Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Dalaman Tunus’ta halkın ocak ayından beri üçüncü kez hükümetten istifa istediğini kaydetti
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi’yi görevden almasını değerlendiren Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Banu Dalaman, “Koronavirüs sürecinde ülkede ölüm oranlarının çok fazla olması bardağı taşıran son damla oldu. 12 milyonluk ülkede 18 bin kişi hayatını kaybetti, bir PCR testi iki Tunuslunun asgari ücretine eşdeğer. Halk ocak ayından beri üçüncü defa sokaklara döküldü ve hükümetten istifa istedi” dedi.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Başbakan Hişam el-Meşişi’yi görevden aldığını ve Meclis’in yetkilerini 30 gün boyunca dondurduğunu açıkladı. Mecliste en büyük parti konumunda bulunan İslamcı Nahda Hareketi bu kararı “darbe” olarak nitelendirdi ve tepki gösterdi. Ülkede yaşananları değerlendiren İstanbul Ayvansaray Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Banu Dalaman, “Tunus’ta yaşananları halk, bir darbe değil cumhurbaşkanının bir kurtarma operasyonu olarak görmektedir. Halkın umut ve endişe arasında cumhurbaşkanının arkasından gitmesi, cumhurbaşkanını göreve çağırmasıyla ilgili bir durum var” ifadelerini kullandı.
“HÜKÜMETLE İLGİLİ SIKINTILARINI DİLE GETİRMEK İÇİN SOKAĞA ÇIKTILAR”
Tunus’ta en önemli dinamiğin halkın kendisi olduğunu anlatan Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Banu Dalaman, “Ülkede çok gelişmiş bir sivil toplum var. Bunu 2011’deki Arap Baharı’ndan sonra gördük. Birçok ülke Arap Bahar’ını deneyimledi ama demokrasiye geçebilen tek ülke Tunus oldu. Bunu da sivil toplum bileşenlerinin basından sendikalara çok hareketli olmasına bağlıyoruz. İnsanların ocak ayından bu yana hükümetle ilgili sıkıntılarını dile getirmek için sokağa çıkıyordu. Pandemi ile ilgili önlemlerin alınamaması ve birçok kişinin ölmesi bardağı taşıran son damla oldu.
Cumhurbaşkanı Said halkın memnuniyetsizliğine daha fazla dayanamadı ve buradan aldığı güçle Tunus Anayasası’nın 80. maddesini uygulayarak halkın başarısız bulduğu hükümeti görevden alıp meclis faaliyetlerini bir ay süreyle dondurdu. Herkesin cumhurbaşkanından beklentisi bu bir ay içinde yeni bir başbakan atayarak hükümetin kurulmasını sağlaması ve dürüst bir yönetici olarak durumu düzetmesi. Meclis’te güç dengelerinin bulması ve kavgaların kişiselleşmesi, kutuplaşmanın artmasının ardından Cumhuriyeti korumak adına Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said bir önlem aldı. Ülkede sokak hareketleri hızlı bir şekilde gelişti. Gençler hep birlikte sokaklara çıktılar” diye konuştu.
En son ülkede etkin konumda yer alan kadın derneklerinin Cumhurbaşkanına bir mektup yazdığını hatırlatan Dalaman, “Mektupta, ülkede yaşanan yolsuzluk, adam kayırmacılık,pandemiyle mücadele, işsizlik ve insan hakları sorunlarını ortadan kaldırmak için etkili bir strateji geliştirmek ve uygulamak için gerekli mali, insani ve lojistik araçları izleyerek kadına yönelik şiddetle mücadeleye öncelik vermeye davet etti” değerlendirmesinde bulundu.
“HER GÜN 124 KİŞİ KORONAVİRÜSTEN ÖLÜYOR VE HÜKÜMET MASKE DAĞITAMIYOR”
Halkın sokağa çıkmasının nedenlerine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Dalaman, şunları söyledi:
“En önemli neden işsizlik. Koronavirüs sürecinde Tunus ekonomisi çok geriye gitti. Tunus dinarı değer kaybetti. Halk bunların karşısında hükümetin bir şey yapmadığını gördü. Halk Mechichi hükümeti ile ilgili ilk memnuniyetsizliğini Arap Baharı’nın da yıl dönümü olan 14 Ocak Devrim ve Gençlik Günü’nde sokaklara dökülerek gösterdi. Mart ayında Tunus meclisinde en çok 3’üncü sandalyeye sahip muhalif Özgür Anayasa Partisi Başkanı Abir Musi, meclis başkanı Gunnuşi’nin yanlı olduğunu, Müslüman Kardeşler hareketinin bir parçası olarak Tunus’u siyasal islamla şekillendirmeye çalışmakla suçlayarak, Tunus’ta siyasal İslama izin vermeyeceklerini söyledi. B
u konuşma bir çok kadın ve gencin sokaklara dökülmesine neden oldu. 20 Mart olaylarında pademi ile iyice küçülen Tunus ekonomisi ve işsizlik etkendi. Koronavirüs sürecinde ölüm oranlarının ülkede çok fazla olması da bir nedendi. 12 milyonluk ülkede 18 bin kişi hayatını kaybetti. Her gün 124 kişi ölüyor ve hükümet maske dağıtamıyor. Halk ise maske bulamıyor. Bunların yanı sıra PCR testi 2 Tunuslunun asgari ücretine eşdeğer. Koronavirüs tedavisi için oksijen de bulamıyorlar ve bu paraların çok daha lüzumsuz işlerde harcandığı bilgisi var. Bunun üzerine halk istifa istedi. Pandemi ile ilgili yaşanan felaketler de eklenince 25 Temmuz Tunus Cumhuriye Bayramı büyük gösterilere neden oldu.”
“LAİK VE CUMHURİYETÇİ OYLARIN BİRLEŞECEĞİ BİR SİSTEME GEÇİLMELİ”
Tunus meclisinde parlamento içinde güç dengelerinin bozulduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Dalaman, şöyle devam etti:
“Tunus uzun bir süre partisiz başbakanlar ve kurumlar tarafından yönetildiğinden bu bir sorun. Parlamento içinde güç dengeleri bozuldu ve üçüncü bir güç doğdu. O da meclis başkanı Gannushi. Gannushi hem parlamentoda en çok sandalyesi olan Ennahda partisinin genel başkanı, hem de meclis başkanı. Bu durum parlamentodaki siyasi partileri rahatsız etti. Bağımsız bir meclisin olması gerekiyor. Şu anda yapılması gereken bir ay içinde bir başbakanın atanması ve hükümeti kurması.
Cumhurbaşkanı sivil toplum kuruluşları ile görüşmelerini yaptı. En önemli görüşmesi Tunus sivil toplumunda önemli bir güç olan İşçi Sendikası UGTT ile olan diyalogu. Tunus İşçi Genel Sendikası UGTT, Tunus Endüstri ve Ticaret Konfederasyonu UNICA, Tunus İnsan Hakları Ligi ve Tunus Hukukçular Derneği’ tarafından yönetilmiş ve 2015’te Nobel Barış Ödülü’nü almıştı. Belki bu süreçte yeniden bir teknokrat yönetimle bir süre yönetilebilir. Seçim olacağı kesin. Bir başka aşılması gereken sorun Tunus’ta baraj sisteminin olmaması. Yüzde 3 veya 5 oranında bir seçim barajı şu an mecliste dağılmış bir şekilde temsil edilen laik ve cumhuriyetçi oyların birleştirerek meclisi daha dengeli hale getirebilir.”
Tunus’un MENA bölgesinde çok özel bir örnek olduğunu ve yaşanan bu durumun yan ülkeleri etkilemeyeceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Banu Dalaman, “Mısır’da olduğu gibi halka rağmen darbe yapacak bir ordusu yok, Tunus 12 milyonluk bir ülke, dini ve etnik köken olarak homojen ve halkının eğitim seviyesi yüksek. O yüzden halka rağmen değil halkın sesini dinleyen liderlerin varlığı çok önemli bir farkı. Ben meclis başkanı Gannuşi’nin de, Cumhurbaşkanı Said’in de aynı duyarlılıkta olduklarını ve bunun Tunus için bir şans olduğunu düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.