Prof. Dr. Bayram Öztürk denizlerde istilacı yabancı türlerin çeşit ve sayılarının artmasının biyo güvenlik sorununa neden olduğuna işaret etti
Türkiye denizlerine giren ve Akdeniz’de sayıları 900’ü bulduğunu belirtiği istilacı yabancı türler konusunda bilimsel araştırma yapan Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, istilacı yabancı türlerin çeşit ve sayılarının artmasının biyo-güvenlik sorununa neden olduğunu söyledi.
TÜDAV Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk, yeni kitabında Türkiye denizlerine giren yabancı türler konusunu incelediğini söyledi. Prof. Dr. Öztürk, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından Roma’da basılan 106 sayfalık kitabı ve Akdeniz’deki istilacı türler konusunda bilimsel çalışmasında 900’den fazla türün Akdeniz’de ‘yabancı tür’ olarak bilindiğini ortaya koyduğunu vurguladı. Prof. Dr. Bayram Öztürk, şöyle dedi:
GEMİ BALAST SULARI İZLENMELİ
“Bunların çoğu Kızıldeniz yoluyla Süveyş Kanalı’ndan, bir kısmı da gemilerin yük alıp verirken veya seyir yaparken tanklarına denge için aldığı balast suyu ile veya karinaları ile geliyor. Bu önemli bir konu. Gemi balast sularının izlenmesi konusunda çaba göstermemiz lazım. Bu türlerin yayılmasının iki büyük sebebi var. Birincisi; Akdeniz eskisi gibi yeni gelebilecek türlere karşı koyabilecek kuvvette değil. Yani Akdeniz‘de bu türleri yiyecek örneğin orfoz, lagos, kılıç, orkinos gibi büyük balıklar hızla azaldı. Dolayısıyla dışarıdan gelen türler genellikle bir engele takılmadan veya düşmanları olmadığı için daha hızlı ve çabuk geliyorlar.
İkincisi; Akdeniz suyunda son 50 yılda 1 buçuk, belli bölgelerde ise 2 santigrat dereceye varan sıcaklık artışı var. Isınma ile uyumu kolaylaşan yabancı türler Akdeniz ve Karadeniz’de, dolayısı ile Marmara’da yayılıyor. Düşünebiliyor musunuz; Karadeniz’de artık balon balıkları var. Dolayısıyla Akdeniz’de balon balıklarının olması; Karadeniz’deki su sisteminin değişmesi demek. Bu yabancı türlerin Akdeniz, Marmara ve Karadeniz’de görülmesi ve sayılarının artışı aynı zamanda biyo-güvenlik problemine neden oluyor. Balon balıkları balıkçılık için bir tehdit.”
“YERLİ TÜRLERİN KORUNMASI LAZIM”
Prof.Dr. Bayram Öztürk, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan Balon Balığı Avcılığının Desteklenmesine İlişkin Tebliğ uyarınca Türkiye’nin kusuru olmamasına rağmen denizlerinde görülen balon balığı kuyruğu getirene para ödülü verildiğini hatırlattı. Bunun sınır ötesi bir sorun olduğunu ve ortaya konulması gerektiğini belirten TÜDAV Başkanı Prof.Dr. Öztürk şöyle devam etti:
“Türkiye’ye gelen zararlı, zehirli denizanaları, balon balıklarının yanı sıra aslan balıkları, taş balıkları var. Bu türlerin izlenmesi gerekiyor. İkincisi balıkçılara, biyolojik çeşitliliğe, turizme ve dolayısıyla sosyo-ekonomik anlamda sağlığa verdiği zararlar var. Denizanası yaralanması veya zararından hastaneye giden insanlar, turistler var. İklim değişikliği ve yabancı türlerdeki gelişmenin iyi bir şekilde takip edilmesi lazım. Bu çok önemli bir sorun.
Akdeniz, Marmara, Karadeniz’deki yerli türlerin korunması lazım. Yerli türler korunamazsa daha fazla dışarıdan gelen yabancı tür Türkiye sularına geçecek ve dolayısıyla her bakımdan başta biyo-çeşitlilik balıkçılık, sağlık, turizm gibi nedenlerle bize zarar verebilecektir. Bu aynı zamanda bir biyo-güvenlik, gıda güvenliği meselesi, tehdittir. Onun için de takip edilmesi gereken bir sorundur. Ben FAO’dan Roma’da çıkardığım kitapta bunları ortaya koydum.”
MARMARA DENİZİ’NDE 100’DEN FAZLA YABANCI TÜR
Prof.Dr. Bayram Öztürk, Karadeniz’de 6 ülkenin kıyısı bulunduğunu, bu denizdeki tür sayısının 300’e yaklaştığına dikkat çekerken, neler yapılabileceğine dair şunları söyledi:
“Marmara Denizi’nde 100’ün üzerinde yabancı tür var. Bunların Karadeniz’e geçebilmeleri için Marmara’yı kullanmaları lazım. Bunların büyük kısmı Süveyş Kanalı’ndan gelmiyor. Bunlar; gemi-deniz ticareti ile gelen türler ve bu son derece önemli. Marmara Denizi’nin izlenmesi, bu konunun da takip edilmesi gerekiyor. Birçok önlem alınabilir.
Gemi balast sularının kontrolü ile ilgili bir uluslararası sözleşme var. Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşme daha sıkı uygulanabilir. İkincisi yabancı türlerin bulunduğu, görüldüğü yerler tespit, takip edilerek eğer önceden takip edilebiliyor, bilinebiliyorsa avlanabilir. Üçüncüsü; halk ile işbirliği yapılır. İnsanlar zehirli, zararlı, yabancı türleri ilgili kurumlara bildirir ve böylece bu konuda veri birikimi toplama işini yerine getirmiş olur.”
“YILDA 4 MİLYON OLİMPİK YÜZME HAVUZU SUYU TAŞINIYOR”
Kasım ayında Roma’da tanıtımı yapılacak kitaptaki verilere göre; gemilerle yılda 4 milyon olimpik boyda yüzme havuzunun alabileceği kapasitede 10 milyar ton balast suyu taşınıyor. Uluslararası denizcilik örgütüne göre, her 9 haftada 1 yeni yabancı tür denizlere ulaşıyor. Dünya deniz ticaretinin yüzde 80 oranı gemilerle taşındığı göz önüne alındığında günde 7 bin yabancı tür bir denizden başka bir denize taşınıyor.
Balast sularının kontrolü sözleşme uyarınca birçok ülkede sıkı denetleniyor. Türkiye’nin biyo-güvenlik ve biyo-çeşitliklik için tehdit olan gemilerle gelen yabancı istilacı türlere karşı bölgesel bir inisiyatif alıp erken uyarı sistemi kurması önerildi.