Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, “Hala Marmara’nın ölmediği söyleniyor; ama Marmara’yı ağır yaraladık” dedi.
Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, Marmara Denizi’ndeki müsilaj (deniz salyası) sorununa ilişkin, “Hala Marmara’nın ölmediği söyleniyor; ama Marmara’yı ağır yaraladık. Biz bunu gördükten sonra ‘hızla nasıl tedavi edebiliriz’ şeklindeki yaklaşımları uygulamaya geçirmeliyiz. Bir litre bile bir kirlilik yüküne artık Marmara’nın tahammülü yok” dedi.
Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorununa ilişkin açıklamada bulundu. Türkiye’de su kalitesi yönetiminde bazı zafiyetler olduğunu söyleyen Yıldız, “Bu zafiyetler yönetim açısından zafiyetler, iklim değişikliği etkileri ve aynı zamanda suyu arıtarak doğaya bırakma konusundaki birtakım sorunlarla birleşince bu günlerde gördüğümüz sonuçlar ortaya çıkıyor. Seneler öncesinden itibaren bu deniz salyaları görülüyor; ama bu kadar yaygın değildi. Bu kadar yaygın olması endişelerin artmasına neden oldu. Türkiye’de veya dünyada insanoğlu olarak; alınan suyun doğaya alındığı kadar temiz şekli ile verilmesi konusunda maalesef yönetim stratejisi yaratamadık” dedi.
‘1 LİTRE BİLE KİRLİLİK YÜKÜNE TAHAMMÜLÜ YOK’
Yıldız, Marmara Denizi’ndeki kirliliğe dikkat çekerek, “Hala Marmara’nın ölmediği söyleniyor; ama Marmara’yı ağır yaraladık. Biz bunu gördükten sonra hızla ‘nasıl tedavi edebiliriz’ şeklindeki yaklaşımları uygulamaya geçirmeliyiz. Kırsaldan kente göç var ve bu durum büyük kentlerin su havzalarının sınırlarının zorlanmasını getiriyor. Bu durumda su yönetimine veya büyük kent yönetimine o havzaların korunması hem yerleşimden hem de dolayısıyla kirlilikten korunması gibi çok önemli bir görev ortaya çıkıyor.
Biz suyumuzu sadece denizlerde değil, göllerde değil aynı zamanda baraj çevresinde, barajı besleyen havzalarımızda da koruma önlemlerini çok sıkı bir şekilde alıp ve denetleyerek gerçekleştirmemiz lazım. Bir litre bile bir kirlilik yüküne artık Marmara’nın tahammülü yok. Eğer yasal eksiklerimiz, yönetmelik eksiklerimiz varsa veya idari kapasite konusunda bazı zafiyetlerimiz varsa bunların hızla ortadan kaldırılması lazım. Bir de iş birliği ve koordinasyon çok önemli. Yerel yönetimlerle merkezi yönetimin Türkiye’nin denizlerini, su kütlelerinin korunması konusunda iş birliği içerisinde olmasında çok büyük fayda var” ifadelerini kullandı.
‘BİR SENEDEN DAHA FAZLA ZAMAN ALACAK’
Sanayi kirliliği yaratan unsurların kent içinden, kente yakın bölgelerden daha uygun bölgelere taşınarak kontrol altına alınması gerektiğini ifade eden Yıldız, şöyle konuştu:
“Kimyasal atıkları, tarımsal atıkları, evsel atıkları kesecek olursak su kütlesinin kendini yenileyebilme özelliğinden de yararlanarak bu işi uzun vadede de olsa tekrar iyi su kütlesi durumuna getirebiliriz. Ama bunun için bütünleşik önlemler almamız gerekiyor. Bunun bir sene içerisinde gerçekleşebileceğini söyleyenler de var; ama bizim görüşümüz, bir senede geri dönecek bir su kütlesinden daha fazla kirletmiş olduğumuz. Onun için bunun birkaç seneyi de kapsayan bir geri dönüş sürecine ihtiyacı olduğunu düşünürüz. Su yönetimini yaparken kullanılan suyun atık haline geldikten sonra da nasıl yönetileceğine dikkat etmek durumdasınız. Kirlilik bir sonuçtur. Bunun sebeplerini ortadan kaldırılmadıkça süreci sürdürülebilir bir şekilde yönetemezsiniz.”