Şeker Azaltma İşbirliği Protokolü kapsamında hazırlanan rapora göre ambalajlı gıda üreten firmaların, 2025 yılında şeker içeriklerini yüzde 10 azaltmaları hedefleniyor
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve Türkiye Gıda ve İçecek Dernekleri Federasyonu (TDGF) Şeker Azaltma İşbirliği Protokolü kapsamında hazırlanan ‘Türkiye şeker tüketimini/kullanımını azaltma rehberi’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Gönüllü olarak uygulamaya dahil olan ambalajlı gıda üreten firmaların, 2025 yılında şeker içeriklerini yüzde 10 azaltmaları hedefleniyor.
Rehber ile toplumda şeker tüketiminin azaltılması, sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi, bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesi ve bilgilendirme yapılması amaçlanıyor.
Zoom üzerinden yapılan online toplantıya Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kara, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Dairesi Başkanı Doç. Dr. Nazan Yardım, TGDF Başkan Vekili Rint Akyüz, TGDF Genel Sekreteri İlknur Menlik, genel müdür yardımcıları, sektör temsilcileri ve gazeteciler katıldı.
“Obezite dünyanın en önemli halk sağlığı sorunlarından”
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kara, “Uçlarda dolaşmayarak her gıdanın faydalı olduğunu bilerek, uygun kullanarak aslında sağlığımızı koruyabiliriz. Bizlere düşen sağlıklı gıdanın alınması ve hareketin sağlanması, sağlıklı bir neslin ortaya konmasıdır. Sağlıklı beslenme çok önemli bir konu ve üzerinde fazlaca durmalıyız. En temel besin ögelerimizden biri de şekerdir. Obezite dünyanın en önemli halk sağlığı sorunlarından ana nedeni ise beslenme ve hayatımızdaki harekettir. 2017 yılı Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre, ülkemizde 15 yaş üstü bireylerde obezite sıklığı yüzde 31.5, inaktif (hareketsiz) nüfus yüzde 42.4, diyabet ise yüzde 12.1 olarak tespit edilmiş olup tüm hastalıklar içerisinde bulaşıcı olmayan hastalık yükü ilk sıraları tutmaktadır” dedi.
Obezite çocukları ve gençleri de olumsuz etkiliyor
Obezitenin görülme sıklığının azaldığını belirten Doç. Dr. Kara, “Bu durum sadece yetişkin, kadın ve erkeği değil çocukları ve gençleri de olumsuz etkilemektedir. Kalp ve damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, kanserler, kas ve iskelet sistemi hastalıkları gibi rahatsızlıkların oluşmasına, yaşam kalitesinin azalmasına, ölümlere neden olan obezite sadece halk sağlığı problemi olmakla kalmıyor. Ülke ekonomilerini de olumsuz etkiliyor. Şeker ve şekerli besinlerin fazla tüketilmesi başta obezite olmak üzere diş çürükleri, bazı kanserler, diyabet gibi hastalıklara neden olduğu için tüketilmesinin azaltılması gerekmektedir” diye konuştu.
“DSÖ de şeker tüketiminin azalmasını öneriyor”
Sürecin başarıya ulaşacağına inandığını aktaran Doç. Dr. Kara, “Sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi, bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesi amacıyla güncellenerek yürütülen sağlıklı beslenme ve hareketli hayat programı ve eylem planı kapsamında toplumda sağlıklı beslenme alışkanlıklarını teşvik edilmesi çalışmaları içerisinde şeker tüketiminin azaltılması için gerekli önlemlerin alınması yer alıyor. Sürecin başarıya ulaşacağına inanıyorum. DSÖ de şeker tüketiminin azalmasını öneriyor. Restoran ile kafelerde, toplumda şeker tüketimini azaltmak ve bilgilendirme yapmak için rehber hazırlandı” ifadelerini kullandı.
“Zararlı olan ihtiyaçtan fazla tüketimdir”
Toplantının açılış konuşmasını yapan TGDF Başkan Vekili Rint Akyüz ise yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat çekerek, “Aslına bakarsanız hiçbir gıda zararlı değildir. Buradaki dengeyi kuran ise tüketilen miktardır. Zararlı olan ihtiyaçtan fazla tüketimdir. Kişinin tuza da şekere de ihtiyacı vardır” dedi.
Günümüzde gereğinden fazla enerji alımına ve hareketsizliğe bağlı kronik hastalıklar yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü söyleyen Akyüz, “Dünyanın neredeyse her yerinde önemli bir sorun haline gelen bu duruma acil olarak çözüm aranmaktadır. Nihai çözüm halkın hareketli bir yaşama, yeterli ve dengeli beslenmeye teşvik edilmesidir. Ancak buna yönelik girişimler toplumun tüm kesimlerinde karşılık bulamamakta, yeterince hızlı sonuç alınamamaktadır” diye konuştu.
“Ülkemizde obezite görülme sıklığında bir düşüş yaşanıyor”
Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması sonuçlarından örnek veren Akyüz, “Buna göre 2010-2017 yılları arasında 19 yaş ve üzeri bireylerde günlük ortalama şeker ve şekerli besin tüketimi hem erkeklerde hem kadınlarda düşüş göstermiştir. Aynı şekilde, TBSA 2010 ve STEPS 2017 araştırmaları karşılaştırıldığında, ülkemizde obezite görülme sıklığında bir düşüş yaşandığı, fazla kilolu bireylerin oranında ise önemli bir artış görülmediği tespit edilmiştir. Bu veriler geçtiğimiz yıllar içerisinde tüketicinin bilinçlendirilmesi çabaları yanında, ambalajlı gıda ve içecek sanayicileri olarak ciddi şekilde yürüttüğümüz çalışmaların sonuç vermekte olduğunun çok açık ve yadsınamaz göstergesidir” dedi.
“Çalışmalar meyvesini verdi”
Ambalajlı gıda üreticileri olarak tuzun ve trans yağların azaltılması, zorunlu olmayan beslenme bildirimlerinin ambalajlara yerleştirilmesi gibi birçok konuda; tüketicinin korunması, bilgilendirilmesi ve toplumda farkındalığın artması yönünde gönüllü girişimlere imza attıklarını vurgulayan Akyüz, “Gıda ve içeceklerdeki şekerin azaltılması ile ilgili çalışmalarımız da uzun yıllardır sürmektedir ve bu çalışmalar meyvesini vermektedir” ifadelerini kullandı.
“Ambalajlı gıda üreticileri olarak üzerimize düşeni yapacağız”
Rehbere yönelik ise Rint Akyüz, “Söz konusu Rehber, konuyla ilgili güncel verileri ortaya koyarak çeşitli çözümler sunuyor. Çözümün ayaklarından birini gıda endüstrisinin ürün formülasyonlarında şeker içeriğini gönüllü olarak azaltması oluşturuyor. Toplum sağlığını ön planda tutan gıda ve içecek üreticileri olarak, eldeki bilimsel verilerin de ışığında, toplumda hareketsizlikle paralel olarak gelişen aşırı enerji tüketiminin önüne geçilmesinin gereğine inanıyoruz. Bu çerçevede, ülkemizin geleceği için elimizi taşın altına koymaktan hiçbir zaman çekinmiyor, beslenme alışkanlıklarının iyileştirilmesine katkıda bulunacağına inandığımız girişimlerin altına gönüllü olarak imzamızı atıyoruz. Ambalajlı gıda üreticileri olarak şeker tüketiminin azaltılması konusunda üzerimize düşeni yapacağımıza dair taahhütlerimizi bu Rehber aracılığıyla da kamuoyuna tekrar ve gururla duyuruyoruz” diye konuştu.
“2025 yılına sonuna kadar yüzde 10’luk şekeri azaltmayı sağlayacak”
Rehberin içeriğine yönelik bilgi veren Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Dairesi Başkanı Doç. Dr. Nazan Yardım da “Şekeri azaltmak için yapılacak uygulama isteyen firmaların katılımı ile olacaktır. Şekerin yerine enerjisi azaltılmış, kalorisiz tatlandırıcı kullanımı önerilmemektedir. Ürünlerinde şekeri azaltmak isteyen gönüllü gıda ve içecek firmaları, belirlenen gıda ve içecek kategorilerinin hepsi veya başlamak istedikleri kategorilerde 2025 yılına sonuna kadar yüzde 10’luk şekeri azaltmayı sağlayacaktır. DSÖ’nün serbest şeker tanımı şeker azaltılması için kullanılacaktır” dedi.
Tüketicinin yüksek şeker içeren ürünler yerine düşük şeker içeren veya eklenmiş ya da şeker içermeyen ürünlere yönlendirileceğini belirten Doç. Dr. Yardım, “Toplu beslenme yapılan yerlerde lokanta, kafe, okul ve iş yerlerindeki menülerde yemek tariflerinde kullanılan şeker miktarının azaltılması için çalışmalar yapılacak. Ülkemizde ilave şekerli yiyecek ve içecek tüketimi tüm yaş gruplarında kısıtlanmalıdır. Günlük önerilen şeker miktarı toplam enerji gereksiniminin yüzde 10’undan az olmalıdır. Önümüzdeki 5 yıl içinde ise bu miktarı yüzde 5’in altına inmesi için farkındalık oluşturulmalı ve gerekirse yasal düzenleme yapılmalıdır” diye konuştu.