Kurban Bayramı vesilesiyle bu haftaki yazımı 1 gün gecikmeli olarak yazmak durumunda kaldım. Transfer Yanlışları – 2 : Türkiye Ligleri Yaşlı Bakım Evi…
Bu vesileyle tüm Müslüman aleminin mübarek Kurban Bayramı‘nı kutluyorum…
Evet… Geçen hafta takımlarımızın ve futbol aklımızın transferde oyuncu satarken yaptığı yanlışları yazmıştım. Bu hafta ise alırken gerçekleştirilen transfer yanlışlarını yazmak istiyorum…
Şöyle bir arkanıza yaslanın ve sorduğum şu soruya cevap verin? Türkiye’nin en başarılı 4 büyük kulübü hangileridir?
Aklınıza Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor gelecek değil mi?
Ama cevabınız eğer bu ise yanlış cevap olacak. Çünkü toplamda 67 şampiyonluğun 65’ine sahip bu 4 kulübümüzün bu sezon itibariyle toplam borcu 14 Milyar TL’dir ve Bankalar Birliği anlaşması ile bu borç yapılandırılmıştır.
14 Milyar TL… Yani 1,4 Milyar Euro. Yani şampiyonluk başına 21-22 Milyon Euro borç… Evet evet yanlış duymadınız. Başarılı diye adlandırılan , büyük diye övgüler dizdiğimiz bu 4 güzide kulübümüzün borcu şampiyonluk başına 21-22 Milyon Euro…
Sayısız para ödülleri, taraftar destekleri, forma satışları, sponsorluk anlaşmaları, satılan oyunculardan kazanılan bonservisler derken devasa bütçeli 4 kulübün borcu ancak Bankalar Birliği anlaşması ile kurtarılabiliyor…
Onca başkan, onca tüccar ve para kazanmayı bilen adam, onca ticaret dehası kişiler; iş spor kulübü yönetmeye gelince borç üstüne borç bırakıyor… Çünkü başta da dediğim gibi , satmayı bilmeyen kulüplerimiz almayı da bilmiyor…
Ben size Türkiye’nin 4 değil ama tek başarılı kulübünü söyleyeyim mi ? ALTINORDU…
Taraftar yok, devasa sponsorluklar yok, Süper Lig henüz yok, 1. Ligde şampiyonluk yok…
Ama genç oyuncu var, milyon Eurolara satış var, tesis var, sistem var…
İşte bu yüzden Türkiye’nin en gözde ve en borçsuz tek kulübü yani başarılı tek kulübü benim gözümde ALTINORDU’dur…
Peki nedir bunun nedeni? Sürekli şampiyon olan kulüpler neden bu kadar borç batağında…
Çünkü ortalama yıllık 40-50 milyon Euro arası gelir getirecek şampiyonluk için minimum 50 Milyon Euroluk bütçeli takım kurmaya çalışıyorlar… Çünkü şampiyon olmak, yapılacak borçtan daha önemli… Çünkü ben şampiyon olayım, adım tarihe geçsin ama borcu bizden sonrakiler öder düşüncesi mevcut…
Çünkü bizim kulüplere 30 yaşını aşmış, bonservisi olmayan ( ama ne hikmetse imza parası ödenen) , yıllık talep ettiği ücretler milyon Eurolar olan oyuncular transfer edildiği sürece bu borç girdabı asla değişmez…
Yani bir kulüp başkanına gitseniz ve deseniz ki; Bir oyuncu var Barcelona altyapısında oynuyor, Adı Messi, 18 – 19 yaşında, geleceğin Maradona’sı diyorlar; istemez kalsın cevabını alırsınız.
Ama aynı Messi 34 yaşına geldiğinde 20 Milyon Euro yıllık ücret olsa, kulüplerde de para olsa, direk transfer etmek için kılı kırk yararlar…
18 yaşındaki Messi’ye 3-4 Milyon Euro verseniz , ileride satıp bonservis kazanabilirsiniz, ama 34 yaşındaki Messi’ye 20 Milyon Euro verseniz sadece -20 Milyon Euro borç katarsınız bütçenize…
Üstüne üstlük bu oyuncuların bu yaşlarda verimliliği %50 – %50 ‘dir. Size katkı yapacağı meçhuldür. Hatta oynayacağı maçlar bile sınırlıdır. Falcao bunun son örneği değil mi mesela? Yılların en önemli golcüsü ama 2 senedir tribünde oturmuyor mu? Bu örnekleri saymak isterseniz bir çok oyuncuyla karşılaşabilirsiniz…
Sadece kenarda oturması mı bütün mesele… Katkı sağlayacak diye alıp, tecrübeli diye güvendiğini bir çok oyuncu paralarını peşin alırlar… Ama size getireceği şampiyonluk şansı maksimum %25’dir.
Çünkü bir kere zaten sezona otomatikman 4 büyük kulüp şampiyon olmak için başlıyor, arada bir de Anadolu kulüplerinin yukarıları hedefleyenlerini hesaba katarsanız, size şampiyonluğu garanti edebilecek kaç oyuncu bulabilirsiniz…
Ama şampiyon olmak için ortalama 2-3 milyon Eurolar bandında ücretler (bazıları için 4-5 i bulabilir) ortalama 20 – 25 oyuncudan yıllık minimum 30 – 40 Milyon Eurolar harcanıyor… Sonunda kazanılan gelir ise şampiyon olamazsanız 20 Milyon Euro’yu geçmiyor…
Çözüm ise çok basit; genç ve gelecek vadeden oyunculara yönelmek. Avrupa’da ki kulüpler adeta yarışa girmişler… 18 yaşında oynatan, 17 yaşında oynatan, 16 yaşında oynatan bile var hatta… Çünkü bu tarz oyuncuların (başka bir yerden satın alsanız dahi maksimum 1 – 2 Milyon Euro – Yıllık ücretler ortalama 300 – 500 Bin Euro ) verimliliği daha yukarılardadır… En kötü maliyet ettiğiniz ücrete satabilirsiniz…
Bakın şöyle bir örnek vereyim ve bitireyim… Galatasaray ve Beşiktaş şu anda inatlaşmışlar Rachid Ghezzal için yarışıyorlar… Aslında 2 – 3 Milyon Euro bonservis + 2 Milyon Euro da yıllık ücret (yani toplamda maksimum 5 Milyon Euroya bitebilecek bir transfer) için fiyat şu anda toplam 7,5 – 8 lere çıkmış durumda…
Oysa Romanya 1. Liginde aynı tarzda oynayan, Alex Cimpanu diye bir oyuncu var . Sol ayaklı sağ kanat oyuncusu. Sadece 20 yaşında… (bonservis + yıllık ücret maksimum 2 Milyon Euro harcarsınız, çok parlamadan bu zamanlarda alabilirseniz.)
28 yaşında Ghezzal için (geçen sezon ki performansını tekrarlayacağının garantisi var mı acaba?) 8 Milyon Euro verceğinize, geleceği parlak olan 20 yaşında ki bir oyuncu için 2 Milyon Euro ödemek bizim kulüplerin tarzı olmadı henüz… Ama bu tarz transferler yaptıklarında gördükleri başarı örnekleri ise çok fazla olmasına rağmen…
İşte kulüplerimizi bu salt şampiyon olalım ama ne olursa olsun düşüncesinden arındırabilirsek, taraftarlarımızı şampiyonluk yarışından ziyade genç oyuncu oynatma yarışına kanalize edebilirsek, mutlu günler ve futbolda ekonomik güç çok uzakta olmayacaktır…
Hadi Türk futbolu… Muhtaç olduğun kudret, geleceğinde mevcuttur… Önemli olan bu mevcudiyeti gün yüzüne çıkarmaktır…
Haftaya; Esas mesele : Büyük Menajer Oyunları…