Obskürantizm kelimesini daha önce duydunuz mu? Kulağınız aşinadır ancak ne olduğu konusunda bir fikriniz yoktur zannımca.
Bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu çağımızda, geçmiş dönemlere kıyasla bilgi seviyemiz oldukça geriledi. (Kendi izlenimim ve düşüncem bu yönde)
Ansiklopedinin yerini internet alınca araştırma ve sorgulama muhakememizi kaybettik. Evet internet elimizin altında ama bize dayatılan ve yöneltilenle yetinmeye başladık. Dünya toplumları bizatihi tekelleşirken bilgide tekelleşti ama bunun farkında değiliz. “Bilmesinciler”in tahakkümünde kaldık. Sonucunda da sloganların ve propagandaların içerinde çırpınıp duruyoruz…
Obskürantizm kelimesini daha önce duydunuz mu? Kulağınız aşinadır ancak ne olduğu konusunda bir fikriniz yoktur zannımca. Ama bu kelime hayatımızın şuan tam merkezinde ve bize oldukça etkisi olan bir konumda. “Bilmesinlercilik” anlamını verdiğimiz ideoloji sayesinde bilmiyoruz. Araştırmıyoruz, sorgulamıyoruz. Bilginin tekelleştiğinden bile haberimiz yok. Bize ne veriliyorsa onu afiyetle sindiriyoruz. Mutfaktan ve aşçıdan bir haberiz….
Obskurantizm kavramsal olarak Fransızca’da ” karanlık anlamına gelmektedir. Kelime köken itibariyle gördüğümüz gibi Fransızca. Dilimizde ise tam bir karşılığı yok. Buna rağmen bizde Obskurantizm ” Bilmesinlercilik” olarak karşılık bulmuştur.
Zaten bu kelimeyi duyunca hepimizin aklında bir şeyler oluşmuştur. Obskürantizm, bilgi kısıtlanması olarak da tanımlanmaktadır. Bu kavramın görüşüne göre, bilgiyi elinde bulunduran kitlenin bilgiyi kendi menfaatleri doğrultusunda kullanarak,” gerektiği yerde gerektiği kadar bilgi” verilmelidir anlayışını benimsemiştir. Bir başka deyişle obskürantizm,”bilgi güçtür” anlayışından yola çıkan, ancak gücü elinde bulunduran kesimin, bunu paylaşmamak için başvurdukları yöntemin adıdır.
Kısacası Obskurantizm, halk yığınlarını bilgisiz ve karanlıkta bırakmak anlayışı ve aydınlık düşmanlığı olarak da ifade edebiliriz. Bu kelimenin kökeni 1800’lü yıllara dayanıyor.
Sanayileşmenin ve dünyada ekonomik şartların değişimiyle düşünce ve ideolojiler içerisinde yerini almıştır. Biz de ise Tanzimat döneminde etkisini göstermeye başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda başlayan Avrupai’leşme hareketleri sonucu Türk aydını bu Obskürantizm’in etkisi altına girmiştir.
Batılılaşma yolunda hızla yenilikler başlatan 1807 dönemi devlet ve bürokrasisi, Batı düşüncesine bağımlı aydın yetiştirmeyi amaç edinmiştir. Bu yüzden aydınlar ve toplum arasında bir kopukluk yaşandı ve yenilikler halka benimsetilemedi. Bu arada Obskürantizm’i ideoloji olarak kabul edenler ortaya çıkmıştır. Bunlara Obsküranistler adı verilmektedir. Bu Obskuranistler, hür düşüncenin en büyük düşmanı oldular. Obskuranistler , İslam’ın sosyal düşüncesinin, günümüzü açıklamada yetersizlik taşıdığını propaganda haline getirmişlerdir.
Özellikle aydınımızı kendi öz düşüncesine yabancı hale getirerek toplum ve aydın arasındaki uçurumun temellerini atmışlardır. Geldiğimiz nokta da, medeniyet değerlerimizin bilinmemesindeki en büyük etken bu yabancılaştırma çalışması olmuştur. Aydınlarımız yaşadıkları kadim medeniyeti umursamaz hale geldiler.
Obskurantizm’de Modern pagan düşünce sisteminin içerisinde modernlik ve çağdaşlık ilkesi benimsenmiştir. Benimsenen liberal kapitalizmin ta kendisiydi. Bu liberal- kapitalizm düşüncesini de Türk aydını tereddütsüz kabul etmiştir. Kendi öz değerlerini ‘ bilmemesi’ne neden olmuştur.
Tanzimat döneminden sonra aydınlarımızın dışa bağımlılığı oldukça artmıştır. Üretilen tüm eserlerde bu ideoloji etkili olmuştur.
Bilgi ve birikim konusunda dış etkenler ne sundularsa, onu almaya ve aşılamaya çalışmışlardır.
Kurgulanmış bu sistem içerisinde bilgi sermaye birlikteliği doğmuştur. Özgün bilgi üretilmesi adeta yasaklanan bir süreç başlamıştır.
Türk aydını içerisinde Obskürantizm konusuna en çok üstat Cemil Meriç dikkat çekmiştir. Cemil Meriç, bu bilgi tekelleşmesi konusunda eserlerinde çokça değinmiş ve uyarılarda bulunmuştur.
Meriç ; “Obskürantizm heyulası yol edilmedikçe herhangi bir diriliş hayaline kapılmak çılgınlıktır’ der.
Obskurantizm’i bir puzzle olarak düşünürsek , portrenin tamamlanmayan kısmıdır. Slogan ve propaganda ilke bu kısmın tamamlanması sağlanmaktadır. Slogan ve propaganda en büyük silahlarıdır. Günümüzde özellikle sosyal ağlar ile hayatımızın her saniyesine slogan yerleştirilmektedir. İnsan böylece düşünme ve sorgulama konusunda minimalize hale getirilmektedir. Bilgiye ulaşma noktasında imkanlarımız çoğaldı yalnız gerektiği yerde gerektiği kadar projesi hayata geçirildi.
Bunun sonucunda bir devinim içerinde tekrar tekrar aynı bilgiler farklı şekillerde önümüze çıkarıldı.
Öte yandan Obskurantizm, ötekileştirmeyi de bir silah olarak kullanmaktadır. Bilgi paylaşımı konusunda insanlar arasında kıran kırana bir rekabet ortamı oluşturuldu.
‘Sen bilme, sen okuma, sen öğrenme, sen araştırma, sen sorgulama’ söylemleri slogan olarak dilimize bir kaşıkla sürüldü. Sonuç olarak bilgiye aç bırakılıyoruz. Ama bu hakikati içerisinde barındıran bilgidir.
Obskurantizm’i objektif açıdan inceleyecek olursak, şahsi yoksunlukta diyebiliriz. Amaçsızlık ve hedef yoksunluğuna aşina olmaktır. Eleştiri ve hakikat bünyesinde barınmaz. İftira ve baskı kullanır, günümüzde de siyaset alanında bunu sıkça görmekteyiz. Akşam tartışma programlarını izliyorsanız ne demek isteğim daha net anlaşılacaktır. Her yeni düşünceye karşı bir düşmanlık sloganı atmaktadır. ‘Bunlar hep Amerika’nın oyunu’ sözünü örnek olarak gösterilebiliriz.
Bukalemun gibidir aslında, gelişme ve okumaya çok katıdır.
Kitap okumuyorsan, sorgulamıyorsan, kendi düşünceni saptayamıyorsan Obskurantizm’in bir neferi olmuşsunuz demektir. Bu saydığım durumlar şu an yaşadığımız dönemde oldukça fazla görülmektedir. Üstat Sezai Karakoç’ta, Doğuyu Batıyı bilmeliyim. Eski uygarlıkları derinlemesine incelemeliyim. Yükseliş ve çöküşlerin sebeplerini derinden derine araştırmalıyım. İslam inanç ve medeniyetine mensup olan bir toplum nasıl olur da bugünkü duruma düşer?
Bunun mutlaka bir veya birçok sebebi vardır. Bunu bilmeliyim. İşte bütün bu konuları incelemekte ilim benim rehberim olacaktır.” sözüyle Obskürantizm anlayışına karşı sahip olmamız gereken muhtevayı betimlemektedir.
Son olarak Obskurantizm meselesinin daha iyi anlaşılması için ‘Kaptan Fantastik’ filmini izlemenizi tavsiye ederim… Sağlıklı günler dilerim.