Antalya’daki yangınlarda 10’uncu günde kontrol altına alınan Manavgat ve çevresinde yangından etkilenen yerlerde soğutma çalışmaları sürüyor
Antalya’da, 10’uncu günde kontrol altına alınan Manavgat ve çevresindeki orman yangınlarını soğutma çalışmalarına devam ediliyor. 5 ilçede 59 mahallede 10 gündür süren yangınlar sonrası bölgedeki toprak ile orman, aynı renk oldu. Kül rengini alan bölgede bazı ağaçların içten içe yanmaya devam ettiği görüldü.
Manavgat’ta, 28 Temmuz’da 4 farklı noktada başlayan orman yangınları, sınır ilçeler Akseki, Gündoğmuş, İbradı ve Alanya’nın bazı mahallelerine de sıçradı. 2’si ormancı 7 kişinin yaşamını yitirdiği yangınlardan, ilçe merkezindekini başlatan C.Y. (16), Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması kapsamında ‘kasten orman yakmak’ suçundan tutuklandı. Yangınlar; Antalya’nın Manavgat, Akseki, Gündoğmuş, İbradı ve Alanya sınırlarında 19 farklı noktada günlerce sürdü, bu ilçelerdeki 59 mahalle büyük zarar gördü. Bölgede 8 uçak, 2 İHA, 19 helikopter, 1 insansız helikopter, 1915 araç ile 8 bin 155 kişilik personel görev yaptı.
YANGINDAN 821 KİŞİ ETKİLENDİ
Hava müdahalesine katılan uçak ve helikopterler, günde ortalama 1600 sorti yaparak alevlere su bıraktı. Yangından etkilenen 821 kişi ve görevlinin 808’i tedavi edildi, 6 kişinin tedavisi ise hastanelerde devam ediyor. Yangından etkilenen 2 bin 544 afetzedeye psikososyal destek verildi. Yangınlar devam ederken bölgeye getirilen 400 konteynerden 160’ı kuruldu. Yaralı hayvanların barınma ihtiyacı için de 140 çadır ahır kuruldu. Kızılay günde 17 bin kişiye yemek dağıttı. Yangının sürdüğü 10 gün boyunca bölgede söndürme çalışmaları yapan ekiplere 95 bin kumanya dağıtıldı ve 93 bin öğün de yemek verildi.
503 BİNANIN YIKIMI TAMAMLANDI
Yaklaşık 1000 kişiyle yapılan hasar tespit çalışmalarında 6 bin 340 bağımsız bölüm incelendi ve tamamlandı. 1352’si ağır hasarlı olmak üzere 2 bin 164 binanın hasar gördüğü belirlendi. Yeni konutlar yapılması ve can güvenliği için yıkım süreci başlatıldı ve 503 binanın yıkımı tamamlandı. Bölgeye 47,5 milyon liralık nakdi yardım geldi.
ASKER VE POLİS SAHADA
Yangında orman işletmesine ait söndürme helikopterlerine askeri helikopterlerle de eşlik edildi. Altına suyu taşıması için bambi monte edilen askeri helikopterlerin yangında ilk kez görev aldığı görüldü. Bölgedeki söndürme çalışmalarında Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’na ait TOMA’lar da kullanıldı. Çevik Kuvvet ekipleri tahliyeleri sağlarken, komando birlikleri de enkaz kaldırma çalışmalarına yardım etti.
1 İLÇE TAHLİYE EDİLDİ
Yangının yaklaşması üzerine Gündoğmuş ilçesi tahliye edildi, yoğun hava müdahalesi sonucu alevlerin bölgeden uzaklaştırılmasıyla Gündoğmuşlular, 1 gün sonra evlerine dönebildi. Yangının başladığı ilk günlerde 18 bin aboneye elektrik ve su verilemedi. Kısa sürede yapılan çalışmalarla 1 mahalle dışında bütün noktalara elektrik ve su ulaştırıldı.
DUYGULANDIRAN MEKTUPLAR
Manavgat’taki orman yangına Türkiye’nin dört bir yanından ise yardım yağdı. Kıyafet ve gıda yardımları, Manavgat Gençlik Merkezi’nde kurulan AFAD Koordinasyon Merkezi’ndeki depoda tasnif edildi. Depoya 400 bin kalem ürün gelirken, 135 bin kalem ürün de ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Manavgat Belediyesi’nin Atatürk Kültür Merkezi’nde oluşturduğu Yardım Toplama Merkezi’ne yiyecek içecekten, giyeceğe ve çocuk bezine her türlü yardım gönderildi. Gelen yardım kolilerinin içinden de onlarca mektup ve not çıktı. Çocukların biriktirdiği harçlıklarını ve kumbaralarını yanlarına mektuplar yazarak ve resimler çizerek yollaması, görevlileri duygulandırdı.
EYNİF OVASI’NDA DEVAM EDİYOR
Çarşamba günü saat 11.30 sıralarında Manavgat’ta başlayan büyük yangın, dün saat 15.30 sıralarında tamamen kontrol altına alındı. 220 saat süren yangın bölgesinde soğutma çalışmaları başladı. Aktif olarak İbradı ilçesi Ormana Mahallesi sınırlarındaki Eynif Ovası’nı çevreleyen Gölcük, Belbaşı, Katrancı Dağı’nda ise yangın söndürme çalışmaları devam ediyor. 28 Temmuz’dan bu yana 19 farklı noktada çıkan yangınların 18’i söndürülürken, Eynif Ovası’ndaki yangını söndürme çalışmaları da karadan ve havadan sürdürülüyor.
3 BAKAN SAHADAYDI
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, yangının başladığı ilk anlarda geldikleri Antalya’da 10 gün boyunca çalışmaları koordine etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da ilk günlerde Manavgat’ta bulunurken daha sonra yangınların büyümesi üzerine Muğla’ya geçti.
AFET BÖLGESİNDE LİDERLER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Memleket Partisi (MP) Genel Başkanı Muharrem İnce, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Anavatan Partisi Genel Başkanı İbrahim Çelebi de afet bölgesini ziyaret ederek incelemelerde bulundu.
ORMAN VE TOPRAK AYNI RENK OLDU
Orman ekiplerinin arazözleri ve itfaiye araçlarıyla yangının kontrol altına alındığı bölgelerde soğutma çalışmaları devam ediyor. Ormanın içinde kül olan ağaçların köklerinin ise içten içe yanmaya devam ettiği görüldü. Yanan alanlarda ağaçlar ve toprak kül rengini aldı. Yangından büyük oranda etkilenen Manavgat’ın Sırtköy Mahallesi’ne gidilen yolda yer alan çam ağaçlarının üzerindeki kozalaklar da simsiyah oldu. Bölgede yangından etkilenmeyen ağaçlar ise sarardı.
BAŞKAN BÖCEK ULUKAPI VE ÇELTİKÇİ’Yİ ZİYARET ETTİ
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Manavgat’ın Ulukapı ve Çeltikçi mahallelerinde yangında zarar gören vatandaşları ziyaret etti. Genel Sekreter Cansel Tuncer ile birlikte Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen çalışmaları inceleyen Başkan Böcek, vatandaşlarla da bir araya geldi.
Başkan Böcek, Manavgat yangınında evi yanan Ulukapı Mahallesi’nden Arif Şen’i ziyaret ettikten sonra afetzedeler için Çeltikçi Hayvan Pazarı’nda kurulan Büyükşehir Belediyesi’nin yem ve saman dağıtım noktasını gezdi. Besicilerin küçükbaş ve büyükbaş hayvanlarının bakımı, yem ve saman ihtiyacının karşılanması noktasında hassasiyetle çalıştıklarını söyleyen Başkan Böcek, “Besicilerimizin çok sayıda hayvanı telef oldu. Yaşayanlar için ise beslenme ihtiyacı var. Bu noktadaki ihtiyacı karşılayabilmek için kurduğumuz Çeltikçi’deki yem ve saman dağıtım noktasında büyük bir talep var. Personelimiz büyük bir gayretle bu ihtiyaçlara cevap vermeye çalışıyor” dedi.
Manavgat başta olmak üzere 5 ilçede çıkan yangınların herkesi derinden üzdüğünü ve canını yaktığını söyleyen Başkan Böcek, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin yangının izlerini silmek için de tüm gücüyle seferber olduğunu belirtti. Hasar tespit ve ihtiyaçların karşılanması çalışmalarına ağırlık verdiklerini ifade eden Başkan Böcek, “El ele vererek acıları dindirecek ve halkımızın bir an önce normal hayatına dönebilmesi için çalışmaya devam edeceğiz. Mahallelerde kurduğumuz iletişim çadırları ile vatandaşımız ile sürekli iletişim halindeyiz. Büyükşehir Belediyesi olarak hemşerilerimizin yanındayız” diye konuştu.
CEKUT TİMİ İLK KEZ SAHAYA İNDİ
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün talimatı doğrultusunda Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nce doğal afetlerde ortaya çıkabilecek mal ve can kayıplarını en aza indirilmesi için kurulan Ceza İnfaz Kurumları Arama ve Kurtarma Timi (CEKUT) ilk kez 10 günde söndürülen Antalya’nın Manavgat ilçesindeki orman yangınlarında görev aldı. Ekipler, Afet Yönetim Merkezi’nin görevlendirmesi ve Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinesinde Gündoğmuş ilçesinin Karaisa Mahallesi’nde orman yangını söndürme ve soğutma çalışmalarına katıldı.
Adana ekibinden 17, Afyonkarahisar ekibinden 15 ve Sincan ekibinden 17 olmak üzere toplam 49 kişiyle söndürme çalışmalarına katılan CEKUT, vatandaşlardan olumlu yorum aldı. Karaisa Mahallesi’nde eşiyle birlikte yaşayan Mustafa Yüksel (82) yangın söndürme çalışmasına giden ekiplere teşekkür etti. Mustafa Yüksel, ekiplerin Türkiye’nin her tarafından kendilerini korumak ve kurtarmak için geldiğini belirterek, CEKUT personeline dua etti.
CEKUT ekip lideri Selim Yiğit 3 gün önce Adana, Afyon ve Ankara CEKUT olarak Gündoğmuş’un Karaisa Mahallesi’ne geldiklerini belirterek, “CEKUT, cezaevi infaz ve koruma memurlarından oluşuyor. Ekibin bütün imkanlarını bakanlığımız sağlıyor. Burası bizim ilk saha alanımız. Geldiğimiz ilk andan beri gördüğümüz manzara karşısında ciğerimiz yandı. Bu tabloyu gördükten sonra canla başla çalışmaya başladık. Vatandaşlar, sivil ve resmi kurumlarla birlikte yangın söndürme ve soğutma çalışmalarına devam ediyoruz” dedi.
ÇOK ZORLU EĞİTİMLER VERİLDİ
Ceza infaz kurumlarında görevli personellerden gönüllülük esasıyla oluşturulan CEKUT ekipleri, bir süre önce İzmir’deki İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nde (AFAD) 5 hafta süren zorlu eğitimlerden geçti. Afetzedelerin imdadına yetişmek için özel olarak hazırlanan CEKUT ekipleri, AFAD’ın deneyimli eğitmenlerinden Kentsel Arama ve Kurtarma Temel Eğitimi’nde yüksekten inme, kuyudan- çukurdan kazazede çıkarma, enkazdan canlı kurtarma, yangın, tahliye, ilk yardım gibi uygulamalı eğitimler aldı.
ÖZEL TEÇHİZATLA DONATILDI
Aldıkları eğitimlerle Türkiye’nin dört bir yanında her türlü afette hizmet verebilecek donanıma sahip olan CEKUT ekipleri için Adalet Bakanlığı’nca arama kurtarma ekipmanlarının da içinde bulunduğu özel donanımlı 15 araç tahsis edildi. Ayrıca arama ve kurtarma faaliyetlerinde ihtiyaç duyulan malzeme ve ekipmanlar tedarik edilirken, ekiplere özel kıyafetler alındı.
İSTANBUL’DAN YARDIMA GELEN KADINLAR SAMAN TAŞIDI
Manavgat’ta 28 Temmuz günü başlayıp 10’uncu gün 220 saatte kontrol altına alınan orman yangınlarında, ormanlık bölgelerde kurulu 59 mahallede de çok sayıda ev, ahır ve köylülerin depoları küle dönüştü. Türkiye’nin birçok yerinden orman ve itfaiye ekipleriyle diğer kurumlarda görevlilerin yanı sıra çok sayıda sivil tolum örgütü ve bireysel gönüllüler de bölgeye akın etti. Gönüllüler hem yangınla mücadele hem de yangından zarar gören insanlar ve hayvanlara yardım için koşturmaya devam ediyor.
İstanbul Bebek’te kafeleri bulunan ve aslen Antalya’nın Gazipaşa ilçesinden olan Berna Okul (25) ve ablası Tuğba Okul (32) da kafelerini kapatıp 5 gün önce arkadaşları Günaydın Esen (32) ve Berrin Özkan (39) ile birlikte yangın bölgesine geldi. Bireysel gönüllü dört kadın yangında sahipsiz kalan iki köpeği araçlarına alıp, günlük bakımını yaparken, mahalleleri de dolaşıp su, ayran, yiyecek gibi ihtiyaçların ulaştırılmasına yardım ediyor. Yangında ahırı ve deposunu kaybeden Sercan Bayat’ın, hayvanları için gönderilen samanlarını taşıması için erkek gücü arandığı sırada köye gelen kadınlar, 25 kiloluk balyalardan oluşan tüm samanları Sercan Bayat ile birlikte beklenen yağmurdan ıslanmaması için birlikte taşıyıp üstünün kapatılması için yaklaşık bir saat birlikte çalıştı.
GÖNÜLLÜ ERKEK BULAMAMIŞLAR, ‘BİZ NİYE VARIZ’
İstanbul’dan abla kardeş olarak, iki arkadaşlarıyla beraber geldiklerini belirten Berna Okul, “Bebek’te küçük bir kafemiz var. Burada tanımadığımız kardeşlerimizin canı yanarken, orada biz dayanamadık, kendi çapımızda küçük bir şeyler yapıp, beden gücüyle de burada olalım dedik. Hem maddi hem manevi yardımcı olalım. Bizlerde Yörük kızıyız zaten Gazipaşalıyız. Gittik, evlerde nelere ihtiyaçları var öğrendik. Şimdi de bugün burada ‘erkek lazım, gönüllü bulamadık’ dediler. ‘Biz niye varız’ cevabını verdik ve hep beraber samanları taşıdık. Samanların taşınması gerekiyor, çünkü yağmur yağacağı söylendi. Toplanması ve üzerinin kapatılması gerekiyor. Kimse yoktu, tek başına bırakamadık Sercan beyi biz kızlar olarak yardım etmeye geldik” dedi.
SAHİPSİZ KÖPEKLERİ YANLARINA ALDILAR
Yangından kaçan veya sahipsiz kalmış hayvanlarla ilgili de bir şeyler yapmaya çalıştıklarını anlatan Tuğba Okul ise şunları anlattı:
“Sağolsun bu konuda çalışan birçok dernek, arkadaş da var ama biz bireysel olarak geldik. İlk gün yangın bölgesinden kaçan ve yola çıkan bir pitbulla başka bir araba çarpmış. Yoldan alarak veterinere götürdük ama maalesef kaybettik. Bugün arkadaşımız Antalya’dan gelirken bir küçük köpek buldu. Demirciler Mahallesi’nde ise yıkım ekipleri evin altında bağlı köpek bulmuş. Dediler ki; ‘götürün burada kimse bakamıyor.’ Atladık arabaya getirdik, onlara yuva bulacağız. Yani onlar Allah’ın dilsiz kulları, bizler hem insanlar hem hayvanlar için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Onların da bir kalpleri, bir ruhu var. Herkese geçmiş olsun. Bu samanları da toplamak gerekiyordu, yardım ediyoruz.”
TOPARLANMAK İÇİN İNSAN GÜCÜ LAZIM
Yangınla mücadelede elleri ve ayaklarından yaralanan, yangının ortasında hamile keçisinin dünyaya getirdiği oğlağa ‘Mucize’ ismini veren Sercan Bayat ise şöyle konuştu:
“Diyebilecek bir şey yok, hatırlamak bile istemiyorum o anları ama esas afet şu anda başlıyormuş. Yangından kurtulduk diye sevincimiz sadece 2 saat sürdü. İki saat sonra, ‘hayvanları ne yapacağız’ üzüntüsü başladı. Bir yandan sağ kalan hayvanlarımızla uğraşıyoruz, yerimiz yok, ahır ve depolarımız yandı, dünyanın mahsulünü kaybettik. Yavaş yavaş yollanan samanlar vardı onları bir araya getirmemiz lazım.
Ahır ve depolarımızı yapmamız ve yaralarımızı sarmamız lazım. Halktan binlerce kez Allah razı olsun. İlk etapta bütün ihtiyaçlarımızı karşıladılar, her gelen bir şeyler getiriyor. Şu sıralarda biraz insan gücü lazım. Ahırım yandı, olmadığı için bu çileyi çekiyorum. Dışarılarda muşambalarla uğraşıyorum ve samanları kapatmamız lazım. Ateş yandı mağdur olduk, şimdi su geliyor yine mağdur olacağız.”
KONTEYNER EVLER DÖŞENİYOR
Antalya’da 10 günde kontrol altına alınan Manavgat ve çevresindeki orman yangınlarını soğutma çalışmaları devam ediyor. Yangınlar devam ettiği sırada bölgeye gelen 400 konteynerden 160’u Kalemler köyü yakınlarındaki alanda kuruldu. Yaralı hayvanların barınma ihtiyacı için de 140 çadır ahır faaliyete başladı. Yangında zarar gören evlerden 503’ü tamamen yıkıldı.
Yangının çıktığı ilk gün yakıp geçtiği Kalemler köyüne yakın noktadaki araziye kurulan konteyner evlerin altyapısı tamamlandı ve bugün eşyaları döşeniyor. Gönüllüler eşyaları taşırken, çevik kuvvet ekipleri de her konteynere ikişer yangın tüpünü titizlikle yerleştirdi. Konteyner evler bölgesinde, çalışmalar hummalı şekilde devam ediyor.
İBRADI’DA YANGIN YAĞMURLA SÖNDÜ
Antalya’nın İbradı ilçesindeki orman yangını, yağmur ve ekiplerin müdahalesiyle sönerken, soğutma çalışmaları ise yüksek noktalarda karadan devam ediyor. İbradı’nın Ormana Mahallesi’nde kontrol altına alınan orman yangını sonrası yağmurun da yağmasıyla soğutma çalışmalarına ağırlık verilmeye başlandı.
İlçede bir süre yağmur yağan ve daha sonra tekrar güneşin açtığı Katrancı, Belbaşı ve Gölcük mevkilerindeki ormanlık alanda itfaiye ve Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı orman işçileri, soğutma çalışmalarını sürdürüyor. Yangının, yılkı atların yoğun olarak bulunduğu Eynif Ovası’na inmesi engellendi. İbradı’da yangını söndürmek için bulunan ekiplerden, görevlerini tamamlayanlar ise uygun noktada araçlarını yağmur altında temizledikten sonra Manavgat’ta yer alan depolama merkezine doğru yola çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait olan ve toplumsal olaylarda kullanılan TOMA’lar da görev bitimi alandan götürüldü. Yangın söndürme çalışmasına katılan ekiplerin bir bölümü ise ormanlık alanın yüksek kesimlerinde soğutma çalışmalarını sürdürüyor.
BAŞKAN BÖCEK KONTROL AMAÇLI HASTANEDE
Manavgat ve çevresindeki yangın bölgelerinde günlerdir mesai yapan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, artan öksürük şikayeti nedeniyle bu sabah kontrol amaçlı Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ne gitti. Başkan Böcek’in tahlillerinin yapıldığı ve bir süre dinleneceği belirtildi.
‘6 SAATTE BİR ATOM BOMBASI ATMIŞ GİBİ ENERJİ ÇIKTI’
Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi Başkanı, yangın ekolojisi uzmanı ve çevre bilimci Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, Antalya’da 10 günde kontrol altına alınan Manavgat ve çevre ilçelerdeki orman yangınları üzerinden yangınların oluşma nedeni ve sonrasında yapılması gerekenleri anlattı. Yangınların çıkışı ve bu kadar geniş alanları etkilemesinde iki neden olduğunu aktaran Prof. Dr. Neyişçi, “Biri insanlar, kıvılcımı ortaya çıkarır. Bu konuda pek fazla yatırım yapıp, insanları eğittiğimiz söylenemez. Örneğin; sigara izmaritlerinin atılmaması gibi. Bu kıvılcımların tutuşma yapabilmesi için yerde, orman içerisinde yanıcı olmaması lazım. Orman içerisinde ince, kolay ateş alabilen tutucularımız var. Küresel iklim değişikliğinden sigara izmaritine kadar. Bunlar kolaylıkla ateş almaya neden oluyor” dedi.
Ağaçların dökülen kuru yapraklarına ‘ibre’ denildiğini ve ‘ince yanıcı’ olarak adlandırıldığını aktaran Prof. Dr. Neyişçi, şöyle konuştu:
“Çok kolay alev alır. Onlardan çıkan alev, ince dalları tutuşturur. Biraz geç kalınırsa bu 1 santimetre çapındaki dalları tutuşturur. Yangın yayılır ama başlatan ince kuru yapraklardır. Bunları temizlemek orman sisteminin dışına çıkarmak çok kolaydır. Biz bunun TÜBİTAK’tan destekli çalışmasını yaptık. Uygulanamadı. Ormanın tutuşmasının yüzde 80’ini azaltacak çalışmaydı. İnce yanıcıların yanında kalın kuru yanıcıların da sistem dışına çıkması gerekir. İnce yanıcılar olmasa ormanda mazot dökseniz yakamazsınız. İnce yanıcıların tutuşması, kalınların da yanmasıyla yüksek enerji çıkar. 10 günde söndüremediğimiz yangınların bu boyuta gelmesinin arkasındaki nedendir. Tutuşturuculardan, ince yanıcılardan başlayıp, kalın dallara kadar yanmaya başlarsa orman, bunu tutmanız, söndürmeniz kolay değildir.”
Antalya’daki orman yangınlarında açığa çıkan ısı enerjisini, Hiroşima’ya atılan atom bombasıyla örneklendiren Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, şunları söyledi:
“O kadar ısı enerjisi ortaya çıkmaya başladı ki Hiroşima’ya atılan 13 kilotonluk atom bombasında açığa çıkan enerjinin altıda biri, orada yanan ormanların her bir saatinde açığa çıkan enerjiye eşit. Yani her 6 saatte oraya bir atom bombası atmış gibi enerji çıkıyor. Bu kadar büyük enerjiyi de sizin uçaktan atacağınız 20 tonluk suyla söndürmeniz mümkün değil. Bu büyüklükteki yangınlar kendini yöneten kendi iklimini yaratan yangınlardır. ‘Üç boyutlu yangın’ da denir. Suyla söndürülmez. Alevlerin üzerine atılan sular görülmüştür, yere ulaşmadan buharlaşır. Bu yangınların nerede biteceğini, nerede kontrol edeceğini bilir, karadan müdahale edersiniz. Karadan açılan güvenlik şeritlerine uçaklarla su ya da yangın geciktiriciler atılır.”
‘DOĞAYA 1 YIL ŞANS VERİN’
Antalya ve Muğla’daki yangınlarda felaket yaşandığını belirten Prof. Dr. Neyişçi, hemen ağaçlandırma çalışmalarına girmenin zarar gören alanlarda daha felaket yaşanmasına neden olacağını söyledi. Doğanın, ormanların, içerisindeki canlılarla milyonlarca yılda edindiği kendini yenileme becerisine sahip olduğunu vurgulayan Neyişçi, “Kendi kendini yenileyecektir. Orman mühendislerine doğaya destek çıkarak yeniden doğanın yenilenmesine katkı sağlamalıyız. Doğaya 1 yıl şans verin. 1 yıl sonra doğa kendisini yenilemiyorsa fidan dikerek, tohum takviyesi yaparak müdahale edilmeli. Alanın bütününde müdahale ederek, daha geç ve güç yanıcı ormanlar oluşmasına katkı sağlayabiliriz” dedi.
KAŞ SAHİLLERİ KÜLLE DOLDU
Antalya’nın Manavgat ilçesinde, 28 Temmuz’da başlayıp, 10 günde kontrol altına alınabilen büyük yangının etkileri, denizde de görülmeye başlandı. Manavgat’tan 189 kilometre uzaklıktaki turistik Kaş’ın sahil kesimlerinde kül ve kömür parçaları denize aktı. Denizin üzeri kül ve kömür parçalarıyla doldu.
Kaş’ta denize giren tatilci Mustafa Sarıca, yüzdüğü sırada deniz üzerinde kömür parçacıklarını gördüğünü söyledi. Sarıca, “Yangına ait ve rüzgardan gelmiş olabilir. Bütün kıyı boyunca var. Dün yoktu, rüzgar getirmiş olabilir” dedi.
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünler Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu da yangınların kara ekosistemi kadar deniz ekosistemini de olumsuz etkileyeceğini belirtti.
Kül ile kaplı toprağın su geçirgenliğini yitireceğini ve yer altı su kaynaklarına suların ulaşamayarak, kaynak zeminini besleyemeyeceğini anlatan Prof. Dr. Gökoğlu, yağmur sularıyla denize ulaşan kül ve kömür parçalarının da deniz ekosisteminde tahribata yol açacağını kaydetti. Kaş yarımadasında tespitlerde bulunduğunu söyleyen Gökoğlu, şöyle konuştu:
“Su üzerinde kömür ve kül parçaları var. Ekosisteme çevrede olan yangınların etkisi oldukça yüksek olacak. Yangının ardından denize düşen kömür ve küller gözle görülüyor. Karada doğal felaketin etkileri deniz ekosisteminde de görülecek. Karaya yağan yağmurlarla birlikte kömür ve kül parçaları denize ulaşacak. Toprağın geçirimi azalacak, yer altı sularında azalma görülecek. Karadaki felaketin uzantısı olacak bu ani yağışlarla bilirlikte taşınan toprak erozyonu sık görülecek. Çok miktarda kül gelecek. Kapalı koylarda balçık ve kül birikmeleri olacak, deniz suyunun rengi değişecek. Aynı zamanda planktonlarda azalma olacak. Suda görüş azalarak deniz içerisinde yaşayan canlıların oksijen alıp verişine etkisi olacak. Deniz çayırları gibi bitkiler üzerinde de fotosentezi olumsuz etkileyecek.”