Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı açıklamada “Yeni Anayasa, milletimize vereceğimiz en güzel 2023 hediyesi olacaktır” dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Genel Kurulu’nda 27’nci Dönem 5’inci Yasama Yılı Açılışı nedeniyle düzenlenen özel oturumda konuştu. Erdoğan, milli mücadelenin öncüsü ve bilfiil yürütücüsü olan Meclis’in kuruluşundan itibaren milletvekili sıfatıyla ülkeye, millete hizmet eden tüm mensuplarını tazimle yadettiğini söyledi. Erdoğan, “Bugün hayatını kaybeden, geçmişte 5 dönem milletvekilliği yanında çeşitli bakanlık görevlerinde bulunmuş önemli siyasi sorumluluklar üstlenmiş ağabeyim, kıymetli dost Oğuzhan Asiltürk’e de Allah’tan rahmet, yakınlarına ve ailesine başsağlığı diliyorum” diye konuştu.
Meclis’in iki defa gazilik unvanıyla müşerref olduğunu söyleyen Erdoğan, “Şartlar ne olursa olsun ülkesine ve milletine hizmet yolundan ayrılmamış müstesna bir kurumdur. Tıpkı milli mücadele döneminde olduğu gibi 15 Temmuz’da da Meclis‘imiz, kirli ellerin bu mübarek ülkeye, bu kutlu çatıya değmesine izin vermemiştir. Her biri diğerinden yoğun geçen yasama yıllarında gece gündüz çalışarak ülkelerine hizmet eden siz kıymetli milletvekillerimizin fedakarlıkları ve gayretleri, hiç şüphesiz tarihe takdirle kaydedilmiştir. Artık milletimiz şunu biliyor; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ışıkları yanıyorsa Meclis çalışıyorsa milletvekillerimiz görevleri başındaysa Allah’ın izniyle bu ülkenin sırtı yere gelmez. Meclis kürsüsünde ifade edilen her beyanın, milletin çıkarı gayesiyle dile getirildiğini düşünüyorum. Milletiyle ve vekilleriyle yürüttüğümüz her mücadele gibi büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası hedefimize de inşallah birlikte ulaşacağımıza inanıyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Anayasa çalışmalarına ilişkin, “Bir süre önce gündeme getirdiğimiz, ülkemize, tarihimizde ilk defa doğrudan milli iradenin eliyle yeni bir Anayasa kazandırma teklifimizin de Meclis’imiz tarafından başarıyla hayata geçirileceğini ümit ediyorum. Meclis’imizin mümkün olursa tamamının uzlaşmasıyla hazırlanacak bir yeni Anayasa, milletimize vereceğimiz en güzel 2023 hediyesi olacaktır. Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nde grubu bulunan partilerin yeni Anayasa tekliflerini en kısa sürede kamuoyuyla paylaşmalarını bekliyoruz. Biz, seferle mükellef olduğumuz inancıyla bu girişimi başlattık, hazırlıklarımızı yapıyoruz, neticede karar ve takdir yüce Meclis’indir. Ülkemize kazandırmayı hedeflediğimiz doğrudan milli irade eliyle hazırlanmış bu ilk Anayasa teklifimize destek ve katkı verecek herkese şimdiden teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Kırımlı Türklerin haklarını, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü temelinde savunurken, Çin’in toprak bütünlüğü temelinde Uygur Türklerinin de insan haklarından en geniş manada istifade edebilmelerinin takipçisi olacaklarını söyleyen Erdoğan, “Ülke ve millet olarak, hamdolsun, geçmişimizde ne sömürgecilik utancı ne soykırım ayıbı ne haksızlık ve adaletsizlik lekesi vardır. Bunun için de her yere, alnımız ak bir şekilde göğsümüzü gererek gidiyor, tenkitlerimizi de tekliflerimizi de hasbi bir şekilde dile getiriyoruz. Bin yıl önce Anadolu’yu bize vatan yapan devletin armasında, doğuya ve batıya bakanı dolayısıyla geniş bir coğrafyayı kucaklayan çift başlı kartal vardı. Böyle bir miras üzerinde kurulan Türkiye’nin bölgesiyle olan gönül bağını koparmaya çalışmak kimsenin hakkı da haddi de değildir” dedi.
Afrika’daki kıtlığın, sadece orada yaşayanların değil tüm insanlığın ortak sorunu olduğunun yakında daha iyi anlaşılacağını söyleyen Erdoğan, “Kutuplardaki buzulların erimesinin, sadece oradaki penguenlerin değil insanlık başta olmak üzere tüm canlıların sorunu olduğu yakında daha iyi anlaşılacak. Dünyanın uzak ve ücra diye bakılan köşelerindeki iç çatışmalardan kaçan insanların yaşadığı trajedilerin, aslında herkesi bekleyen bir tehlike olduğu zamanla daha iyi anlaşılacak. Velhasıl, hiç kimsenin mutlak bir güvenlik ve refah fanusu içinde yaşamadığı, herkesin nimeti ve külfetiyle bu büyük dünyanın bir parçası olduğu gerçeği daha iyi anlaşılacak. Türkiye, işte bu fotoğraf içinde kendine, demokrasisini ve kalkınmasını güçlendirerek korumak suretiyle bölgesinde ve dünyada hak ettiği yere gelmesini sağlayacak bir vizyon belirlemiştir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in 100’üncü yılına atfen ilan ettikleri 2023 hedeflerinin vizyonlarının ilk durağı olacağını vurgulayarak, şunları söyledi:
“Tıpkı geçtiğimiz bir asır gibi, önümüzdeki asrın şekillenmesinde de Millet Meclisimizin eşsiz bir rolü olacağına tüm kalbimle inanıyorum. Geçtiğimiz 19 yılda eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye kadar devlet ve millet hayatının her alanında gerçekleştirdiğimiz büyük atılımı, bu vizyonun temel altyapısı olarak görüyoruz. Artık siyasi olmaktan çıkıp milli hedefler haline dönüşen bu vizyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizden başlayarak hiçbir ayrım gözetmeksizin, ülkemizin tüm fertleriyle hep birlikte sahiplenmeliyiz çünkü hiçbirimiz için başka Türkiye yok. Hiçbirimiz için başka vatan yok. Hiçbirimiz için başka devlet yok.
Hiçbirimiz için başka gelecek yok. Aklımızdan asla çıkarmamalıyız ki, bölünerek büyüyemeyiz. Parçalanarak güçlenemeyiz. Husumeti körükleyerek kardeşliği kökleştiremeyiz. Saplantılara sarılarak demokrasimizi ilerletemeyiz. Bizi biz yapan değerlerden vazgeçerek ufkumuzu derinleştiremeyiz. Dünyanın gittiği istikamet, farklılıklarımızı değil müştereklerimizi öne çıkararak birbirimize daha sıkı kenetlenmemiz gerektiğini gösteriyor. Bunu başaramayan toplumların ve ülkelerin başlarına gelenleri ibretle takip ediyoruz. Türkiye’yi bugüne kadar böyle bir duruma düşüremediler, inşallah bundan sonra da düşüremeyecekler.”
Türkiye’ye yaptıkları en büyük hizmetlerden birinin de güvenlik stratejisini değiştirmek olduğunu söyleyen Erdoğan, “Tehditleri kaynağında bulup yok etme esasına dayanan yeni güvenlik anlayışımız sayesinde, sınırlarımızın dibinde bir veya birkaç terör koridoru oluşturulmasının önüne geçtik. Yıllarca terör örgütleri dahil her kesim tarafından istismar edilen ve adına ‘Kürt sorunu’ denen meseleyi, hak ve özgürlüklerden kalkınmaya kadar tüm boyutlarıyla biz çözdük.
Diyarbakır’daki vatandaşlarımıza bizzat söz verdiğimiz şekilde ret, inkar, asimilasyon politikalarını nasıl ortadan kaldırdıysak, geri kalmışlık zincirini nasıl kırdıysak, bu meseleyi hala istismar konusu yapmak isteyenlerin maskelerini de aynı şekilde düşüreceğiz. Böylece Diyarbakır annelerinin şanlı direnişleriyle terör örgütünü tir tir titretebildikleri, onların siyasi uzantılarının gerçek yüzlerini ortaya çıkardıkları bir dönemi başlattık. Bu vesileyle Diyarbakır annelerini bir kez daha buradan selamlıyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke ve millet olarak, küresel sistemdeki yeni değişimi kaçırmayacak, her alanda hedefledikleri seviyelere ulaşacaklarını vurgulayarak, şunları söyledi:
“Hiç şüphesiz bu sınamalar içinde ekonominin, hem her insanın hayatına dokunan yönü hem de diğer tüm atılımların itici gücünü oluşturması sebebiyle ayrı bir önemi ve yeri vardır. Türkiye’nin son 19 yılda elde ettiği her kazanım gibi ekonominin de sorumluluğu bize aittir. Ülkemizin IMF’e olan 23,5 milyar dolarlık borcunu, 2013 yılı Mayıs ayında tamamen bitirerek, hiç de hoş hatıralarla anmadığımız bir dönemi kapatmış olduk.
Birilerinin sürekli ‘Nerede?’ diye sordukları Merkez Bankası rezervimiz de 122 milyar dolar seviyesine ulaştı. Geçmişten bugüne baktığımızda ise milli gelirini üç kat artırmış, satın alma paritesine göre dünyada 11’inci sıraya yükselmiş; yatırımda, üretimde, ihracatta, istihdamda, büyümede rekorlar kırmış bir Türkiye görüyoruz. Son dönemde yaşadığımız sıkıntıların da aynı resmin içinde olduğunu elbette unutmuyoruz ama artılar-eksiler analizi yaptığımızda, artılarımızın kıyas edilemeyecek kadar fazla olduğunun kabul edilmesini de hak teslimi babından bekliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın son 2 yıldır küresel salgının neden olduğu problemlerle boğuştuğunu belirterek, “Geçtiğimiz asırdaki dünya savaşlarının ya da bundan önce yaşanan küresel krizlerin getirdiği yüklere göre, çok daha derin, çok daha yıkıcı ve dönüştürücü bir dönemden geçiyoruz. Siyasi, sosyal ve ekonomik hayatta, doğru bildiğimiz, alışık olduğumuz düzenler temelden sarsılıyor. Küresel ekonominin temel belirleyicisi konumundaki ürünler başta olmak üzere, emtia fiyatlarında keskin artışlar yaşanıyor.
Tedarik zincirlerindeki aksamalar, hammaddeye ve kritik bazı ürünlere erişimdeki dar boğazlar halen sürüyor. İşsizlik küresel bir sorun olarak varlığını devam ettirirken, pek çok ülkede bütçe açıkları ve borçluluk oranları tarihi seviyelere ulaştı. Arz-talep dengesinin bozulduğu, enflasyon tehdidinin küresel çapta arttığı belirsizliklerin çoğaldığı bir dönemdeyiz.
IMF ve Dünya Bankası gibi dünya ekonomisine yön verme iddiasıyla inşa edilen kurumlar ise ciddi bir yönetim krizi içindeler. Bizim uzun zamandır zaten maruz kaldığımız küresel kuruluşların ekonomi analizlerinin tarafsızlığına ve şeffaflığına ilişkin soru işaretleri, artık herkesin zihnini kucaklıyor. Bir bakıma Covid-19 virüsü, dünya geneline yayılmış hastalıklı ve adaletsiz siyasi ve ekonomik düzeni de açığa çıkardı. Türkiye, işte bu zorlu dönemde güçlü kalmayı başaranı hatta gücünü artıran az sayıdaki ülkeden biridir” diye konuştu.
‘2021’İ YÜZDE 9’LUK BÜYÜME İLE KAPATMAYI ÖNGÖRÜYORUZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2009 yılında yaşanan küresel ekonomik krizde hem dünya hem Türkiye ekonomisinin küçüldüğünü, geçen yıl ise küresel ekonominin küçülmesinin 2009’a göre daha şiddetli olduğunu ve yüzde 3’ün üzerinde daralma yaşandığını kaydetti. Erdoğan, “Buna karşılık Türkiye yüzde 118 büyüme başarısı gösterdi. Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,2 ve ikinci çeyreğinde yüzde 21,7’lik büyüme oranlarını yakaladık. Yatırımlar ve net ihracat, büyümeye oldukça yüksek katkı sağladı.
Böylece dengeli ve sürdürülebilir büyüme hedefimize biraz daha yaklaştık. Yılın üçüncü çeyreğindeki ekonomik gelişmeler, güçlü sanayi üretimi ve ihracat ile hizmetler sektöründeki iyileşmenin de katkısıyla canlı bir şekilde devam ediyor. İnşallah 2021’i yüzde 9’luk bir büyüme ile kapatmayı öngörüyoruz. Büyümeye istihdam artışı da eşlik ediyor.
Bu yılın ilk 7 ayında istihdamdaki artış 1,7 milyon kişiye ulaşırken, toplam istihdam da salgın öncesi seviyeleri geride bıraktı. Türkiye, OECD ülkeleri arasında, salgın öncesi döneme göre istihdamını artıran sayılı devletlerden biridir. Gelecek dönemdeki yol haritamızı da Orta Vadeli Programımızla belirlemiş durumdayız. Program dönemi boyunca, yıllık ortalama yüzde 5,3 büyümeyi, her sene 112 milyon kişiye istihdam sağlamayı, milli gelirimizi 1 trilyon doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Ekonomi Reform Programı ve Orta Vadeli Programla belirlediğimiz eylemleri kararlılıkla hayata geçireceğiz” dedi.
‘ENFLASYONU TEK HANELİ RAKAMLARA DÜŞÜRMEKTE KARARLIYIZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ihracatta, tarihinin en iyi seviyelerine ulaştığını bildirerek yıllık 210 milyar doları geride bıraktığını, ihracatın ithalatı karşılama oranının da oldukça iyi bir yere geldiğini söyledi. Erdoğan, 2021 için belirlenen 211 milyar dolarlık ihracat hedefinin çok üzerine çıkılacağının anlaşıldığını belirterek, şunları söyledi:
“Güçlü ihracat, toparlanan turizm gelirleri ve altın ithalatıyla ilgili yaptığımız düzenlenmeler sayesinde, cari dengede önemli bir iyileşme başladı. Salgın döneminde küresel düzeyde yatırımlar yüzde 35 azalırken, bizde neredeyse hiç hız kesmedi. Cari açığımızın iyileşmesine 25 milyar dolarlık katkı yapacak alt yapıyı kurmuş oluyoruz.
Özel sektörümüzün dinamizmi ve ekonomi politikalarımızın istikrarı sayesinde, bu dönemde cari açık sorunundan tümüyle kurtulabileceğimize inanıyorum. Bunun için öncelikle, ülkemizdeki uluslararası yatırımların ölçeğini daha yukarılara çekmek istiyoruz. Kendi girişimcilerimizi teşvik etmek yanında, Türkiye’ye henüz yatırım yapmamış küresel markaları ülkemize kazandırmak için de her fırsatı değerlendiriyoruz.
Bunun için yatırım teşvik sistemimizi çok daha cazip bir yapıya dönüştürerek nakdi teşvikleri de içeren seçici destekler getireceğiz. Yeni sistemde, öz sermaye ağırlıklı ve bölgesel kümelenme öncelikleriyle uyumlu yatırımlara daha fazla destek vereceğiz. Yeni dönemde yatırım, üretim, ihracat ve istihdam alt yapımızı, işte bu gençlerimiz eliyle katlayarak büyüteceğiz. Tabii tüm bunları söylerken enflasyon sorununu da göz ardı etmiyoruz. Türkiye, gelişmiş ülkelerin aksine, enflasyonla ilk defa karşılaşan bir ülke değildir. Bu sebeple, enflasyonla etkili mücadele konusunda çok daha fazla deneyim ve araca sahibiz. Makro ekonomik politikalardan yapısal reformlara kadar pek çok adımı atarak, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmekte kararlıyız.”
‘NAKİT REZERVİMİZİ GÜÇLÜ TUTMA POLİTİKAMIZI SÜRDÜRECEĞİZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gıda tarafında gerek kuraklık gerekse artan girdi maliyetlerinin etkisini azaltacak tedbirler aldıklarını söyleyerek şöyle devam etti:
“Bunlardan biri de fahiş artışları anında tespit edip müdahaleye imkan sağlayacak Erken Uyarı Sistemidir. Aynı şekilde rekabet politikalarımızı da mercek altına aldık. Rekabeti bozan, piyasadaki hâkim durumunu kötüye kullanan ve fiyatları keyfi bir şekilde belirleyen firmaların üzerine kararlılıkla gideceğiz.
Bütçe açığının milli gelire oranını, bu yıl ve önümüzdeki yıl için yüzde 3,5 olarak belirledik. Bu sene, esnaf destekleri, aşı ve tıbbi malzeme alımları, kısa çalışma ödeneği kaynaklı prim kaybı ödemeleri, afetler için yapılan harcamalar, memur ve emeklilerimize yapılan enflasyon farkı ödemeleri ile eşel-mobil uygulamaları, bütçe açığı üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturdu.
Bu ilave maliyetlerin bütçeye getirdiği yüklerin hafifletilmesi amacıyla bazı tedbirler aldık. Bu sayede, sene sonundaki yüzde 3,5’Iuk bütçe açığı hedefimize rahatlıkla ulaşacağımız anlaşılıyor. Bütçe açığını düşürerek borçlanma ihtiyacını azaltırken, borç stokunun yapısını da güçlendirdik. Diğer ülkelerin merkez bankalarının atacağı adımları da dikkate alarak temkinli ve ihtiyatlı bir borç yönetimi politikası uygulamaya devam edeceğiz. Yurt dışı kaynaklı dalgalanmalara karşı hazırlıklı olmak için nakit rezervimizi güçlü tutma politikamızı sürdüreceğiz.”
‘YEŞİL KALKINMA DEVRİMİ PARTİLER ÜSTÜ SAHİPLENİLMEYİ HAK EDİYOR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın gündeminde giderek daha çok öne çıkan konulardan birinin çevre sorunları ve iklim değişiklinin yol açtığı tabii afetler olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
“Geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ilan ettiğimiz Paris iklim Anlaşması’nı Meclisin takdirine sunma kararımız, başlattığımız Yeşil Kalkınma Devriminin de ilk müjdesidir. Türkiye bundan sonra attığı her adımı, bu anlayışla planlayacak ve hayata geçirecektir. Avrupa Yeşil Mutabakatıyla da uyumlu şekilde bu süreci devam ettirerek insanlığa, vatandaşlarımıza ve gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmekte kararlıyız. Bu kapsamda; enerjide, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam gücümüz içindeki oranını, güneş, rüzgar, nükleer üretim imkanlarına ağırlık vererek daha da artıracağız. Doğal gaz tedariki/üretimi ve depolanması konusundaki yatırımlarımızı hızlandıracağız.
Akkuyu’da halen süren nükleer güç santralimizin ilk etabını 2023’te hizmete alacak/yeni güç santrallerinin inşası için gereken adımları da atacağız. Giderek daha dengesiz ve sert hale gelen meteorolojik hadiselere karşı kapsamlı bir erken uyarı sistemi kuracağız. Bereketli su kaynaklarımızın ülkemizin daha kurak bölgelerine aktarılmasıyla ilgili yeni projeler geliştireceğiz. Ormanlarla birlikte yüreğimizi de yakan yangınlara insansız hava araçları, uçaklar, helikopterler ve diğer imkanları kullanarak etkin müdahale konusunda dünyadaki örnek konumumuzu daha da güçlendireceğiz. Yeşil Kalkınma Devrimi diye ifade ettiğimiz önümüzdeki yeni sürecin, partiler üstü bir sahiplenmeyi hak ettiği kanaatindeyiz.”