Ben öldürülen her kadınım! İki gün konuşup üçüncü gün unuttuğunuz kadınım. Öldürülmesini haklı bulduğunuz kadın. Hak ettiğini düşündüğünüz kadın.
Kendi aczinizi durmadan yükleyip durduğunuz.
Dünya’nın her tarafında,
Ayırıp küçük gördüğünüz.
Toprağın adımı almasına neden olduğunuz.
Asla, kimseye bağımlı olmak zorunda olmadığımı kabul etmediğiniz.
Şimdi soruyorsun sen,
Ne giymiş diye.
Sorma! Şimdi bembeyaz giyiniyorum.
Öncesinin önemi var mı?
En namussuzunuzun,
Sürekli sorgulayıp durduğu.
Eli bıçaklının masum,
Öldürülenin namussuz olduğu düşünülen çağa doğmuş bir kadın.
Haber bülteninde haberimi yapıp iki soğuk sözcükle şiddeti kınayan,
Sonra da şiddeti meşrulaştıran diziyi sunanlar kadar iki yüzlü,
Öldürdükten sonra gömleğini ilikleyip,
Pişmanım diyen katilim.
Bütün haykırışlar bir araya gelse dindiremeyeceğiniz kadar çok ah var omzunuzda.
Benim omzum üstünde baş bırakmadığınız günden beri.
Bu düzene susup boyun eğen ve eğdiren herkes,
Kanım elinizde kurudu.
Beni koruyan her şeyi bir yemini ve inancı,
Tek kalemde yırtıp atmak ne kadar da kolay sanıyorsunuz ne acınası yanılgı.
Ama ben öldürülen bir kadın değilim.
Ben öldürülen HER kadınım.
Ben kolayca tıkayabileceğiniz bir çığlık değilim.
Her nefesim sağır edercesine gür.
Bedenlerini öldürdüklerinizin,
İnancı ve ruhuyla var olanım.
Hakimi’yim.
Özgecan’ım.
Münevver’im.
Emine’yim.
Adını sayamadıklarımım.
Gücümün sonuna dek vazgeçmeyecek olanım.
Bozuk teraziniz onarılana kadar…