Geleneksel aile yapısını temsil eden geniş ailelerde baba figürü daha çok korku simgesi olarak kullanılıyordu. Çocuktan, babasının yanında konuşmaması beklenirdi.
Ataerkil bir toplum olan ülkemizde ‘aile’ kavramı geçmişten günümüze denk önem taşımaktadır. Ancak aile yapıları zamanla farklılık göstermeye devam etmektedir. Geçmişte daha çok geniş aile yapıları mevcutken günümüzde ise daha küçük olarak ifade edebileceğimiz çekirdek aile yapıları vardır. Geleneksel aile yapısını temsil eden geniş ailelerde baba figürü daha çok ‘korku’ simgesi olarak kullanılıyordu. Çocuktan, babasının yanında hoplayıp zıplamaması hatta çok fazla konuşmaması beklenirdi.
Çocuk gündüz istenilmeyen davranışları sergiliyor ise ‘Baban akşam gelsin görürsün sen!’ şeklinde tehditkâr konuşuluyordu. Babanın çocuğunu kucağına alıp sevgisini göstermesi ise çoğu aile yapısında ayıp görülüyordu. (Onlarda babalarından bu şekilde bir yaklaşım görmüşlerdir.) Bütün bunlar -hatta daha fazlası- çocuğun babasını ‘korku’ duyduğu, ‘saygı duymak ve itaat etmek zorunda kaldığı kişi olarak benimsemesine yol açmakta ve minicik yüreğinde baba sevgisinden yoksun olarak büyümesine sebep olmaktadır. Günümüzde ise çekirdek aile yapısı artış göstermektedir. Bununla birlikte babanın korku unsuru olarak kullanıldığı anlayış çoğunlukla yıkılmıştır. (Ancak yine de birçok ailede devam etmektedir.)
Peki babanın çocuk gelişimi üzerindeki etkisi nedir?
Babanın çocuk gelişimi üzerinde yok sayılamayacak şekilde önemi vardır. Çocuklar iki yaşından sonra bağımsızlığını kazanmaya başlamasıyla birlikte dış dünyaya açılmaya başlar. İşte bu sırada baba devreye girmektedir. Çocuğun annesiyle bağı arasındaki dengeleyici kişi baba olmaktadır. Bu durum ise çocuğun kişilik gelişimine oldukça katkı sağlamaktadır.
BABALAR ÇOCUĞUN ZEKA GELİŞİMİNDE ÖNEMLİ BİR ROL OYNAR!
Çocuğun zekâ gelişiminde de babanın etkisi oldukça önemlidir. Çocuğuyla sağlıklı iletişim kuran, onunla oynayan, kaliteli zaman geçiren (burada geçirilen zamanın çokluğundan ziyade kısa bir süre de olsa karşılıklı etkileşim içeren zamanın olması önemlidir), çocuğuna duygu ve düşüncelerini soran, onun bir birey olduğunu önemsenen çocukların zeka gelişimi ile babasından ilgi görmeyen, önemsenmeyen çocukların zeka gelişiminden oldukça farklılık göstermektedir. Aynı zamanda baba sevgisinden mahrum olarak büyüyen çocuklarda özgüven eksikliği görülebilmektedir. Özellikle erkek çocuklar genelde babalarını model almaktadır.
Dolayısıyla babanın iyi bir rol model olmayışı -ya da babanın olmayışı- çocuklarda bazı davranış bozukluklarının da görülebilmesine neden olmaktadır. Böyle bir ailede yetişen çocuklar model alabileceği bir baba figürü olmadığında anne ile daha fazla bağımlı bir ilişki kurabilmektedir. Bu da çocuğun cinsel gelişiminde bazı problemler oluşturabilmektedir. Çocukların cinsel kimliklerini tanımaları ve cinsel gelişimlerini sağlıklı tamamlayabilmeleri açısından baba oldukça önemlidir. Erkek çocuk cinsel kimlik gelişiminde babasını model alırken, kız çocuk ise karşı cinsi ilk olarak babasından öğrenmektedir.
Baba otorite olmalıdır, otoriter değil!
Çocuklar disiplini ve kuralları çoğunlukla babasından öğrenmektedir. Babası tarafından dövülerek, aşağılanarak yetişen bir çocuğun disiplin anlayışı da zayıflamaktadır. Babasından bu davranışları öğrenen bir çocuk ise bazı davranış bozuklukları geliştirebilmekte ve ileride toplum tarafından kabul görmemesine sebep olmaktadır. Ayrıca korkuya dayalı kurulan bu disiplin anlayıcı çocuğunda babasına ve çevresine karşı bakışını değiştirmektedir. Babası tarafından sevildiğini hissetmeyen, kabul edilmeyen çocuk da sevmemeyi, kabul etmemeyi öğrenir. Böylelikle toplumda içinde sevgi barındırmayan vicdani değerleri kaybolmuş bireyler oluşmaktadır. Babasıyla sağlıklı iletişim kuramayan, babasına ulaşamayan çocuklar kendilerini yetersiz ve beceriksiz görme eğilimi oluşmaktadır ve bu durum çocuğun tüm hayatını etkileyebilmektedir.
Yapılan araştırmalar, babaların annelere göre çocuklarını daha bağımsız -kontrollü olarak- bıraktıklarını göstermektedir. Bu davranış ise çocukların kişilik gelişimini olumlu yönde etkilediği ve özgüvenlerini artırdığı görülmektedir. Aynı zamanda babası tarafından sevgi gören çocuklar öğrenmeye daha açıktır. Bununla birlikte çocukların sözel becerileri, akademik başarıları ve analitik düşünme gibi zeka gelişimini olumlu yönde etkilenmektedir.
Bütün bu çerçevede düşündüğümüzde çocuklarımızın; baba kavramının ‘zorbalık, güç, korku’ gibi kavramlardan uzaklaştırılmasına, sağlıklı bir toplum için çocuğunun gelişimine katkı sağlayan, iyi bir model olabilecek babalara ihtiyacı vardır.