Satürn, “Karmanın Efendisi”, 11 Ekim haftası düz hareketine başladı!
Satürn, “Karmanın Efendisi” olarak bilinir. Aynı zamanda zamanın yöneticisidir, Kronos da denilir. Karmik analizlerde ilk bakılacak yer Satürn’ün konumudur. Zorlayıcı açılarında hayattaki imtihanlar çok zordur. Kısıtlar, daraltır. Mesela, Satürn ve Venüs’ün zorlu açıları, sevgiyi kısıtlar, kişi sevilse bile sevildiğini anlayamaz. İkili ilişkileri sınava tabi tutar.
Satürn’ün Merkür’le sert açıları, ifadeyi kısıtlar.
Satürn, Ay kavuşumları, kareleri, karşıtları çok zordur. Duyguları kısıtlar. Bastırılmış duyguların elbet bir gün patlak vereceğini tahmin edersiniz. İçinde bulunduğu ev, gerilim ve acıyı en fazla deneyimleyeceğimiz konuları gösterir. İsterseniz yazının devamını okumadan bir açıp bakın doğum haritalarınıza, Satürn hangi evde acaba?
Mesela 1.evde kolay para kazanmak gibi hayalleriniz varsa, olmasın. Alın teriyle para kazanmak tek mübah yoldur. Çalışan demir ışıldar deyip, kolları sıvıyorsanız sorun yok. Karşılığını Satürn’den alırsınız. Yok illa ben Ağustos böceği olacağım derseniz, Satürn bedel ödetir. 3. evde kendinizi ifade etmekte zorlanabilirsiniz. Ortaokul, lise yıllarınız sıkıntılı geçmiş olabilir. Kardeşlerinizle, komşularınızla ilgili sorunlarınız olabilir. 4. evde en büyük sınavları ailemizle veririz. 7. evde evliliğimiz. 10. evde kariyerimiz. 11. evimizde ise çevremiz bizi zorlar. Ama unutmayalım, harita her zaman bir bütün olarak incelenmelidir.
Satürn bize sınırlarımızı bilmeyi öğretir.
Jüpiter gibi toplumsal bir gezegendir. Toplumun kuralları ile, kanunlar ile ilgilidir. Kısıtlandığımız alanları, engelleri gösterir. Baş öğretmendir. Olgunlaşmayı, büyümeyi, sorumluluğu öğretir. Doğum haritamızda Satürn’ün bulunduğu ev ve burç, gelişmemiz gereken yerdir.
Transitte ise hangi burçtan geçiyorsa o burcun temsil ettiği konulardaki sorunları yüzeye çıkarır. Sorunları aşmak için disiplinli bir şekilde çalışmamız, sorumluluk almamız, mücadele etmemiz gerekir. Verdiğimiz hiç bir emek boşa gitmez. Dersi öğrenirsek, mutlaka bize karşılığı verilir. Satürn’ün verdiği ödüller kalıcıdır. Alın teri döktükten sonra gelen hak ediştir.
Satürn, Mart 2023’e kadar Kova burcunda seyahat edecek.
Kova burcuna girdiğinden beri bize özgürlüğün sınırlarını öğretiyor. Evlere kapanmalar, gece sokağa çıkma yasakları, seyahat yasakları derken, heralde hepimiz özgürlüğün kısıtlanması nasıl bir şeydir, ne hissettirir anlamışızdır.
Bu deneyim sayesinde, umut ederim, her hangi bir canlının esaretinin ne kadar acı verdiğini anlarız. Evden dışarı çıkması yasaklanan kız çocukları. Gece, gündüz bir zincire bağlı yaşamak zorunda bırakılan köpekler. Doğasına tamamen aykırı, uçmak için yaratılmışken, bir heves uğruna, küçücük kafeslere kapatılmış kuşlar. Ve daha niceleri.
Satürn’ün Kova geçişinde dünya birlik olmayı, biz olmayı öğrenme sürecine girdi. Biz derken, dünyada varolan her canlı. Bu sınavı ya birlik olup aşacağız, ya da bu cennetin, kendi ellerimizle yok oluşuna beraber tanık olacağız.
Kova burcu, insani değerlerin dışında teknolojiyi de temsil eder.
Satürn’ün Kova burcuna girmesiyle hepimiz teknolojinin ne büyük bir hızla geliştiğine şahit olduk. Mesela tıp alanındaki buluşlar. Sosyal hayatın dijital dünyaya taşınması. Dünyaca ünlü iş adamlarının, Elon Musk, Richard Branson gibi, uzaya gitme yarışları. Bir petrol tankeri kadar ağır, değişime direnen, inatla, artık kullanma tarihi geçmiş uygulamalarda ısrar eden şirketlerin, değişime mecbur kalması gibi.
Kova burcunun yöneticisi, yenilikçi Uranüs’ün, geleneksel Satürn’e yaptığı, tüm yıl boyunca etkisini hissettiren zorlu açı, artık insanlığa hizmet etmeyen, faydadan çok zarar veren, biz hep böyle yapıyorduk diyerek devam ettirdiğimiz ne varsa, yıkıp dökecek gibi gözüküyor. Bana ne dünyadan derseniz, ki demezsiniz sanmam, bilin ki özel hayatlarımızda da durum çok farklı değil. Değişime ayak uyduran gelişir, evrimleşir, uymayan ise yok olur, doğanın kanunu bu.
Satürn Mayıs ayından beri geri hareketteydi. Bu süreçte yaşadığımız tüm bu değişimleri gözden geçirdik, sindirdik. Bu hafta başından beri Satürn düz seyrinde ve biz kaldığımız yerden devam ediyoruz, ne zamana kadar? Mart 2023’e.
Haftanın en güzel günü: Cuma
Haftasonunu başlatması ve mübarek olması dışında, bu Cuma, gökyüzü açısından çok güzel bir gün. Güneş, Jüpiter üçgeni var. Jüpiter büyük iyicil dediğimiz, bolluk ve bereket gezegeni. Nadir görülen çok şanslı bir açı kalıbı. Hele doğum haritanızda varsa yaşadınız. Bu hafta başka zorlayıcı etkiler olmasaydı, 4 numara, 5 yıldız derdik. Merkür halen retro olduğu için, yeni girişimlerden ziyade yarım kalmış işleri tamamlamak için çok uygun gözüküyor. Daha önce önünüze çıkan ama bir şekilde değerlendiremediğiniz fırsatların tekrar karşınıza çıkması da mümkün. Bu sefer şansınızı iyi kullanın.
Dikkat edilmesi gereken konu Neptün’ün Güneş ve Marsla yaptığı 150’lik açı kalıbı. İşin içine biraz limon sıkmış bu durum. Motivasyon eksikliğinden dolayı bu güzel günü yeterince iyi kullanamayabilirsiniz. Bu açı kolay kandırılmayla, iyi niyetin suistimaliyle de alakalıdır. Size bir şeyi olduğundan daha iyi göstermeye çalışan kişilere dikkat etmekte fayda var. Ayaklarınız yere bastığı sürece sorun yok.
Hafta sonu gerilimli, kötü haber bu olsa gerek
Güneş, Jüpiter üçgeninin etkisi halen devam ediyor ama, işte burada bir ama var: Güneş, Jüpiter üçgeni ne kadar iyiyse, Güneş, Pluto karesi de o kadar kötü bir açı. Evlat olsa sevilmez. Özellikle Pazar günü çok etkili.
Manipüle edilmemeye dikkat edin, kandırılmaya müsait zamanlar. Kavga, dövüş, her türlü şiddet, fiziksel ya da duygusal, içeren gergin ortamlarla karşılaşabiliriz. Yıkıcı bir enerji. Venüs Antares sabit yıldızı üzerinde. Polisiye olaylarda, özellikle kadına şiddet vakalarında bir artış görülebilir. Gerçi daha ne kadar artabilir ama. “Yuh’’ demek istedim parantez arasında. Bu çağda, hala bunu konuşuyor olmak, insanlık adına utanç verici.
Merkür, Chiron karşıtlığı da, gökyüzünde eş zamanlı olarak aktif. Ayrıca Jüpiter “S”. “S’’ durağan demek. Karma astrolojisinde, karma yaratabileceğimiz dönemler. Peki Merkür, Chiron karşıtlığı ne bilir misiniz? Dil yarası. Dilimize bu hafta sonu özelikle hakim olalım. Bir gerginlik anında açabileceğimiz yaranın telafisi olmaz. “Mıh” gibi saplanır kalbine insanın.
Orhan Gencebay’ın bir şarkısı vardır hatırlar mısınız?
“Dil yarası dil yarası en acı yara imiş, Dudaktan kalbe bir yol var ki sevgi ve şefkattenmiş, Tam aşkı bulduk derken nasıl da kaybettik sevgimizi’’
Siz en iyisi bu hafta sonu meditasyon, yoga felan yapın, en güzeli de kalabalıktan uzak, doğada yürüyüşler..
Hepinize iyi haftalar..