Prof. Dr. Bülent Dilmaç, Dr. Abdulkadir Haktanır, Dr. Nesime Can, Dr. Tolga Seki ve uzman psikolojik danışman Furkan Kurnaz, Pandemi yorgunluğunu motivasyon kaybı olarak değerlendirdi.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı öğretim üyelerinin Türkiye genelinde yaptığı araştırmaya göre, pandeminin uzaması ve sürecin ne zaman biteceğinin belirsizliğine bağlı olarak pandemi yorgunluğu ortaya çıktığının sonucuna varıldı. Araştırma başkanı Prof. Dr. Bülent Dilmaç, “Katılımcıların üçte biri, pandemi sürecinin ilk zamanlarında aldıkları önlemlerin zaman içerisinde azaldığını belirtmişlerdir. Bireylerin pandemi başlangıcında, pandemiyle başa çıkabilmeye yönelik heves ve isteklerinin bir sonucu olarak salgıladıkları adrenalinin, pandemi süreci uzaması, bu sürecin ne zaman biteceğine yönelik belirsizliklere bağlı olarak adrenalinin başlangıçta göstermiş olduğu yüksek düzeyler, yavaş yavaş azalmaya başlamış ve bu da pandemi yorgunluğuna neden olmuştur” dedi.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Bülent Dilmaç, Dr. Abdulkadir Haktanır, Dr. Nesime Can, Dr. Tolga Seki ve uzman psikolojik danışman Furkan Kurnaz, Pandemi süreci ile başa çıkabilmek için uygulanan sokağa çıkma yasağı, maske takma zorunluluğu gibi kısıtlamaların, bireylerde fiziksel ve ruhsal tükenmişliğe neden olan faktörlerini ortaya çıkarabilmek için Türkiye genelinde 18- 68 yaş aralığında 366’sı kadın, 134’ü erkek 500 kişinin katıldığı bir araştırma gerçekleştirdi.
Pandemi yorgunluğunu motivasyon kaybı olarak değerlendiren Prof. Dr. Dilmaç şunları söyledi:
“Pandeminin toplumda, dünya genelinde birçok psikolojik ruhsal etkileri var. Bunlardan birisi de pandemi yorgunluğu dediğimiz bir süreç. Pandemi yorgunluğunu aslında bireylerin, pandemiye karşı uyguladıkları koruyucu davranışlarında, yaşadıkları bir motivasyon kaybı olarak tanımlıyoruz. Baktığımız zaman bireyler pandemi başlangıcında, pandemiyle başa çıkabilmeye yönelik heves ve isteklerinin bir sonucu olarak salgıladıkları adrenalin, pandemi süreci uzaması, bu sürecin ne zaman biteceğine yönelik belirsizliklere bağlı olarak adrenalinin başlangıçta göstermiş olduğu yüksek düzeyler, artık yavaş yavaş azalmaya başlamış ve bu da pandemi yorgunluğuna neden olmuştur.”
PANDEMİ YORGUNLUĞUNUN TEMELİ BELİRSİZLİKLER
Pandemi yorgunluğunun temelinin, günlük hayatta oluşan belirsizliklerden kaynaklandığını ifade eden Prof. Dr. Bülent Dilmaç, “Pandemi sürecinin ne zaman biteceği, virüsün kişiden kişiye nasıl bulaşacağı, kısıtlama kararlarının ne kadar süreceği ve gelecekte de neler olabileceğine yönelik belirsizlikler pandemi yorgunluğunu etkileyen temel faktörler arasında yer almaktadır. Bu belirsizliklere karşı tahammülsüzlük düzeyi düşük bireylerde, bu süreçte negatif duyguları, deneyimlemeleri daha yüksek. Belirsizlikteki tahammülsüzlük kavramı dediğimiz süreç ise bireylerin davranışlarında bilinçsel, davranışsal ve duygusal düzeydeki belirsizlik durumlarının nasıl algıladıklarını, yorumladıklarını buna nasıl tepki verdiğini etkileyen bilinçsel aslında ön yargılardan oluşmaktadır. Yani pandemi yorgunluğunun temel süreçlerinin başında bu oluşan önyargılar gelmektedir.” dedi.
‘PANDEMİ KORKUSU ARTTIKÇA YORGUNLUK DA ARTIYOR’
Yapılan araştırmada pandemi korkusunun arttıkça yorgunluğun da arttığını gözlemlediklerini söyleyen Prof. Dr. Dilmaç şöyle devam etti:
“Koronavirüse karşı izolasyon, sosyal mesafe karantina gibi önlemlere bağlı olarak bireylerde koronavirüs korkusu gözlenmiştir. Aslına bakarsanız, koronavirüs korkusu, bireylerin pandemiye karşı duygusal verdikleri bir tepkidir. Yapılan araştırmalarda da bu korku, virüsün kendisine veya başkalarına, yakınlarına bulaşma korkusu ile ciddi bir fiziksel rahatsızlık geçirebilme korkusu ve virüsten ölebilme korkusuyla tanımlayabiliriz.
Bu korkuları üç çeşitte ele alabiliriz. Araştırma sonuçlarına baktığımız zaman biz bu çalışmayı 18-64 yaş arasında gerçekleştirdik. Burada elde ettiğimiz sonuçlara baktığımız zaman araştırmaya katılan katılımcıların üçte biri pandemi sürecini ilk zamanlarında aldıkları önlemlerin zaman içerisinde azalttıklarını ifade etti. Bireylerin koronavirüs korkuları arttıkça pandemi yorgunluklar da artıyor. Bir diğer bulduğumuz ise pandemi sürecinde öz bakım davranışları yüksek olan bireylerin pandemi yorgunlukların düşük olduğunu söyleyebiliriz.”
‘YETKİLİLERİN KOORDİNELİ HAREKETİ, TOPLUMDAKİ ÖNYARGIYI YIKAR’
Alınan kısıtlama kararları ve önlemlerin, bireylerin psikolojik durumlarının göz önünde bulundurulması gerektiğini belirten Prof. Dr. Dilmaç, “Bu süreçte aslında baktığın zaman dünya genelinde hükümetlerin pandeminin yayılmasını önlemeye yönelik aldıkları kısıtlama kararlarında bireylerin psikolojik durumlarını da göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Devletin farklı birimlerinde yer alan yöneticilerin pandemi ile mücadelede birlikte hareket etmesi gerekiyor.
Tüm kademedeki yetkililerin pandemi ile mücadelede koordineli hareket etmesi de toplumun gözündeki algının değişmesine önyargının yıkılmasına ve bununla birlikte pandemi yorgunluğunu azaldığını görebiliyoruz. Kısmi veya tam zamanlı sokağa çıkma yasakları ve okullarda verilen yüz yüze eğitimin hangi durumlarda ara verilip, hangi durumlarda tekrar başlanabileceği belirli bir vaka sayısı kriterleri, belli bir standarda bağlanarak öngörülebilirliğin artırılmasının bireylerin koronavirüs korkusu ve pandemi korkusunu azaltılmasında etkili olacağını ifade edebiliriz.” diye konuştu