Sizce ödül veya pirim maddi ya da manevi olarak özellikle yaratıcılık, düşünme, muhakeme gerektiren işlerde verimi düşürür mü?
Sevgili dostlar merhaba,
Kariyerim süresince ağırlıklı olarak profesyonel kurumsal hayatın içinde yer alsam da zaman zaman bazı üniversitelerde Öğretim Üyesi/Görevlisi olarak görev yaptım. Bu birleşik kariyer süreci bana özellikle iş hayatında akademiden, akademik çalışmalarımda da iş hayatından faydalanmayı öğretti ve bu çoklu fonksiyonel düşünce tarzından daima verim aldım diyebilirim.
Aslında Dünya’da da akademi ve iş dünyasının birbirlerini beslemeleri daima rastladığımız ve verim getiren süreçler olmuşlardır. Türkiye bu birleşik sürece son dönemde önemli bir biçimde ağırlık vermeye başlasa ve bununla ilgili önemli adımlar atsa da gelişmiş ülkeler diyebileceğimiz ülkeler bu birleşik süreçten çok uzun bir süredir faydalanmakta ve bu ülkelerde her iki fonksiyon birbirlerini uzun yıllardır beslemekte ve geliştirmektedir.
Bu paylaşımımda; sizlere bu birleşik süreç dahilinde akademik dünyada daha önce bazı sosyal deney ve tespitlerin yapıldığı ve bu tespitlerin iş dünyası yansımalarının da çok değerli olduğu ‘Ödül ve Ceza’ konusu ile ilgili bazı bilgiler vermek istedim. Bu bilgilerin ardından ister çalışan, ister yönetici, ister firma sahibi olalım konuyla ilgili düşüncelerimizi tekrar gözden geçirelim diye sizlere ilginç bir çalışmadan bahsetmek istiyorum.
Geçen ay okuduğum Sayın Özgür Bolat’ın (Eylül, 2016; Doğan Egmont Yayıncılık) ‘Beni Ödülle Cezalandırma’ isimli kitabından bazı tespitleri sizlerle paylaşmak isterim. Kitap aslında yetişkinlerin çocuklarını büyütürken ödül ve ceza sistemlerini kullanmalarının ne kadar doğru olup olmadığını anlatan ve bu iddialarını Dünya’da yapılmış bazı sosyal deneylerle destekleyen bir çalışma olmasına rağmen, çalışmada aynı zamanda firmalarda uygulanmakta olan ödül-ceza sistemlerinin profesyonel çalışanların verim ve etkinliğine olan etkileri de ayrıca incelenmiş.
Çalışmada bazı sosyal deneylerde; firmalarda ödül miktarı arttıkça çalışanların performanslarının düştüğü tespit edilmiş ve bunun üzerine firmalarda düzenli olarak kullanılan ve çalışan verimini arttırmak amaçlı tasarlanan ancak tersine hizmet ettiği düşünülen prim sistemlerinin kullanılmasının neden ve gerekçeleri sorgulanmış. Aynı çalışmada bu tespitin tam tersi olarak Stanford Üniversitesi’nden Edward Lazear’in bir cam firması ile ilgili incelemesi de konu edilmiş.
İlgili araştırmada cam firmasının çalışanlarına saat başı yerine üretim başına para vermesiyle birlikte verimliliğin %44 arttığı belirtilmiş; yani ne kadar çok üretim olursa o kadar çok ödül hak etme anlayışı çalışanların performansını arttırmış. Yine benzer bir biçimde son 20 yılı inceleyen bilim insanları tarafından ürün başı para alan çalışanların, maaşlı çalışanlardan yaklaşık %11 fazla mal ürettiği ortaya konmuştur.
Bahsedilen çalışmada ödül ile birlikte verim artar mı yoksa artmaz mı ikilemini çözebilmek için bu sefer MIT’den (Massachusetts Institute of Technology) Dan Ariely’in yapmış olduğu bir deneyden bahsedilmiş. Deneyde denek olarak yer alan 2 öğrenciye iki ayrı test verilmiş.
Testlerin biri yaratıcılık ve düşünme, diğeri ise sadece mekanik olarak bir klavye düğmesine basmayı gerektiriyor. Denekler her testi iki defa yapıyor. Yani, ortaya dört farklı durum çıkıyor: ödüllü düşünme testi, ödülsüz düşünme testi, ödüllü mekanik test, ödülsüz mekanik test. Sonuçlar ilginç; ödül, mekanik testte performans arttırırken, düşünme gerektiren testte azaltıyor. Yani bir iş ne kadar düşünme ve muhakeme gerektiriyorsa özetle karmaşıksa, ödül performansı o kadar azaltıyor, ne kadar mekanikse o kadar arttırıyor.
Bolat’ın çalışmasında satış fonksiyonu da mekanik bir iş olarak tanımlanmış, yani satış sürecinde bazı karmaşık durumlar olsa da sonuç ve amaç tek olduğu için bu şekilde değerlendirme yapılmış, pazarlama fonksiyonuna ise yaratıcılık özelliği gerektirdiği düşünülerek tersi bir değerlendirme yapılmış. Yani satış gruplarında primin işe yarayacağı, pazarlama gruplarında ise primin verim düşüreceği öngörülmüş.
Her iki fonksiyonda da mesai yapmış biri olarak bende sizlere bu konuyu yansıtmak ve üzerine düşünmenizi teşvik etmek amacıyla bu araştırmayı sizlerle paylaştım. Beşeri bilimlerin en büyük zorluklarından bir tanesi de elde edilen sonuçların genellenebilirliği ve mekanik bir biçimde ifadesinin zorluğundan ileri gelir.
Bu anlamda kendinize sormanızda yarar sağlayabilecek bazı soruları size yöneltmek isterim:
- Sizce de ödül ve/veya pirim maddi ya da manevi olarak özellikle yaratıcılık, düşünme, muhakeme gerektiren işlerde verimi düşürür mü?
- Bizler ekiplerimizde, firmalarımızda, yöneticilerimizle iletişimlerimizde bu prensibe göre mi hareket ediyoruz?
- Nasıl sonuçlar gözlemliyoruz?
- Aynı şekilde ceza kavramını nasıl kullanıyoruz?
- Kişiler, ancak meşgul oldukları işleri severlerse ve gelişim ihtiyacı hissedip kendilerini geliştirirlerse mi verimli olurlar yoksa başka bir araç yok mudur bu verimi arttırabilmek adına?
- Satış fonksiyonunu mekanik olarak genelleyebilir miyiz yoksa satışın da içinde bulunulan sektöre, satılan ürün/hizmete, ürün mü sistem mi ya da proje mi sattığımıza göre farklılıkları yok mudur?
- Çalışılan firmanın organizasyonel yapısı, vizyonu, misyonu, değerleri, kurumsal kimliği, işin yapısı ve gereksinimleri vb. faktörler bu tarz genellemeler için uygun mudur?
- İşin gereği olan fayda artışları, yani bir unvan, ona uygun yapılan zam, elde edilen yeni pozisyon gereği verilen ek menfaatler ödül kapsamında mı düşünülmeli, düşünülüyorsa ne oranda olmalı?
- Buna benzer bir çok soru ödül-ceza gibi en temel firma uygulamaları ile ilgili ve düzenli olarak hemen her organizasyonda kullanılan sistemleri tekrar sorgulamamız ve gözden geçirmemiz için keyifle vakit harcamamız gereken sorulardır diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz?