Bir elmayı elma gibi yediniz mi hiç.? .. Yada gerçekten ne zaman bir müziği kalbinizle o an hissederek dinlediniz yada en son ne zaman bir yürüyüş yaptınız doğayla iç içe…
Merhaba sevgili yol arkadaşlarım, umarım iyisinizdir… Bugünkü konumuz kaybedince anlamak.. Neyi, her şeyi… Bir çiçeğin kokusunu, bir kelebeğin uçuşunu belki esen bir rüzgarı, en çokta sağlığımızın değerini kaybedince anlamak…
Sıcacık bir hikayeyle başlamak isterim….
Bir adam, hiç bilmediği bir yerde dalgın dalgın dolaşırken, elindeki adresle şaşkın şaşkın etrafa bakıyormuş… O sırada önüne çıkan ilk arabayı durdurmuş.. Arkada bir çocuk olduğunu fark etmiş. Arabanın camından çocuğa seslenerek küçük şu adrese nasıl gidebilirim demiş…
- Çocuk, biraz düşündükten sonra : “Ihlamur kokularını takip edin. Duyuyor musunuz?” demiş.. Adam şaşırmış. O da yabancı olmasına rağmen bu kadar iyi tarif etmesine anlam verememiş. “Nasıl yani ıhlamur kokusu mu” diyebilmiş.
- Çocuk :” Evet sanırım, şu ilerideki parktan geliyor. Sıcacık ekmek kokusunu da alıyor musunuz?.. Fırında çok uzakta olmamalı.”. Adamın şaşkınlığı iyice artmış. “Ihlamur kokusunun parktan gelip gelmediğini nerden biliyorsun” deyince.
Çocuk : “Çocuk cıvıltılarını duymuyor musunuz?” demiş. Adam şaşkınlıkla teşekkür ederken çok sonra anlamış çocuğun kör olduğunu…. Fark ettiğinde de çocuk da anlamış adamın kör olduğunu anladığını…
Çocuk : “Gözlerim mi?” demiş. “Bir kazada kaybettim..” Adam dağılmış ve gözyaşlarını tutamamış o an. Çocuk sormuş arkasından: “Sizinkiler sağlam dimi?”. Adam şu cevabı vermiş, ağlamaklı, “artık emin değilim”
Gerçekten bu güzel hikaye bize en çok neyi anlatıyor.. Hayatta her şeyi görüyoruz ama bakabiliyor muyuz? Bakmakla görmek arasındaki farkı BİLİYOR muyuz? Her gün geçmiş saplantılar, gelecek kaygısı ve endişe, panik atak gibi durumlar ve bunlarla hayatın koşturmacası içinde neleri kaçırıyoruz… Bir elmayı elma gibi yediniz mi hiç.? .. Yada gerçekten ne zaman bir müziği kalbinizle o an hissederek dinlediniz yada en son ne zaman bir yürüyüş yaptınız doğayla iç içe… Koklayarak duyarak, dokunarak, hissederek görerek… 5 duyumuzu kullanarak, an da kalarak….
İnanın hayatın tadı böyle çıkıyor. Düşünün, şu pandemi döneminde neler yaşadık… Otizm rahatsızlığı yaşayan bireyler, hiçbir zaman dokunamıyorlar. Dokunmak, ne kadar kıymetli dimi… Onların acısını anladık.. Tat ve koku alamamak.. Bir çiçeği dalında koklayamamak.. Yemek kokusunu, tadını alamamak.. Bunları kaybetmek….. Yatalak sürekli evde yatan hastaları anladık… Hiçbir zaman evden çıkamayan…. Düşünsenize uzun süreler evden çıkamadık….. Bir şeyleri kaybedince mi anlarız değerini acaba.?… Hayat, bu kadar anlık ve kısa iken ve her an elimizden gidecekken niye bu kadar kolay harcıyoruz zamanı?.. Hayatın niye kıymetini bilmiyoruz anda kalamıyoruz..
Bunlar zor gelebilir, belki ama hayat sizin ve zamanda… Bu hayata bir kere geliyorsunuz. Bazı şeylerin değerini bilmemiz için illaki kaybetmek mi gerekiyor?…
Sonra son pişmanlık fayda ediyor mu? O yüzden her şeyin kıymetini yaşarken bilmek lazım.. İnanın çok yaşamak değil önemli olan, dolu dolu yaşamaktır asıl önemlisi…. Sevdiklerine, hobilerine, işine zaman ayırmak….. Her şeyin tadına varmak kucaklamaktır. Mevlana gene ne güzel söylemiş :”Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım”
Hergün yeni bir güne doğmak ne güzel, hergün yeni bir güneşe merhaba demek hergün yeni umutlarla yeşermek… Ve tekrardan doğmak hayata….
Haydi bugünden başlayın değer bilmeye… Çıkın doğaya bir yürüyüş yapın, koklayın çiçekleri, sevin börtü böceği…Yada evde bir müzik açın, güzel bir kokulu mum yakın, kapatın gözlerinizi, kendinizi müziğe bırakın, gerçekten bırakın… Tüm duygularınızla hissedin…..
Evet sevgili dostlar, bu hayat sizin hayatınız ve hayat hem başkasının sizin hakkınızda ne düşündüğünü düşünecek kadar uzun değil, hem de bir olaya üzülecek kadar uzun değil.. .
- Bir ekmek kokusudur, hayat fırından yeni çıkan,
- Belki bir çiçektir, kardelen mesela kışın bile açan,
- Belki bir gökkuşağı rengarenk yağmurdan sonra çıkan
- Her ne varsa hayatta yaşanmalı budur asıl gerçek olan,
Su gibi olun inşallah eyvallah dostlar