Bir haftadır olan biten yangınları çaresizlik içinde izliyoruz. Cennet vatanımızın dört bir yandan cayır cayır yanıyor.
Küle dönen ormanlar içinde binlerce hayvan ya feci şekilde öldü yada evsiz kaldı. İnsanlarda öyle… Yangınların neden çıktığı ile ilgili birçok teori dolaşıyor ortalıkta. Eş zamanlı olarak bu kadar çok yerde yangının doğal nedenlerden çıkması mümkün değil, sabotaj var diyenler. İhmal var diyenler. Yada küresel ısınmanın sonucu diyenler. Ama ortada bir gerçek var ki oda; yangınları söndüremediğimiz.
Yangın bize gösterdi ki elimizde yangın söndürme uçağı yok. Olanlarda THK‘nın hangarında bakımları yapılmadığı için çürümeye terk edilmiş. Teke Tek programına katılan emekli asker eski THK başkanı Erdoğan Karakuş ” Türk Hava Kurumunda hangarda bekletilen uçakların bakımlarının yapılması halinde en az 15-20 yıl ömürlerinin olduğunu” söyledi.
Otomobilinizi fenni muayeneye götürdüğünüzde eğer bagajda yangın söndürme tüpü yoksa muayeneden kalıyorsunuz ama koskoca 80 milyonluk ülkenin yangın söndürme uçağı yok! Gülüyoruz ağlanacak halimize. Birde ” Global Call. Help Turkey” adında bir sosyal medya paylaşımı yapıldı. Paylaşımı yapanlar yurt dışından yangınların söndürülebilmesi için yardım talep ettiler.
Bu çağrıların ülkemizi güçsüz, aciz göstermek için çıkartıldığını söylediler ve bu paylaşımları yapanları hain ilan ettiler. Vah ki ne vah! Yahu 1999 depreminde dünyanın dört bir tarafından aynı dili konuşmadığımız insanlar enkaz başında bizle omuz omuza hayat kurtarmak için savaşmadı mı? Bu konunun kibri olabilir mi? “Yok yabancı ülkelerden yardım istemezük, bizim devletimizin kimsenin yardımına ihtiyacı yok!” Kibrini şöyle bir afet durumunda gösterme lüksümüz var mı? Böyle bir afet karşısında bile konuyu politize etmeyi ve kutuplaşmayı başarabiliyoruz.
Birde geçen akşam RTÜK bir karar yayınladı ve televizyonlara yangın haberi yapmayın dedi. Allahtan sosyal medya var. Olayları an be an takip edebiliyoruz. Devletimizin bu yangınlar karşısındaki yaklaşımı, beni yaklaşmakta olan büyük İstanbul depremi karşısında korkutuyor.
Yaz Kitapları
Bu yaz okunacak kitaplar açısından harika geçiyor. Ahmet Ümit’in Berlin’de başlayan ve Bergama’da son bulan polisiye romanı Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zülfü Livaneli’nin Balıkçı ve Oğlu, Orhan Pamuk’un Veba Geceleri ve Yekta Kopan’ın Bana Kuşlar Söyledi kitapları yazı iyi geçirmenizi sağlayacak başlıca kitaplar.