Hepimiz insanız, iyi günümüz de kötü günümüz de olacaktır mutlaka.. Düşe kalka yol alacağız. En zor günlerinde gerçek dostlarını “düş de gör!” demişler.. Doğru demişler..
Değerli dostlar,
Gelin birlikte, şuan okuyacağınız yazımı bir masalmış yada ironiymiş gibi okurken gözümüzde canlandıralım. Empati kurulmasını kolaylaştıracağı için zihninizde canlandırmanızı öneriyorum.
Seçilmiş insan olduğunuz hissine kapıldığınızı sonradan fark ettirilmeden önce kırklı yaşlarınıza kadar her kime ne kadar yardım ettiğinizi bir düşünün. İyilik meleği gibi her yere ve herkese yetişiyorsunuz.. İş arayana iş buluyorsunuz, paraya sıkışana borç para veriyorsunuz, derdi olanın derdini dinliyorsunuz.. Kısacası aranan dost yada arkadaşsınızdır.. İyi günlerinizdesinizdir. Popüler ve saygı duyulan, güven duyulan insan statüsündesinizdir..
Hemen hemen her insanın yaşadığı şeylerdir. Evlenirsiniz. İşinizden ayrılırsınız. Yıllar geçer, her şey tersine dönmeye başlar. Boşanırsınız. Az çok birikiminiz vardır. Geçmişi silip mutlu, huzurlu ve güzel günlerinize dönmek istersiniz. İçinizdeki umutla adımlar atıyorsunuz. Fakat her hamle de biraz daha umutsuzluğa düşüyorsunuz çünkü artık siz eski siz değilsinizdir yaşadıklarınızla dönüşmüşsünüzdür..
Hangi konuda hamle yaptıysanız sanki basiretiniz bağlanmış gibidir..
İşe el atmak istersiniz işiniz olsa da yürümez. İşsizlik yaşarsınız, işleriniz ters gider, bir yerde tıkanıp kalırsınız..
Hayatınıza birini almak istersiniz, başarısızlıkla sonuçlanan evliliğiniz aklınıza gelir, korkar çekinirsiniz. Tam birine inanmaya başlarsınız, size öyle bir deneyim yaşatır ki, artık kimseye güvenemeyecek seviyeye gelirsiniz. Hele de o kişi sizde bir miktar para olduğunu da öğrendiyse onu yemeden rahat etmez..
Sizin kafanız onun kafası gibi çalışmadığından kanarsınız ona.. Bir de pandemi denk geldiğini düşünün.. Size derki aylardır kiramı ödeyemedim, çalıştığım yerden aylardır para alamadım, karnımı doyuracak param yok, faturalarım var vb. der de der.. Sürekli üzülür.. Kendinizde para olduğu için rahatsızlık hissedersiniz sevdiğiniz değer verdiğiniz insan da yok, sizde var diye. Hatta paranızla eziklik hissedersiniz. Onu utandırmamak için BORÇ OLARAK veriyorum dersiniz -ki aslında gerçeklik payı da vardır yani..
Bugün bana yarın sana dersiniz nereye harcama yapacaksa o kadar miktar parayı verirsiniz o şahsa güvenerek.. Karşılığında 2 gramlık sevgi alabilmek için…O kişi kilometrelerce uzakta olsa bile, yüz yüze görüşmemiş dahi olsanız da…Hani o vicdan denen şey var ya, başınızı yakan.. Onun yüzünden mantıklı düşünemezsiniz bile.. Olan elinizdeki birikiminize olur. Gönül işleriniz de yürümez.
Tam sağlığımı geri kazandım dersiniz bu seferde pandemi sürecindeki korona illeti sizi bulur. Bir türlü düze çıkamazsınız. Elinizde avucunuzda ne varsa tükenir, gider. Faturalar birikir, ödeyemezsiniz. Son zerrenize kadar, başkalarına harcadığınız birikiminiz, “hazıra dağ dayanmaz” misali eriyip gittiği ve düzenli gelir takviyeniz olmadığı için.. E ne olacak şimdi??? dediğinizi duyar gibiyim.. İş bulabilmek ve bir şekilde kazanç elde edebilmekten başka seçenek yok, varsa da tavsiye etmem..
İnsan bir düşünüyor, onca sene bin bir çileyle oku, gurbette dirsek çürüt, mürekkep yala, işin gücün olsun ama ömür boyu mutlu olacağını sanarak işini gücünü HİÇ AYRILMAYACAĞINI ZANNEDEREK kariyerini bırak evlen çünkü sürekli seyahatler ediyorsundur falan filan.. Sonra düşüşe geç, zemine çakıl, elinde avucundakini paylaş yedir millette, iyi niyetinin kurbanı ol.. En zor zamanlarını yaşamaya başladığında yanında hiç kimse olmasın.. Tek başına kalakal… İnsan neye üzülüyor biliyor musunuz? Yalnız kaldığına tabiki.. Çünkü her insanın motivasyonu için, mutlaka sevdiklerinin ve değer verdiklerinin yanında olmasına ihtiyacı vardır. Tamamlanmaya, bütünleşmeye, küllerinden doğmaya ihtiyacı olduğu gibi…
Değerli dostlar, sonuçta hepimiz insanız, iyi günümüz de kötü günümüz de olacaktır mutlaka.. Düşe kalka yol alacağız. En zor günlerinde gerçek dostlarını DÜŞ DE GÖR! demişler.. Doğru demişler.. “I’d rather lose money than lose people’s trust” yani “İnsanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim” demiş Sn. Robert Bosch doğru demiş olduğunu bir kere daha anlıyor insan..
Sağlıcakla kalın