Çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarına yönelik olarak söylenen bütün ifadeler, çocuğun doğasına yönelik uygun bir ortamın oluşturulmasıyla anlamlılık kazanmaktadır.
Çocuk doğası gereği gözlemlemekte ve birçok soruya yanıt aramaktadır. Bu merak ve keşif duygusu içerisinde olan çocuk çevresindeki kişilere yönelmektedir.
Burada çocuğun ilk temas ettiği ebeveynleri ve çevresindeki kişilerin bilinçli olması oldukça önem taşımaktadır. Çocuk ilk yıllarını ailesi ile geçirmesi sebebiyle ilk temel eğitimini de aile ortamından almaktadır. Toplumsal çevre koşullarının bu süreçte payı yadsınamaz niteliktedir. Özellikle yaşamın ilk yıllarında, içinde yaşadığı aile ve yakın çevresinin sağladığı imkânların çocuğun duygusal, toplumsal ve zihinsel gelişimindeki rolüne değinen görüşlerin gittikçe artmakta olduğu da bir gerçektir. İlk sosyal çevrenin aile olduğunu düşünürsek ikinci sosyal çevre ise ‘okul ’dur.
Çocuk artık kendi akranlarıyla birlikte keşfetme ve öğrenme yolculuğuna devam etmektedir. Bu süreçte uygun öğrenme ortamı ve rehberliğin oldukça önemli olduğunu görmekteyiz. Uygulanacak olan eğitim yaklaşımı çocuk merkezli olmalıdır. Çocuk doğal ortamda özgür olmalıdır. Gelişim süreçleri içerisinde tüm duyularını aktif olarak kullanmalıdır. Çocuk, doğası gereği azimlidir, bir sonuca ulaşmak için defalarca denese de vazgeçmez. Deneyerek, yaşayarak öğrenmek ister. Bu sebeple öğrenme ortamları da sınırlayıcı olmamalıdır.
Çocukla yetişkin/öğretmen, etkili iletişim içine girebilmelidir. Çocuk iletişime girdiği kişi tarafından dinlenmek, anlaşılmak ister, sorusuna yanıt ister. Eğitim ortamları da çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarını desteklemeye yönelik ortamlar hazırlamalıdır. Eğitim programı esnek olmalıdır. Çocukların bireysel farklılıklarına ve ihtiyaçlarına yönelik şekillenebilmelidir. Müfredat yetiştirme hızı ve çabası olmamalıdır. Çocuklar bir şeyi öğrenmek için baskılanmamalıdır. Çocuk herhangi bir yarış içerisinde olmadan, konu ile ilgili deneyimleyerek, sorgulayarak, uygulayarak edinim sağlamalıdır. Fiziksel ortam çocuğa göre düzenlenmeli, böylece çocuğun, çocuğun ihtiyaçlarına yönelik olmalıdır.
Masalarla dolu bir sınıf yerine, özgürce hareket edebileceği, akranlarıyla, kendisinden büyük ve küçük çocuklarla etkileşime gireceği ortamlar oluşturulmalıdır. Fiziksel ortam çocuğa zarar verici, hareket alanlarını sınırlayıcı, nitelikte olmamalıdır. Çocuk doğayla bütün olmalıdır. Betonlar arasında kalmamalıdır. Erken çocukluk dönemi içerisinde teknolojik aletlerden uzak olmalıdır. Eğitim ortamları da buna yönelik düzenlenmelidir.
Erken çocukluk dönemi çocukları düzeni ve rutinleri sever, bu onlara güven verir
Bu bağlamda düzenlenecek eğitim faaliyetleri bu kavramlar çerçevesinde planlanmalı ve çocukların bilgisi dahilinde olmalıdır. Öğretmen, rehber olmalıdır, çocuğu sınırlandıracak faaliyetlerden kaçınmalıdır. Okul-aile-çocuk üçgeni oluşturulmalı ve istikrarlı, daimî ve etkili iletişim çemberi oluşturulmalıdır. Aileler bilinçlendirilmeli, desteklenmelidir. Çocuğun ev ve okul ortamı arasındaki farklılık en aza indirgenmelidir.
Çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarına yönelik olarak söylenen bütün ifadeler, çocuğun doğasına yönelik uygun bir ortamın oluşturulmasıyla anlamlılık kazanmaktadır. Bu sebeple eğitim yaklaşımının, uygulanabilir olması, ulaşılabilir olması, sürdürülebilir olması en önemli özelliklerden birisini kapsamaktadır. Çocuk artık bilgi sunulan değil, bilgiye ulaşan olmalıdır.
Birçok noktada yeni öğrenmeler/edinimler kazanma sürecinde olaylara yaklaşırken eleştirel düşünebilmeli, sebep ve sonuçları arasında bağlantılar kurabilmeli, yaratıcı düşünebilmeli, yeni bakış açısı geliştirebilmeli, soru sormayı başarabilmeli, problem durumlarında çözümler üretebilmeli, kendi duygularının ve başkalarının duygularını tanıyabilmeli ve farkındalık gösterebilmeli, duyularını aktif kullanabilmeli, sosyal yaşam becerilerinde aktif rol almalı, akran ilişkilerini düzenleyebilmeli, akranlarıyla birlikte etkileşime girebilmeli, çocuk teknolojiden ve ekrandan uzak, hayal dünyasını yansıtabileceği, üretebileceği, eğlenebileceği alanlara sahip olabilmeli, gelişim alanlarını destekleyici oyunlar içerisinde aktif katılımcı olabilmeli, engellemelere maruz kalmadan duygu ve düşüncelerini istediği yollarla ifade edebilmeli, ifade edilen tüm bu süreçlerde bütün çocuklara fırsat eşitliği yaratılmalıdır.