AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik mülteci konusu ile ilgili yaptığı açıklamada ” Türkiye toplama kampı değildir” dedi
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik yaptığı açıklamadan satır başları:
“Ölümden kaçıp ülkemize sığınmış insanlara karşı ırkçı bir yaklaşımın ortaya konulmaması gerekir. Bazılarının küçük oy hesaplarıyla bunu yapmaya çalıştığını görüyoruz. Avrupa‘daki ırkçıların, sağcıların, faşistlerin Müslüman ve Türklere karşı kullandığı dili görüyoruz.
Türkiye’nin bir tane daha fazla mülteci alacak bu yükü kaldıracak kapasitesi yoktur. Türkiye toplama kampı değildir, burası yol geçen hanı da değildir. Türkiye’ye sormadan yapılan açıklamaların hepsi yok hükmündedir.”
AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, toplantı sonrası parti genel merkezinde yaptığı açıklamada, yangın ve sel afetlerinde gelinen nokta ve bundan sonrasında yapılacak ve alınacak olan tedbirlerin konuşulduğunu kaydetti. Ömer Çelik, Cumhuriyet tarihinin en büyük yangınlarıyla karşı karşıya kalındığını bildirerek, “Pek çok faktörün bir araya gelmesiyle 54 farklı noktada yangın meydana geldi. Sabotaj var mıdır yok mudur? Güvenlik birimleri bunları değerlendirmeye devam ediyor. Failleriyle ilgili bazı yakalamalar ortaya çıkmaya başladı. 18 uçak, 68 helikopter, binin üzerinde arazöz ile bu yangınlara müdahale edildi. Kapasitemizi daha çok artırmamız gerek.
En önemlisi orman varlığımızı korumak ve artırmak. Nerede bir orman yangını olsa gerçek ile alakası olmayan yaklaşımlar ortaya koyuluyor. Yıl bitmeden 252 milyon fidanı toprakla buluşturmuş olacağız. Batı Karadeniz’de sel felaketleri yaşandı. Kaybettiğimiz canlarımıza bir kere daha Allah’tan rahmet diliyoruz. Kastamonu’da metre kareye 453, Sinop’ta 331 kilogram yağış düştü. Bazı vilayetlerde bir yılda yağacak yağış bir günde yağdı. Cumhuriyet tarihinin en büyük yangınları çıkıyor, bir yılda yağacak yağış miktarı bir günde yağıyor ve bunlar alt yapı sorunlarıyla birleşince büyük bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz. Özellikle bu dere yataklarında ev yapılmasıyla ,yapılaşmayla ilgili olarak, altyapıyla ilgili olarak bu konular üzerinde daha ciddi tedbirlerin alınması konusunda bir irade söz konusudur” diye konuştu.
‘BİLİM İNSANLARINI DİNLEMEK GEREKİR’
Sözcü Çelik, koronavirüsle mücadele kapsamında yürütülen aşılama çalışmalarıyla ilgili de, “Aşılanma gönüllülük esasına göre yürütülüyor. Vatandaşlarımız kolayca randevu alabiliyorlar. Aşı konusuyla ilgili çeşitli taraflar, çatışmalar ortaya çıkıyor. Bu konu siyasetçinin karar vereceği bir karar değil. Bütün dünyadaki bilim insanları bu belayla mücadele etmek için aşının yapılmasının zorunlu olduğunu ifade ediyorlar. Bilim insanlarına güveniyoruz. Birçok ülke aşıya ulaşmak istiyor, ulaşamıyor. Ülkemizde aşıya ulaşım konusunda bir sıkıntı yok. Hayatını kaybedenlerin büyük bir kısmı aşısı olmayanlar. Her meselede olduğu gibi bu meselede de gerçek bilgi üzerinden tartışma yapmak gerekiyor. Bilim insanlarına kulak vermek gerekir. Çeşitli kesimlerin tartışmalarına saygı duyarız. Fakat her meselede olduğu gibi bu meselede de gerçek bilgi üzerinden tartışmak gerekir. Bilim insanlarını dinlemek gerekir” dedi.
‘EĞİTİM 5 GÜN OLACAK, DERS SAATLERİ AZALTILMAYACAK’
Çelik, 2021-2022 eğitim öğretim yılının da 6 Eylül’de başlayacağını hatırlatarak, “Bu sene tüm kademelerde haftada 5 gün yüz yüze eğitim yapılacak, ders saatleri azaltılmayacak. Aşılama çalışmalarının bu noktaya gelmesinin bize bu imkanı sağladığını söylemek isterim. Pandemi öncesi gibi gerçekleşecek eğitim. Mazereti varsa, yüz yüze eğitime katılamıyorsa çocuk Eğitim Bilişim Ağı’na (EBA) bağlanabilecektir. Bu normalleşme seviyesini koruyabilmemiz için rehbere uyulmasının son derece önemli olduğunu belirtmek isterim. Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı pansiyonlarda kalan öğrencilerin daha rahat etmesi için personel sayıları artırılacak. Öğrenci ve personelin okul içinde maskeli olması önemli. İhtiyaç halinde maskeler okul içinde ücretsiz dağıtılacak” diye konuştu.
‘TSK’NIN SİVİL MEKANLARI HEDEF ALMASI SÖZ KONUSU DEĞİL’
Ardından terörle mücadeleye değinen Çelik, terörle mücadelenin güçlü bir şekilde devam ettiğini vurgulayarak, “Terör örgütlerine karşı çok güçlü bir mücadele veriliyor. Türkiye’nin terörle mücadelesini başka yere çekmek isteyenlerin kara propagandasıyla da karşı karşıya kalıyoruz. Türkiye’nin hem Irak’la ilişkilerinin olumlu şekilde ilerlemesinden rahatsız olan odakların bu propagandaları yaptıklarını biliyoruz. Sincar’da sağlık merkezinin vurulduğu iddiası yalan haberdir. TSK, terörle mücadelesini hukuka uygun olarak devam ettirmektedir. TSK’nın sivil mekanları hedef alması hiçbir şekilde söz konusu değildir, bunların hepsi yalan haberlerdir” ifadelerini kullandı.
‘AFGAN HALKI YALNIZ BIRAKILMAMALIDIR’
Çelik, Afganistan’daki gelişmelerle ilgili de burada acı verici manzaraların ortaya çıktığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuda çok yönlü bir diploması trafiği yürüttüğünü kaydederek, şöyle konuştu:
“Burada Cumhurbaşkanımızın verdiği temel mesaj Afganistan’da bütün dini grupları içine alan kapsayıcı bir modelin ortaya çıkmasıdır. Burada uygulamayı göreceğiz. Yakın bir şekilde uygulamayı takip edeceğiz. Ciddi kaygılar vardır, uygulamayı göreceğiz, takip edeceğiz. Burada insan haklarına ve kadın haklarına riayet gibi konuların yakın bir şekilde takibimizde olduğunu bir kez daha söylüyoruz. Hem kapsayıcı hem de temel hak ve hürriyetlere saygılı olması gereklidir. Bu çerçevede Afgan halkı yalnız bırakılmamalıdır. Tam bir insanlık dramı yaşanıyor. Burada daha büyük bir dramın ortaya çıkmaması için uluslararası mükellefiyetlerin yerine getirilmesi gerekiyor.”
‘TÜRKİYE BİR GÖÇMEN KAMPI DEĞİLDİR’
Çelik, Afganistan’dan Türkiye’ye yönelik gerçekleşen göç dalgasıyla ilgili de şöyle dedi:
“Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı göç dalgasıyla ilgili olarak da tartışmalar söz konusu. Sığınmacı düşmanlığı diyebileceğimiz ırkçı bir yaklaşım ortaya konulmamalıdır. Bazılarının küçük oy hesaplarıyla bunu yapmaya çalıştığını görüyoruz. Geçmişte de bu tablolarla karşı karşıya kaldık. Kim ki böyle bir sığınmacı düşmanlığını kullanmaya başlarsa o zaman kendi toplumuna en büyük kötülüğü yapmış olur. ‘Ülkemizde bu kadar çok sayıda mülteci bulunmasına itiraz etmeyelim mi?’ diyorlar. Rahatsızlığını söyleyin, buna kimsenin bir şey dediği yok.
Bunu bahane ederek Avrupa’daki ırkçıların kullandığı dili kullanırsanız en büyük kötülüğü kendi ülkenize yapmış olursunuz. Mülteci politikasını eleştirebilirsin, göçmen politikasını eleştirebilirsin. Bunun dışında bir takım devletlerden açıklama yapılıyor, ‘Türkiye’ye Afganistan’dan gelecek göç için daha fazla maddi yardımda bulunalım’ deniyor. Bütün bunlar saygısızlıktır, Türkiye’nin bir mülteci daha alacak kapasitesi yoktur. Bu siyasetçiler bilsinler; Türkiye bir göçmen kampı değildir, burası yol geçen hanı da değildir. Türkiye sınırlarına hakimdir. Bu açıklamaların hepsi yok hükmündedir.”
‘ÖNCELİK MEHMETÇİĞİN GÜVENLİĞİ’
Ömer Çelik, Türk askerinin Kabil’de kalıp kalmayacağına ilişkin tartışmaların devam ettiğini bildirerek, şöyle dedi:
“Afganistan’da askeri varlığımıza ilişkin tartışmalar yapıyorlar. Gerçeği inkar ederek bir durum ortaya koyuyorlar. Oradaki istikrarın ve barışın sağlanması açısından Türkiye, Afgan halkının rızası dahilinde bunu yapabileceğini söyledi. Aynı zamanda da uluslararası toplumun açık desteği söz konusu olacak. Mehmetçiği hiçbir şekilde riske atacak bir yaklaşım söz konusu değildir, olmamıştır, hiçbir zaman da olmayacaktır. Öncelik Mehmetçiğin güvenliği olmak üzere karar alınacaktır. Şimdi çıkıyorlar, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan Biden ile anlaştı, o yüzden göçmenleri kabul ediyor’ diyorlar, yalan olduğunu onlar da biliyorlar. Türkiye hiç kimsenin göçmen kampı değildir, asil bir millet ölümden kaçanlara ev sahipliği yapıyor. Bir zorunlulukla karşı karşıyayız burada. Her olayı kendi bağlamı içinde ele almak lazım. Birileri ‘Ben Türkiye’yle şöyle bir anlaşma yaparım’ gibisinden bir şey söylüyorsa, bu söz konusu olmayacaktır.”
‘BİR TEZKEREYE İHTİYAÇ DUYULURSA TABİKİ YÜCE MECLİSİMİZE GİDECEKTİR’
Çelik, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın tezkere açıklamasının MKYK’da gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine de, “MKYK’da bu konu gündem değildi. Mehmetçiğin güvenliği esas olmak üzere bütün seçenekler değerlendiriliyor. Bakanımız bir prensipten bahsediyor Bir tezkereye ihtiyaç duyulursa tabii ki yüce meclisimize gidecektir. 31 Ağustos’a çok vakit kalmamış gibi gözükebilir ama kriz durumlarında 1 hafta çok uzundur. Anlık olarak Cumhurbaşkanımıza bilgi veriliyor. Kapsamlı bir değerlendirme, dinamik bir süreç bu” dedi.