Prof. Dr. Cengiz Köksal varisin en önemli nedenleri arasında genetik yatkınlık, kilo ve çalışma koşullarının olduğuna dikkat çekti
Toplumda genel kanı olarak özellikle bacaklarda belirgin damar görünümü olarak bilinen varis, bazı dönemlerde artan şikâyetlerle yaşam konforunu bozacak hale gelebiliyor. Bu gibi durumlarda tedavi edilmediği takdirde, pıhtı riksi gibi yaşamı tehdit eden acil bir sağlık sorunu olarak kendini gösterebiliyor.
Varisin toplumda her 3 kişiden birinde yaygın olarak görüldüğünü belirten Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, “Varisin en önemli nedenleri arasında genetik yatkınlık, kilo ve çalışma koşullarını sayabiliriz. Ayakta hareketsiz kalanlar veya masa başı ayağını sarkıtarak çalışanlar genellikle risk altındadır. Meslek grupları söz konusu olduğunda ise cerrahlar, garsonlar, öğretmenler ve kuaförler sayılabilir. Hastalarının başlıca şikâyetleri, günün sonunda ayaklarda şişme ve şişmeye bağlı ağrı olarak gözlemlenir. Kimi zaman kişinin yaşam konforunu bozabilecek derece olan bu şikayetler tedavi edilmeyen varislerde acil bir sağlık sorunu olarak kendini gösterir. Özellikle uzun süre hareketsiz kalınan günün sonunda, toplardamarlara pıhtı oturarak acil tedavi gerektiren bir durum da oluşabilir” dedi.
VARİS SICAK HAVAYI SEVMEZ, FAKAT TEDAVİ İÇİN MEVSİM SEÇMEYE LÜZUM YOK
Prof. Dr. Cengiz Köksal, özellikle sıcak dönemlerde bol su tüketiminin ve uygun saatlerde yapılacak yürüyüşün, şikayetlerin artmaması adına önemli olduğunu vurguladı ve şunları söyledi: “Sıcak hava vücutta toplardamarlarda genişleme yapar. Artan ısıya karşı vücudun bir savunma sistemi olan toplardamarlarda genişleme, sıcak havalarda varis hastalarının şikâyetlerinin artmasına neden olur. Özellikle ayak bileklerinde şişme, zonklama tarzı ağrı ve kaşıntı şikayetleri de artış gösterir. Bu gibi dönemlerde sıklıkla doktorların önerisi, fazla ayakta durmamak ve mümkünse varis çorabı giymektir ancak bu önerilerin yaz aylarında pek gerçekçi olmadığı kesin.
Tatilde fazla ayakta kalmamak ve sıcakta varis çorabı giymek çoğu zaman mümkün olamaz. Bu nedenle yaz aylarında varis hastaları için gerçekçi önerilerimiz, bol su içmek ve gün içinde aşırı sıcakta kalmamak, özellikle sıcaklığın en fazla olduğu saatlerde yani 11.00-15.00 arası serin bir yerde durmaktır. Diğer önemli yapılması gereken ise asla hareketsiz kalmamak ve bol bol yürümek, yüzmektir. Yürüyerek hem varis şikâyetlerinin artmasına engel olabilir hem de aşırı kilolarınızdan kurtulursunuz, zira kilolu olmak varis hastalığının en önemli risk faktörleri arasındadır. Güneş yanıkları varis hastaları için ciddi sağlık sorunu oluşturabilir, güneşlenmek için mutlaka uygun bir güneş koruyucu kremin kullanılması gerekir.”
BESLENME GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Kan dolaşımı ve beslenme ilişkisinin varis açısından da önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Köksal, “Yaz aylarında serinletici etkisi sebebiyle tercih edilen dondurmanın yerine meyve koymak oldukça önemlidir. Kavun, karpuz, çilek gibi meyveler c vitamini, faydalı mineraller ve bol su içerir. Meyve yiyerek hem vücudun ihtiyacı olan suyu alır, hem de içeriğindeki vitamin ve mineraller sayesinde kan dolaşımı desteklenmesiyle varis şikâyetlerinde azalma görülebilir” ifadesini kullandı.
TEKNOLOJİ SAYESİNDE KORKUYA YER YOK!
Prof. Dr. Cengiz Köksal hastalarından konuyla ilgili sıklıkla ‘Varis yazın tedavi edilir mi?’, ‘Sonbaharı beklemek daha iyi olmaz mı?’ gibi sorular aldığını belirterek sözlerini şöyle noktaladı: “Esasında hastalarımızın korkusu, müdahale sonrası yaşanabilecek sorunlar ve varis çorabı giymektir. 21. yüzyılda teknolojinin bu kadar ilerlediği bir zamanda bu korkuların yersiz olduğunu belirtmek isterim. Endovenöz dediğimiz ve ameliyatsız tedavi yöntemleri ile varis tedavisi hem çok kısa sürede hem de hastaların aynı gün taburcu olarak günlük yaşamlarına devam edeceği konforda mümkün olabiliyor.”