Kıymetli okurlarım, daha önce söz verdiğim üzere “Fethin Çağı” yazımdan sonra sizlerle bugün Tarih Çağları’nı konuşacağız.
“İlk, Orta, Yeni ve Yakın Çağ” Her biri hemen hemen yaşayan tüm insanları ve sonrasında yaşayacak olanları etkileyecek kadar büyük buluşlar, olaylar, önemli gelişmeler neticesinde başlamıştır. Tarihsel terminolojide önemli yer tutan bu olayları birlikte inceleyelim.
İlk Çağ
İlk Çağ, yazının bulunuşuyla başladı. O günden sonra insanlık artık bilgiyle tanışmış oldu. Çünkü yazı, kayıt ve aktarım demektir. Bilimin, bilginin geliştirilmesi ve gelecek nesillere aktarımı bu sayede olmuştur. Bu büyük keşif, M.Ö. 3500’lü yıllarda Mezopotamya halklarından Sümerlere aittir. İlk başlarda elbette çok önemli olup olmadığı o gün yaşayan insanlarca fark edilmemiş olabilir lakin sonrasında, yani olaya büyük pencereden bakıldığında yazı gerçekten en büyük buluşlardandır.
Sözlü aktarımda hatalar zinciri tekerrür edeceğinden bilgi bozulacaktı ve gelecek nesillere aktarılmasına imkân olmayacaktı. Yine aynı şekilde ticaretin, sanatın, mimarinin ve aklınıza gelebilecek her dalda yazı, kullanılan en etkin araçtır. Bugünlerde bilgisayar ve bilişim çağını yaşıyoruz. Geriye dönüp bakıldığında yazının icadı olmasaydı bugün bilgisayar diye bir cihazı tanımamış olacaktır. Bu konuya binlerce çeşit örnek verilebilir. Hâliyle yazı bir Çağ başlatmak için yeterli büyüklükte bir buluştur.
Orta Çağ
Orta Çağ, Kavimler Göçü ile başlar. Bu büyük olay; M.S. 350’li yıllarda başlayıp M.S 800’lü yıllara kadar süren ağırlıklı olarak Orta Asya Türklerinin, Avrupa üzerine ilerleyişiyle meydana gelir. Bu hareketlerin farklı sebepleri olmasına karşın en önemli iki nedeni şöyle sıralanmıştır. Bozkırın gittikçe verimsizleşmesi ve artık yaşam için gerekli koşulları sağlayamaması yeni yurt bulma ihtiyacını doğurmuştur. İkinci diğer önemli sebep ise; Türk toplumunun ezelden beridir ideali olan Kızılelma hedefidir.
Tüm dünyanın ismini bildiği, tarihin büyük lider ve komutanlarından Atilla bu dönemde yaşamıştır. Onun, durdurulamaz ilerleyişi Avrupa coğrafyasında yaşayan halkların kitleler halinde batıya doğru kaçmasına neden olur. Göç sonrası farklı milletlerden insanların toplandığı yerleşim yerleri bugün ki Avrupa milletlerinin temelini atmıştır. Günümüzde filmlere, şarkılara konu olan Atilla, çoğu Avrupa halkı için hâlen korku anlamına gelmektedir. Kavimler göçü, Avrupa ile birlikte tüm dünyayı etkilemiştir. Birbiri içine giren ve zamanla kaynaşan halklar, diğerlerine bildiklerini öğretmiş ve bilmediklerini öğrenmiştir. Kavimler Göçü’yle yeryüzünde birçok harita değişmiştir. Hıristiyan dünyası Roma İmparatorluğu’nun bölünmesiyle ikiye ayrılmıştır. Böylece dünya üzerinde dinsel olarak en büyük ayrımlardan birisi yaşanmış ve bu durum tüm dünyada ki Hıristiyanları etkilemiştir.
Yeni Çağ
Yeni Çağ, M.S. 1453 yılında, Osmanlı İmparatorluğunun yedinci padişahı Sultan Mehmet Han’ın bin yıllık Bizans üzerine seferi sonrası Doğu Roma İmparatorluğu yıkılmış ve İstanbul, Osmanlı Payitahtı olmuştur. Önceki yazımda detaylıca bahsettiğim üzere, coğrafyada ki bu el değiştirmenin sonrasında Coğrafi Keşiflerin başlaması, yeni karalar, kaynaklar keşfedilmesi, Bizans’tan kaçan bilim adamlarının İtalya’ya yerleşmesi ve orada bilimsel çalışmalara devam ederek gelecekte “Yakın Çağ’ın” başlamasına neden olacak sürece katkı sağlamaları.
Ateşli silah olan topun, savaş sahnelerinde yerini almasıyla Avrupa’da Derebeylik sisteminin yıkılıp mutlak krallıkların güçlenmesi, İpek Yolu ve Karadeniz Ticaret yollarının Türklerin eline geçmesi en önemli sonuçlardır. Avrupa’da yeni toprak sistemi hâliyle çiftçi sınıfının doğuşu da dolaylı olarak bu olayla ele alınabilir.
Yakın Çağ
Yakın Çağ, 1789 Fransız İhtilali ile başlamış ve hâlen devam eden son Tarihsel Çağ’dır. İstanbul’un Fethinden sonra İtalya’ya giden bilim adamları zamanla orada Rönesans’ın doğuşuna neden oldular. Bu noktada Rönesans olayını biraz irdelemek istiyorum, çünkü bu mesele karanlık orta çağ Avrupa’sının değişmesinde rol oynayan en temel olaydır. İncil dışında kitap okumanın yasak olduğu bir dönemde Avrupa’da her şey kilisenin baskısı altındaydı.
Bilim, sanat, heykelcilik, resim, müzik, mimari… Ancak insanlar artık daha özgür olmak, daha serbest davranmak, yaşamı daha çok renkle doldurmak ve farklı dallara açılmak istediler. Bir düşünce ve idealizm olan Rönesans, kelime anlamıyla da zaten “Yeniden Doğuş” demektir. Bu büyük akım asırlar sürmüştür. Gelişim ilerledikçe insanların düşünce yapısı da değişmeye başlamıştır.
Coğrafi keşifler sonrasında yeni bilgi ve kaynakların elde edilmesi bu sürece katkı sağlamıştır. İnsanlar artık bilgiye ulaşabiliyordu. Böylece kendilerine dikta edilen şeylerin doğru veya yanlış olduğuna kanaat getirme ve gerektiğinde karşı durma eğilimleri arttı. Fikirlerin ve medeniyetin gelişmesi noktasında Rönesans’ın, Fransız İtilalı olayında etkili olduğunu düşündüğüm en temel nokta da işte burasıdır.
Fransız İhtilalı ise başlı başına bir olaydır. Genel olarak yeni bir Çağ başlangıcına sebep olan sonuçlar genelde fikirsel, siyasi ve temel haklar konusundadır. İhtilalın sonuçlarını ele alacak olursak şöyle sıralayabiliriz. Eşitlik ve özgürlük fikirlerinin yayılması, insan hakları anlayışının gelişmesi, milliyetçilik ve yanı sıra demokrasinin gelişimi, burjuva denilen zengin sınıfın gelişmesi ve ekonomik gücü tekellerinde toplamaya başlaması, laiklik ve inanç özgürlüğü konusunun yayılması sayılabilir. Bu maddeler zamanla tüm dünyayı etkilemiştir.
Yaşayan her insan, halen o gün atılan temel maddeleri kullanmakla birlikte gelecekte de yaşayacak olanlar bu sonuçlardan etkilenecektir. Fransız İhtilalı’nda yaşanan iç meseleler; baskı, iç savaş, katliamlar ve tüm devleti hatta Avrupa’yı etkileyen buhran konunun farklı bir detayıdır. Sonuçları her ne kadar büyük olmasına rağmen tüm dünyayı etkiledi demek pek doğru olmayacaktır. Bu sebeple iç kargaşa ve o buhranı yeni bir Çağ başlangıcına sebep olan maddeler arasında saymak bana tam olarak doğru gelmiyor.
Kıymetli okuyucum, tarih bir zaman çizelgesidir. Kronolojidir. Fakat yalnızca bundan ibaret değildir. Tarih, ders alınması gereken en büyük kaynaktır.
Evvelki insanların yaptıkları hatalardan ders almak, gelecekte daha iyi bir toplum ve birey yetiştirmek için önemlidir. İnsanı ve devleti ayakta tutan temel dinamikler fikirler üzerine kurulur. Bu dinamikleri sağlam temellere dayandırmak hem bireyi hem devleti güçlü kılacağı kanısındayım. İçinde bulunduğumuz bu dönemde veya gelecekte yeni bir Çağ başlatacak mesele olursa eğer dileğim şudur ki; tüm dünyayı olumlu yönde etkileyecek, içinde savaş, kan, gözyaşı olmayacak bir sebeple olsun. Çünkü öldürülen masum çocukların vebalını bu dünya artık daha fazla taşıyamaz.
Saygıyla kalın efendim, esenlikler dilerim.