Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ile Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu güçlerini birleştirdi
Tedarik zincirinin garanti altına alınması, tarladan sofraya tüm paydaşların diyalog süresine daha etkili katılması için Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) güçlerini birleştirdi. Uluslararası kuruluşlar ve özel sektör iş birliği açısından önem taşıyan anlaşmayla, gıda sistemlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması hedefleniyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına uyum çalışmalarını hızlandırmak için mutabakat imzaladı.
Tarım gazetecisi ve yazar Galip Umut Özdil moderatörlüğünde FAO Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu ile TGDF Başkanı Şemsi Kopuz’un katılımıyla mutabakat anlaşması çevrim içi olarak yapıldı.
GUTU: DÜNYA GENELİNDE YETERSİZ BESLENME ARTIYOR
İş birliğinin önemine vurgu yapan FAO Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, “Gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme dünya genelinde tüm bölgelerde artıyor. 2021 yılında küresel anlamda 811 milyon kişinin açlıkla yüz yüze olduğunu gördük. Dünya popülasyonunun yüzde 40’ı sağlıklı bir beslenmeye erişemiyor. Bu rakamlar ortaklığımızın kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de TGDF, gıda ve içecek sektörünün en büyük STK’sıdır. Bu alandaki ihracatın yüzde 95’inden sorumludur. Bu mutabakat anlaşması FAO ile özel sektör arasında önemli bir değeri temsil edecektir. Ortaklığımız gıda güvenliği, beslenme, sürdürülebilir tarım alanında tarım ve gıda sektörü paydaşları ve politika yapıcılar arasında politika diyalogunu geliştirmek üzere iş birliği çerçevesi sunacaktır. Dahası bu ortaklık sürdürülebilir gıda sistemleri, iklim değişikliği, gıda kaybı ve israfın azaltılması konusunda farkındalık artırılmasına da katkıda bulunacaktır” dedi.
DAHA İYİ ÜRETİM, DAHA İYİ BESLENME, DAHA İYİ YAŞAM
Gutu, “Yeni stratejimizde ‘daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi çevre ve daha iyi yaşam’ sloganımız var. Ortaklığımız bu hedeflerimize ulaşmamız yardımcı olacaktır. Gıda sistemlerinin dönüşmesine bir adım daha yaklaşacağız. Bu mutabakat anlaşması sürdürülebilir kalkınma amaçlarına giden yolda gıda sanayiyle iletişimi artırmanın önemli bir adımı olacaktır. Bu vesileyle hep beraber sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşacağız. Hem ulusal hem de alt bölgede düzeyinde gıda sistemlerinin yapısının güçlendirilmesine katkıda bulunacaktır. Ortaklık sayesinde FAO ile özel sektör arasında yeni iş birliğinin fırsatlarının doğmasını umuyorum” diye konuştu.
KOPUZ: SU VE GIDA KAYNAKLARIMIZI KORUMALIYIZ
TGDF Başkanı Şemsi Kopuz ise “Türkiye’de ihracat fazlası veren sektörlerin başında gıda ve içecek sanayii gelmekte. Bugün 20 milyar dolar seviyelerine gelmiş bulunan tarım ve gıda ihracatında 2000’den fazla üyesi ile TGDF imzasının olduğunu gururla söyleyebiliriz. Bu yönüyle baktığımızdan hem gıda ve içecek sektörümüz hem de TGDF günümüz dünyasının küresel bir oyuncusu haline gelmiştir. Tabii bu büyüklük gurur verdiği kadar sorumluluklarımızı da arttırıyor. Özellikle gelecek kuşaklarımız için; başta su ve gıda olmak üzere tüm kaynaklarımızın korunmasını ve sürdürülebilirliğin top yekün garanti altına alınmasını en temel sorumluluk alanımız olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİSİNİ ARTIRIYOR
Kopuz, “İklim değişikliği, bölgesel çatışmalar, salgınlar ve bunların getirdiği sıkıntılar ne yazık ki yüzyılımıza damga vuracak boyuta erişmiştir. Dünya çapında açlık 2014 yılından beri hızla artmaktadır. 2020 yılında 811 milyona yakın insanın yeterli düzeyde beslenemedikleri ifade edilmektedir. Bunların 150 milyondan fazlası kriz, acil durum, afet ve kıtlık düzeyinde açlıkla savaşan, acil gıda ve beslenme yardımına ihtiyaç duyan insanlar ve hepimiz biliyoruz ki; iklim değişikliği bunun en büyük nedeni. Hava, su, toprak, enerji yönetiminin doğru şekilde yapılması, kaynakların verimli kullanımı, sürdürülebilir üretim ve tüketimin en temel öncülü niteliğindedir” dedi.
169 İNDİKATÖRÜ KENDİMİZE PUSULA EDİNMİŞ DURUMDAYIZ
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin önemli bir yol gösterici niteliğinde olduğunu belirten Kopuz, “TGDF olarak 2015 yılından bu yana bu hedefleri ve hedefler için belirlenmiş, 169 indikatörü kendimize pusula edinmiş durumdayız. Tüm faaliyetlerimizde küresel düzeyde sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamaya çalışıyoruz. Bu amaçların 17’ncisi, aslında kendi başına bir amaç olmayan, ancak diğer 16 amacın varlığı için olmazsa olmaz bir başlık, ‘Amaçlar için Ortaklıklar’ kurulmasıdır. Bugün bu iş birlikleri arasında en verimli olacağına inandığımız birinin ilk adımlarını atıyoruz” diye konuştu.
GIDA SİSTEMLERİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİN SAĞLANMASI AMAÇ
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Ofisi ile daha önce birçok kez ortak girişimlerde bulunduklarını söyleyen Kopuz, “Bunların haricinde her zaman temasımızı ve diyaloğumuzu sürdürdük, birçok konuda fikir alışverişinde bulunduk, tarladan sofraya gıda tedarik zincirimizin gerçek paydaşları olduk. Bugün imzalayacağımız mutabakat anlaşması, şimdiye kadar gıda sistemlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması yönünde attığımız adımlara büyük bir tanesini daha ekleyecektir. Umut ederim ki, bu anlaşma uluslararası kuruluşlar ve özel sektör iş birliği bakımından önemli bir model olur ve bundan sonra benzer girişimleri olumlu yönde etkiler” ifadelerini kullandı.
Şemsi Kopuz, “İş birliği içerisinde yürüteceğimiz faaliyetler hem FAO hem Federasyon olarak uzun süredir çaba gösterdiğimiz konularda; çiftçi, sanayii ve kamu arasında diyaloğun geliştirilmesinde, iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratılmasında, gıda sistemlerinin sürdürülebilirliğine yönelik kapsamlı adımların atılmasında, hızla ilerleme göstermemizi sağlayacaktır. Burada kilit nokta ‘hızdır’. Zira kaybedecek bir dakikamız dahi kalmamıştır. Geleceğe umutla bakabilmemizi sağlayacak bu anlaşmanın tarafı olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.