Prof. Dr. Levent Akın, yüz yüze eğitim için, okulların zamanında başlayabilmesi ve sürdürülebilmesi açısından öğretmenlerin aşı olması gerektiğini belirtti.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın, “Gördüğümüz kadarıyla çocuklardaki enfeksiyonlar erişkinlerden bulaşıyor. O nedenle öğretmenlerin öğrencilerini hastalıktan korumaları için muhakkak korunmuş hale gelmeleri lazım. Aşıyla ilgili yapılan spekülasyonlara itibar etmesinler” dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Akın, yüz yüze eğitimin başlayabilmesi için öğretmenlere ve okul çalışanlarına aşı çağrısında bulundu. Okuldaki eğitimin sürdürülebilmesi için personelin tamamının çaba harcaması gerektiğini belirten Akın, “Okulda çalışanların muhakkak koruyucu önlemlere itibar etmesi, aşı olması gerekiyor. Zorunlu aşı olabilir mi? Bu çok bambaşka bir konu esasında. Bu konu çok tartışılıyor. Şu anda bazı ülkelerde sağlık personeline zorunlu aşı kavramı getirildi.
Amerika Birleşik Devletleri’nde, Fransa’da, İtalya’da, Kuzey ülkelerinde ve Uzak Doğu’nun bazı ülkelerinde buna ait uygulamalar var ama şu andaki hedefimiz toplumdaki herkesin isteyerek, bilerek kendi toplumlarına katkı sağlamak amacıyla aşı olmalarını sağlamak. Bunlara öğretmenler ve sağlık personeli de dahil. Öğretmenlerin aşı olmasının zorunlu hale getirilmesi şu anda belki gündemde değil ama gördüğümüz kadarıyla çocuklardaki enfeksiyonlar öğretmenlerinden çalışanlardan ya da toplumdan bulaşıyor.
Öğretmenler pek çok konuda öğrencilerini koruyorlar; yangınlarda, depremlerde onların rehberliklerini yapıyorlar. Hastalıktan da korumak için öğretmenlerin muhakkak korunmuş hale gelmeleri lazım. Aşıyla ilgili yapılan spekülasyonlara itibar etmesinler. Şu anda bilimsel çalışan ve doğru düşünen tüm uzmanlık dernekleri, sivil toplum örgütleri ve Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanlığı’yla aynı şeyi söylüyor; ‘Lütfen aşınızı olun” diye konuştu.
‘AŞIYA TEŞVİK EDİCİ UYGULAMALARA İHTİYACIMIZ VAR’
Aşıyı zorunlu hale getirmek yerine aşının insanlara daha iyi tanıtılması ve uygulanması konusuna önem verilmesi gerektiğini dile getiren Akın, şunları söyledi:
“Aşının zorunlu hale gelmesi için bıçağın kemiğe dayanması lazım. Bıçak şu anda kemiğe dayandı mı; onu bilemiyorum ama hala aşılama oranlarının hızının fena gitmediğini ama bunun biraz daha hızlanması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden toplumun gönüllü olarak aşı olmaya gitmesi lazım. Muhakkak aşılama hızımızı artırmamız lazım. Daha fazla kişiye aşı yapacak fırsatları vermemiz ve bu konuda teşvik edici uygulamalara ihtiyacımız var.
Öncelikle insanların teşvik edilmesi lazım. Bu teşvikin sonuçlarını gördükten sonra belki zorunlu aşı uygulamaları ile ilgili tartışmalar olabilir ama şu anda teşvik politikaları ya da teşvik uygulamalarını görelim; aşının bu insanlar üzerindeki etkisini yayalım. Aşılama hızlarını görelim, ondan sonra tekrar tartışabiliriz. Zorunlu hale geldiği zaman daha fazla tereddüt yaşayanların bunun hakkında karar vermeleri zorlaşabilir. O yüzden biz doğru bilgileri doğru zamanda, doğru yerde insanlara aktaralım.”
’50-60 BİNLERİ GÖRMEK SÜRPRİZ OLMAZ’
20-25 bin civarındaki vaka sayılarının hoş olmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Akın, “Daha ağustos ayındayız. Eğer bu sayılar ağustos ayında böyle olursa kışın 50-60 bin gibi rakamları görmek hiç sürpriz olmaz. O yüzden aşılama programına uyulsun. Bakanlık bu konuda elinden geleni yapıyor. Çok yaygın aşı programlarını uygulamaya çalışıyor. Bilim Kurulu’nda bununla ilgili ‘Ne yapalım, nasıl teşvik edebiliriz, nasıl yönlendirebiliriz’ gibi öneriler oluyor. Ben şu aşamada bir miktar teşvikle önemli bir grubun kabul edeceğini düşünüyorum. Şu aşamada zorunlu hale getirmenin tartışılması toplumda hoş karşılanmayabilir ama eğer aşılanmayan kişiler toplumu tehdit ederse elbette ki bazı önlemler alma ihtiyacımız olabilir” diye konuştu.