlaştırarak, oradaki fonların varlığına dikkat çekmek bizim açımızdan çok değerli” diye konuştu. Bakan Varank, IPA programının birinci döneminde, bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarını azaltarak bölgelerin rekabet güçlerini artırmayı ana hedef olarak belirlediklerini aktararak, bu dönemde Hatay’dan Rize’ye, Van’dan Kastamonu’ya 43 şehirde toplam 520 milyon avro bütçeli 46 projeyi hayata geçirdiklerini kaydetti.
“PETROL VE PETROL ÜRÜNLERİNE OLAN BAĞIMLILIĞININ AZALTILMASINA KATKI SAĞLAYACAK”
İkinci dönemde ise dış ticaret dengesi ile istihdama katkı sağlayan, Türkiye’nin küresel değer zincirlerindeki yerini yükseltmeyi hedefleyen proje fikirlerine öncelik verdiklerini belirten Varank, “Bu dönemde de yaklaşık 260 milyon avro bütçeli 42 projeyi destekledik. Bunların arasında aşı ve ilaç geliştirmeden, otonom araçlara, dijital oyun sektöründen biyo-yakıt elde edilmesine, kanserle mücadeleden sanayimizin dijital dönüşümüne kadar çok çeşitli alanlardaki projeler yer alıyor.
Bu noktada Rekabetçi Sektörler Programı’nın bir özelliğinden bahsetmemiz gerektiğine inanıyorum. Bakanlık olarak IPA kapsamındaki hiçbir programın erişemediği kadar fazla sektöre destek oluyoruz. Örneğin, Boğaziçi Üniversitesi ile gerçekleştirdiğimiz ‘Biyoekonomi Odaklı Kalkınma için Entegre Biyorafineri’ projesi. Bu proje, 2020 yılında başladı. 5,5 milyon avro bütçeli bu projeyle su yosunlarından ihracat potansiyeli olan yüksek biyo-bazlı ürünler üretilecek. Sıfır atık hedefi ile kurulan bu tesis Türkiye ve Avrupa’nın ilk karbon-negatif entegre biyorafinerisi olacak. Geliştirilecek biyoyakıtlar, petrol ve petrol ürünlerine olan bağımlılığının azaltılmasına katkı sağlayacak. İnşallah aralık ayında bu tesisin açılışını AB‘deki dostlarımızla beraber gerçekleştirmeyi planlıyoruz” şeklinde konuştu.
Bakan Varank, “Burada oluşturulacak kapasite ile önümüzdeki dönem programlarından daha fazla istifade edeceğimize inanıyorum.
Önümüzdeki dönemde AB fonlarının kullanımı çok daha rekabetçi bir ortamda gerçekleşecek. Artık sadece ülke içerisinde değil, uluslararası düzeyde de yarışmamız gerekecek. Bu nedenle, hali hazırda biten ve devam eden projelerde edindiğimiz tecrübeyi yaygınlaştırdığımız ve daha ileriye taşıdığımız bir süreci gerçekleştirmemiz lazım. Hepiniz benzer süreçlerden, benzer sıkıntılardan geçip, rüştünüzü ispat ettiniz. Yani birbirinizden öğrenerek en hızlı şekilde gelecekteki muhtemel sıkıntıların üstesinden gelmek mümkün” dedi.