CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu iktidara geldiklerinde Türkiye’deki sığınmacıları 2 yıl içerisinde memleketlerine göndereceklerini açıkladı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri durumunda 2 yıl içerisinde Türkiye’deki tüm sığınmacıları memleketlerine davul ve zurnayla göndereceklerini belirterek “Bu millete sözüm sözdür, kesin. Irkçılık yapmadan. Çünkü onların kabahati yok” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir dizi ziyaret için Kırklareli’ne geldi. Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın da eşlik ettiği ziyarette Kılıçdaroğlu’nun ilk durağı Yayla Mahallesi’ndeki Atatürk Evi oldu. Kılıçdaroğlu’nu burada CHP Kırklareli Milletvekili Turabi Kayan, Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, diğer belediye başkanları, partililer ve vatandaşlar karşıladı. Atatürk Evi’ni gezen Kılıçdaroğlu, Kırklareli Belediye Başkanı Kesimoğlu’nu makamında ziyaret etti. Kılıçdaroğlu’na burada Osmanlıca ve Türkçe nutuk kitabı ve Atatürk’ün yağlı boya portesi hediye edildi. Daha sonra Kılıçdaroğlu, bir düğün salonunda STK temsilcileri, muhtarlar ve kanaat önderleri ile bir araya geldi.
Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmasında milletin sorunlar altında ezildiğini söyledi. Sorunları çözecek olan kurumun siyaset kurumu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu “Devlet, adaletle yönetilir, liyakatle yönetilir. Adaletin ve liyakatin olmadığı yerde devlet dediğiniz kurum yara alır, temelleri sarsılır. Çok tipik ve basit bir örnek vereceğim; hafızanızda kalsın. Devlet ve siyasi partiler arasındaki farkı bilmeniz açısından. Devlette en alt makam memur olmak istiyorsunuz; şube müdürü ya da şef olacaksınız.
Önce KPSS sınavına gireceksiniz, sınavda başarılı olacaksınız, atamanız yapılacak, düz memur oluyorsunuz ama henüz asaletiniz onaylanmadı, aradan bir süre geçecek, iyi yorumlar alacaksınız, sonra şeflik sınavına gireceksiniz devlette en alt kademede şef olacaksınız. Peki, bakan ya da milletvekili olmak için? İki şeye ihtiyaç var; bir savcılıktan iyi hal kağıdı, iki ilkokul diploması. Devlette liyakat neden önemli? İşte, bu nedenle önemli. Devletin hafızasını, bürokrasi tutar. Siyasi partilerden devletin hafızası olmaz. Dünyanın bütün ülkelerinde bu böyledir. Adaletle yönetilen bütün ülkelerde bu böyledir” dedi.
Kocaeli Dilovası ve Mersin Limanı’nda ele geçirilen uyuşturucuyla ilgili hiçbir işlem yapılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Örnek vereceğim. Polis iki yerde arama yaptı. Kocaeli Dilovası‘nda ve Mersin Limanı’nda, kilolarca kokain alındı. Ne savcı cesaret ediyor dava açmaya ne de kime geldiğini sormuyor. Evlatlarımızı zehirleyen insanlara, hiç kimse cesaret edip dokunamıyor, ne savcı ne de başka birisi. Bunlar gücü kimden alıyor? O kadar güçlüler ki polis yakaladığı halde savcı bir şey yapamıyor, hakim bir şey yapamıyor. Dava bile açmaya cesaret edemiyorlar. Bunlar gücü, devleti yöneten siyasi otoriteden alıyor. O zaman hepimiz elinizi vicdanınıza koyup sandığa giderken bunu düşünmek zorundasınız” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’ye resmi rakamlara göre 3 milyon 600 bin Suriyeli geldiğini dile getirerek “Resmi olmayan rakamlara göre, 5-6 milyon. Ve Afganistan’dan insanlar geliyor. İran coğrafyasını aşarak buraya geliyorlar ve bizim sınırları aşarak geçiyorlar ve bizde bekliyorlar. Efendim, ‘Para verilirse daha fazla alacağız.’ Kimden izin aldın sen arkadaş? Referandum mu yaptın? Bu millete sözüm sözdür, kesin. En geç 2 yıl içerisinde bütün sığınmacıları davulla, zurnayla memleketlerine göndereceğim, kararlıyım. Irkçılık yapmadan. Çünkü onların kabahati yok.
Onları buraya getirenlerin kabahati var. Onları buraya kim getirdiyse kabahat onlarda. Dolayısıyla sığınmacılara kızmayacağız. Onları geldikleri memleketlerine can ve mal güvenliğini sağlayarak göndereceğiz. Gençlerimize istihdam da yaratacağız. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Efendim onlar olmazsa sanayi batıyormuş. Ne demek yahu? Şu aklı evvel cümleye bakın. Değiştireceğiz bunları” ifadelerini kullandı.
Yurt sorunun da halen devam ettiğini belirten Kılıçdaroğlu “Üniversiteler açıldı, yurt sorunumuz var. Üniversiteyi kazanıyor, kızımız, oğlumuz. Hepimizde bir sevinç var. Üniversiteye göndereceğiz, ikinci bir dert başlıyor. Bu çocuk nerede kalacak? 20 yıldır yurt sorununu çözemediler. Kırklareli’nden bütün Türkiye’ye sesleniyorum; 20 yıl değil, 1 yıl içinde yurt sorununu çözmezsem siyaseti bırakacağım. Böyle bir şey olamaz, yurt sorunu nedir Allah aşkına. Bütün üniversitenin kampüslerinde yaparsınız. İkişer, üçer kişilik odalar. Sıcak su, soğuk su, geniş bant internet erişimi. Gençlerimiz Türkiye’nin geleceği, onlar ne kadar iyi yetişirse eğitim alırsa Türkiye o kadar büyüyecek. Siz onları pahalı yere mahkum ediyorsunuz” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, iktidar olmaları durumunda esnaf ve çiftçiden salgında alınan tüm kredilerin faizlerini sileceklerini ifade ederek “Allah’ın izniyle ve sizlerin desteğiyle iktidar olduğumuzda yapacağımız ilk şey; ilk 6 ayda memleketin rahat bir nefes almasını sağlamak. Esnafın bankalara borcu var. Pandemi döneminde kredi verdiler. İster bankalardan, ister kredi kooperatiflerinden aldıkları faizlerin tamamını sıfırlayacağız, ana parayı da taksite bağlayacağız.
Çiftçi için de aynı şey. Çiftçinin de ister kooperatiflerden ister bankalardan aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız, onları da makul düzeyde taksite bağlayacağız. Adamı zaten perişan etmişsin, zaten mahvolmuş, hangi faizle alıyorsun bu parayı? Yine aynı şekilde esnafın kira stopajı var, onun tamamen kaldıracağız. Esnaf zaten vergi veriyor. Gayrimenkul sahibinin yükünü esnafın sırtına yüklüyorsun, niye? Zaten vergi verecek. Bunu sen öde diyorsun. Bunu da kaldıracağız” dedi.
‘MUHTARLIK KANUNUNA İHTİYAÇ VAR’
Muhtarlara da seslenen Kılıçdaroğlu “Sizin başlı başına bir muhtarlık kanununa ihtiyacınız var. Yetkilerinizin tanımlandığı, yapacağınız işlerin tanımlandığı bir muhtarlık kanununa ihtiyacınız var. Bunu hazırladık, muhtarlık örgütleriyle konuştuk, onlara gönderdik. Eksiğimiz olabilir, bakın varsa bir eksiğimiz düzeltelim dedik. Bu topraklarda yapılan ilk seçim bir muhtarlık seçimi. 1800’lü yıllarda Kastamonu’da bir muhtarlık seçimi. O nedenle muhtarlığı, demokrasinin temel taşı olarak görürüz. Demokrasi, seçim bu topraklara muhtarlar sayesinde gelmiştir. O nedenle muhtarlık kurumu ne kadar güçlü olursa demokrasi de o kadar güçlü olur” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, daha sonra esnafları ziyaret edip, Lüleburgaz ilçesine geçti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kırklareli’nin ardından geçtiği Lüleburgaz ilçesinde belediye tarafından yaptırılan Balkan Göç Anıtı’nın açılışını yaptı. Açılışta konuşan Kılıçdaroğlu, “Göçlerin arkasında büyük acılar, büyük dramlar ve gözyaşları var. Ama biz o gözyaşlarını, o dramları yeniden yaşamak istemeyiz. Ama onları bir intikam alalım duygusuyla da asla ve asla aklımıza getirmeyiz. Sadece tarihin bir topluma bir kesime yüklediği acıların unutulmaması gerekir” dedi. Mustafa Kemal Atatürk’ün savaştan sonra kurduğu ‘Yurtta barış, dünyada barış’ sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, bütün politikalarını barışa endekslediklerini söyledi. Konuşmasının ardından bariyerlerin arkasında bulunan vatandaşların yanına giden Kılıçdaroğlu onlarla sohbet etti.
Kılıçdaroğlu, daha sona Trakya’da yaşayan Romanların kanaat önderlerinin katıldığı Roman Buluşması, toplantısına katıldı. Bir kişi veya bir kitlenin kimliğinden ve inancından dolayı ötekileştirilmesine karşı çıktıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Herkesin kimliği kendi şerefidir. Herkesin inancı kendisine aittir. Yaşam tarzına siyasetçi saygı duyar. Bugüne kadar hep sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapmaya özen gösterdik. Muhtarlar bir sosyal kimliktir, apartman görevlileri bir sosyal kimliktir, manavlar bir sosyal kimliktir, esnaflar bir sosyal kimliktir, dolayısıyla sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapınca o sosyal kimliğin yaşadığı sorunlarını saptıyorsunuz ve çözüm üretiyorsunuz. Sanayici, memurlar, işçiler işsizlerde birer sosyal kimliktir” dedi.
Romanların sorunlarının geçmişten bugüne gelen sorunlar olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Romanlara yönelik eylem planı hazırlığı yaparak, tüm toplum kuruluşları ile akademisyenlerin görüşlerini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Belediye başkanlarımıza da bu eylem planlarımızı gönderdik. Sorunlar ne? Temel sorunlarımızı şöyle belirledik, bir eğitim sorunu. Sağlık sorunu ciddi bir sorun. İstihdam, ciddi bir sorun, barınma ciddi bir sorun, sosyal yardım veya sosyal hizmetlerden yararlanma ciddi bir sorun. Ayrımcılık konusunda ciddi bir sorun var. Bu sorunlara kilitlendik. Bu sorunların çözülmesi lazım.
Anayasa diyor ya demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Bir sosyal hukuk devletinde yaşadığını anlasın. Devlet bana sahip çıkacak. Herkes vergi veriyor. Fırından ekmek alırken, elektrik düğmesine bastığınızda musluğu açtığınızda vergi veriyorsunuz. O zaman sosyal devlet dediğimiz güçsüzleri koruyan devlet dediğimiz, devletin harekete geçmesi lazım, sizin sorunlarınızı çözmesi lazım. Yapmadılar, yapamazlar zaten ama biz yapacağız kararlıyız bu sorunu çözeceğiz” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, sorunun temel anahtarının Aile Destekleri Sigortası olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Aile Destekleri Sigortası şu, Türki Cumhuriyeti devletinde yaşayan hiç kimse aç ve açıkta kalmayacak. İşin Türkçesi bu. Bir aile var geçinemiyor, düşünün çocukları okula gidecek defter kalem alamıyor. Anne işsiz baba işsiz, buna kim bakacak? Hadi diyelim bugün yan komşu baktı ertesi gün diğer komşu baktı, başka gün muhtar biraz yiyecek getirdi, öbür gün belediye biraz yardım etti. İyide bu işin sonu nereye varacak? O zaman ne yapmak lazım o kişi pozisyon da olan kişileri veya aileleri sosyal destek kapsamına almak lazım. Yani devleti güvencesi altına almak lazım. Aile Destekleri Sigortası Uluslararası Çalışma Örgütü’nün kabul ettiği 102 sayılı sözleşme. Türkiye Cumhuriyeti devleti parlamento da 102 sayılı sözleşmeyi onaylamış ve ben gereğini yapacağım demiş. 9 sigorta alanından oluşuyor.
İşsizlik, yaşlılık emeklilik, sağlık iş sağlığı, meslek hastalıkları sigortası gibi uzuyor. 9’uncu sigorta dalı Aile Destekleri Sigortası. 1971’de kabul edilen ve uygulanacağı taahhüt edilen Aile Destekleri Sigortası 50 yıldır uygulanmıyor. Çünkü fakir sadece bizim ülkemizde değil ki pek çok ülkede var. Ama oralarda özellikle demokrasisi ve insan hakları gelişmiş olan ülkelerde Aile Destekleri Sigortası’nı getirerek kişinin onurluca kendi topluluğunda yaşamasını ortamını hazırlıyor. 50 yıldır neden uygulanmıyor, buda önemli bir sorun. Yoksulluğu bitirmek değil, yoksulluğu yönetmek istiyorlar onun için. Yoksulluğu bitirmek istemiyorlar. Fakir hep fakir olsun. Ona biraz makarna kömür vereyim oda oyunu bana versin. Bu insan haklarına aykırıdır. Biz bunu uygulayacağız, ister bize oy verin ister vermeyin. Biz sizin oyunuza değil biz sizin sorunlarınıza talibiz. Sorunlarınızı çözeceğiz.”
Birini sürekli olarak muhtaç hale getirmenin ahlaka aykırı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Ahlaka aykırıdır, erdeme aykırıdır, irfana aykırıdır. Birisini sürekli muhtaç haline getirmek, bir siyasi partiye bağımlı hale getirmekten yanlış bir şey yoktur. Aile destekleri sigortası o nedenle 50 yıldır uygulanmıyor. Biz bunu uygulayacağız. İster bize oy verin, ister bize oy vermeyin. Biz sizin oyunuza değil biz sizin sorunlarınıza talibiz. Sorunlarınızı çözeceğiz bizim hedefimiz bu. Aile destekleri sigortası olursa ne olur? Sadece size yardım mı olur? Hayır. Sosyal yardım bir lütuf olmaktan çıkar bir hak olarak ortaya gelir. Benim hakkım. Ben vergi veriyorsam beni aç bırakamazsın diyor. Aile destekleri sigortası bir hak olarak öne çıkar. Siyasi otoritenin veya birinin lütfuyla değil. Hak olduğu için ona vereceksiniz.
Emekli prim ödüyor değil mi? Niye bağırıyor emekli aylığıyla geçinemiyorum çünkü emekli aylığını hak olarak görüyor. Benim hakkım diyor bu. Yükselteceksin diyor. Aile destekleri sigortası olduğunda da eğer yardım yetmiyorsa aile destekleri sigortasından yararlanan kişiler diyecekler ki biz geçinemiyoruz yükselt bakalım yükseltmezsen sana oy vermeyiz. Dolayısıyla olay bir hak olarak çıkmış oluyor ortaya. Hak olarak çıkması ne demektir insanın onurunun korunması demektir. Bu bağlamda özellikle her biriniz kendi bölgenizin önemli bir aktörüsünüz.
Kanaat önderisiniz. Bunları çok iyi anlatmak zorundasınız. Her gittiğim yerde bunları anlatıyorum. Anlatmaya çalışıyorum dilimin döndüğü kadar. Ama asıl anlatacak olanlar sizlersiniz. Talep edecek olanlar sizlersiniz. Politikacı ile karşılaştığınızda sorun kardeşim, 50 yıllardır niye aile destekleri sigortasını çıkartmıyorsunuz. Niye çıkartmıyorsunuz ben size yalvaracak mıyım? Niye yalvarayım size? Devlet benim devletim değil mi? Ben bu devlete vergi ödemiyor muyum? O zaman beni nasıl aç bırakırsın, çocuklarımı nasıl aç bırakırsın, nasıl işsiz bırakırsın, nasıl beni kötü şartlarda bir yerde oturmaya mahkum edersin. Bir hak olarak talep çıkacak ortaya bu önemli değerli arkadaşlarım.”
Bunların hepsinin yapılmasının çok kolay olduğunu sözlerine ekleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Çok mu zor? Hayır efendim. Bunların tamamını yapmak mümkün. Başka bir şey daha, kentsel dönüşüm. Şimdi kentsel dönüşümü şöyle yapıyorlar. Romanlar bir yerde mi oturuyor, orada rant mı ortaya çıkıyor, Romanları sürüyorlar şehrin dışına, oraya gene lüks evler yapıyorlar, başkaları gelip oturuyor, gene Romanlar şehrin dışında. Niye kardeşim? Sulukule bunun en güzel örneği. Niye, o rantı yaratan kim Romanlar, yıllardır orada yaşayan kim, yine Romanlar, kentsel dönüşüm yapacağız ne olacak, Romanları gene şehrin dışına sürelim, burası çok değerlendi, burada sırtı kalınlar gelip onlar oturacaklar. Niye kardeşim? Bütün belediye başkanı arkadaşlarımıza kentsel dönüşüm yerinde dönüşüm olacak, yerinde. Romansa Roman, Roman değilse Roman değil. Erzurumlu, Karslı, Mardinli ne ise.
Büyük kentlerde biraz mahalleler böyle ayrışıyor. Erzurumlular bir tarafta, Karslılar bir tarafta, Bingöllüler bir tarafta, herkesin belli mahallesi var, kendi kültürünü yaşıyor, saygı duyuyoruz bunlara. Kentsel dönüşüm yapacaksanız yerinde yapacaksınız. Çünkü o mahallenin kendine özgü bir kültürü var o kültürü yaşatmanız lazım.”