Çocuklarda sorumluluk bilinci geliştirme! Bu Çocuklar Sorumluluk Almayı Nereden Öğrenecekler? Peki çocuklarımıza sorumluluk duygusunu kazandırmak için neler yapmalıyız?
Çocukluktan yaşlılığa doğru giden yaşam serüveni içerisinde gerek kendimize gerekse başkalarına karşı yerine getirmemiz gereken yükümlülüklerimize sorumluluk denir. Sorumluluk, kendiliğinden gelişen bir duygu değildir. Bu yüzden sorumluluk duygusu kazanımı için erken çocukluk döneminden itibaren alınması gereken tedbirler vardır.
Bu Çocuklar Sorumluluk Almayı Nereden Öğrenecekler?
Unutulan silgiler, kalemler, yatağın üzerinde bırakılan pijamalar, hazırlanmayan çantalar, yapılmayan ödevler, sofradan kaldırılmayan tabaklar… Bu ifadeler birçok ebeveyne yabancı gelmiyordur. Her ebeveyn çocuğunun kendisinden bağımsız olmasını, sorumluluklarını yerine getirmesini ister. Ancak her ebeveyn çocuğunun sorumluluk duygusunu geliştirebilmek için gereken adımları atmaz. Hal böyle olunca istenilenlerle uygulamaya geçirilenler farklı olacaktır. Bu nedenle çocuklarımızın sorumluluk duygusunu kendi kendilerine kazanacaklarını düşünmemeli ve biz öğrettiğimiz zaman öğreneceklerini unutmamalıyız.
Peki çocuklarımıza sorumluluk duygusunu kazandırmak için neler yapmalıyız?
Öncelikle sorumluluk duygusu zorla kazandırılamaz. Ebeveynler genellikle belirli bir yaştan sonra çocuklara evin günlük işlerinde uygulaması basit olanları yaptırarak sorumluluk duygusu kazanacaklarını düşünürler ancak bu düşünce eksik kalmaktadır. Tam tersi olarak bu tarz günlük işlerin zorla yaptırılması itaatli bir çocuk ortaya çıkarsa bile kişiliğin olumsuz yönde etkilenmesine yol açabilir. Bir çocuğa sağlıklı yönden sorumluluk duygusu kazandırabilmek için öncelikle yapılması gereken şey; çocuğun bağımsızlaşmasını sağlamaktır.
Örneğin; çocuğun döke saça da olsa yemeğini kendisinin yemesine olanak tanımak, kendi oyuncaklarını toplamasını beklemek, onun yerine bu işi üstlenmemek ve tutarlı olmak, kendi odasında kendi yatağında yatması için uygun ortamları oluşturmak çocuğu sorumluluk duygusu oluşumunda cesaretlendirici ortam oluşmasını sağlar. Böyle bir ortam çocuğun kendi kendisine yetmesine ve ortam içerisinde sorumlulukları hususunda kendisini yönetmesine imkân tanıyacağı için özgüvenini de destekleyecektir.
Çocuğunuza yaşamının ilk yıllarında kullandığınız olumsuz ifadeler ve kısıtlamalar olabildiğince az olmalı, gereksiz sınırlamalardan kaçınmalıyız. Bu durum ileriki yaşlarda çocuğunuzun size karşı sürekli itirazlarda bulunmasını önleyecektir. Çocuğumuzla konuşurken mutlaka yumuşak ses tonu ve olumlu ifadeler kullanmalıyız.
Emir kiplerinden olabildiğince kaçınmalıyız. Çocuğunuza onu sevdiğinizi ve sizin için değerli olduğunu hissettiriniz. Bilinçli sevgi gösterimi çocuğu şımartmaz aksine sağlıklı kişilik oluşumunu destekler. Çocuğunuzun size yardımcı olmak için gösterdiği çabayı görmezden gelmeyiniz. Aksine olumlu ifadelerle destekleyip cesaretlendiriniz. Süreci daha eğlenceli hale getirerek çocuğunuzun sorumluluklarından kaçmasını önleyebilirsiniz. Örneğin; çocuğunuzun odasını toplaması gerekiyorsa bir toplanma müziği seçin ve müzik bitimine kadar toplaması gerektiğini belirtin. Bu sürece dahil olmanız çocuğunuzun sorumluluğunu daha keyifle tamamlamasını sağlayacaktır. Yapılmasını istediğiniz şeyler karşısında mükafat vaat etmeyiniz.
Bu durum amacımızdan sapmamıza yol açar ve çocukta davranış geliştirmeyi engeller. Çocuk direkt olarak işin sonunda alacağı ödüle odaklanacaktır ve her yerine getirdiği sorumluluk karşısında bir ödül talep edecektir. Bunun yerine çocuğunuzun gösterdiği çabayı (abartısız) ön plana çıkararak olumlu ifadeler kullanabilir ve çabasını takdir edebilirsiniz. Çocuğunuz hata yaptığı zamanlarda suçluluk duygusu aşılamadan hata yapabilmenin insani bir süreç olduğunu aşılamalı ve hata yapabilme olanağı tanımalısınız. Çaba göstermenin çok daha önemli olduğunu ifade etmelisiniz. Çocuğunuza bir davranış hakkında sorumluluk kazandırmak istediğiniz zaman çocuğunuzun da istekli olduğu zamanları kollamalısınız. Böylece olumlu geri dönüş alma olasılığınız daha fazla olacaktır.