Güzel bir sonbahar sabahı. Yer Madrid, Estadio Bernabeu. Hani o Real Madrid futbol takımının efsanevi devasa stadyumu Bernabeu..
Binlerce Atletico Madrid ve Real Madrid formalı taraftar stadyumun çevresinde heyecan içerisinde beklemekte. Yalnız bu işte bir gariplik var. Futbolcular ısınma ve esneme hareketleri yapacağına stadyumun çevresindeki taraftarlar yapmakta. Birazdan maça futbolcular değil de onlar çıkacakmış gibi.. Zaten Pazar sabahının dokuzunda maç da olur mu?
“ÜÇ,İKİ BİR BAŞLAAA!!” Anonsuyla binlerce Atleticolu ve Realli taraftar, sporsever, koşu sever kendileri için ayrı ayrı tahsis edilen kırmızı ve beyaz renkli start noktalarından geniş caddeye doğru akmaya başladılar. Çok enteresan bir görüntü oluşmuştu. Daha birkaç saniye önce bir tarafı bembeyaz, diğer tarafı kırmızı çubuklu formalarıyla birbirinden net bir şekilde ayrı duran o binler, startın verilmesinden sonra sanki baraj kapakları açılmışçasına caddeye boşaldı ve birbirlerine kavuşup, karıştılar ve rengarenk bir insan denizi oluşturdular.
Sonrasında beraber kol kola, sportmence, dostça, sportmence Vicente Calderon’a doğru(Atletico Madrid takımının stadyumu) koştular.. Ne bir kavga, ne bir tatsızlık.. Hep beraber o keyifli Pazar sabahında spor yapmanın, hayranı oldukları takımları temsil etmenin verdiği coşkuyu ve hazzı yaşadılar. Finiş de Atletico formalı koşucu, Real için koşan arkadaşına sarıldı, Real Madridli grup Atleticolu grupla şakalaştılar ve beraber kol kola evlerine dağıldılar.
Dünyanın ilk derbi koşu yarışını dostane bir şekilde gerçekleştirmenin gururunu ve mutluluğunu yaşayarak..
Sözünü ettiğim yarış İspanyada Marca gazetesinin düzenlemiş olduğu “Carrera Marca” www.carreramarca.com/ Profesyonel atletlerin ve halkın katıldığı bir atletizm yarışı. Dünyanın ilk derbi yarışı olması nedeniyle önem taşıyor. İçerik olarak her iki takım taraftarının Real Madrid’in stadyumundan yola çıkarak on kilometrelik güzergahta koşarak yarışı Atletico Madrid’in stadyumunda tamamlaması.
Yarış sonunda her iki takım adına koşanların yarış zamanlarının ortalamaları alınıyor ve hangi takımın kazandığı ortaya çıkıyor. Ama asıl kazanan ezeli rekabet ve ebedi dostluk oluyor..
Aralarında etnik ve siyasi anlaşmazlıklar bulunan Atletico ve Real Madridli taraftarlar bile fanatizmden uzak duruyor ve kol kola koşabiliyorlarsa, ben ülkemizde benzer nitelikte bir organizasyonun daha iyisinin gerçekleşeceğine inanıyorum. Çünkü Türk sporunda yaşanan fanatizmin ve taraftarlar arasındaki gerginliklerin hiçbir dayanağı ve mantıklı bir izahı yok. Hayata geçecek böyle projelerin, bu mesnetsiz fanatizmi çok kısa sürede sileceğinden şüphem yok. Madem bu şiddet bulaşıcı ve yayılıyor, o halde buna karşı atılacak fair play adımlarıyla dostluk ve centilmenlik köprüleri kurulacak ve fair play ruhu Türk sporuna çok hızlı bir şekilde yayılacaktır. Fazla mı hayalciyim?
Türkiye Süper Ligi 2020-2021 Sezonu Analizi:
Hafta sonu olduğu için spor yazayım dedim. Geçen hafta Türkiye Süper Ligi sona erdi. Sergen Yalçın yönetiminde ki Beşiktaş 16. şampiyonluğuna ulaştı. Bence hakedilmiş bir şampiyonluktu. Derbi maçlarında rakiplerini yenen, ligin en iyi futbolunu oynayan kara kartal bileğinin hakkıyla şampiyon oldu.
Lig başladığında Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin zengin kadrolarına göre mütevazi bir kadroyla mücadeleye başladı. Ama Sergen Yalçın müthiş bir iş başardı ve Beşiktaş’ı kolej takımı havasına soktu. Fenerbahçe’nin şampiyonluğu kaybetmesinde iki kilit nokta var. Birincisi Kadıköy’de yedi maç kaybetmeleri ve tersine rekor kırmaları. İkinci nokta ise sezon başında transfer ettikleri Samatta, Thiam ve Cisse üçlüsünün bir santrafor edemeyişiydi. Yarışı son haftaya dek götüren ve iki gol averajla ikinci olan Galatasaray’da ise sorun; Yönetim ve Fatih Terim arasındaki çekişmeler ve Karagümrük, Alanya maçlarında yenen son dakika golleriyle gelen mağlubiyetler ve Ankaragücü ve Rize gibi üç puanın garanti görüldüğü maçlarda alınan mağlubiyetler. Bana göre yılın enleri;
- Yılın teknik direktörü: Sergen Yalçın
- Yılın takımı: Beşiktaş
- Yılın oyuncusu: Rachid Ghezzal
- Yılın hayal kırıklığı: Başakşehir
- Yılın 11’i:
- Altay-Zalai, Marcao, Hugo-Ghezzal, Taylan, Josef, Halil A.-Gradel,M.Mohammed, Adem
Ayrıca lige yeni çıkan ve ligi 6. sırada bitiren Hatayspor’u kutluyorum. Geçen yıl ülkemizi Avrupa’da temsil eden Sivasspor da ligi beşinci sırada tamamladı ve Avrupa biletini aldı. İstikrar bu olsa gerek. Rıza Çalımbay’ı tebrik ediyorum. Türkiye’nin son yıllarda yetiştirdiği en önemli hakemlerden biri Fırat Aydunus da geçen hafta jübile yaptı. Bundan sonraki hayatında başarılar diliyorum. Gözümüz kendisini arayacak.
Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır. Şimdi bu sözü niye söyledim merak ettin sevgili okur. Beşiktaş’ın şampiyonluğu bir motosiklet sayesinde oldu desem şaşırır mısınız? Şöyle izah edeyim. Sezon başı transferin son günü, son saatleri yaşanıyordu.
Rachid Ghezzal’ın transfer evrakları geç hazır edildi. Transfer döneminin kapanmasına dakikalar kalmıştı. İstanbul trafiğinde evrakların TFF merkezine yetiştirilmesi mümkün görünmüyordu. Beşiktaş kulübü bir motorlu kurye ayarladı ve motosikletle Ghezzal’ın evrakları sürenin dolmasına on dakika kala Türkiye Futbol Federasyonuna ulaştırıldı. Ve o Ghezzal Beşiktaş’ın şampiyonluğunda baş rol oynadı. Şimdi anladın mı sevgili okur neden bir nal bir atı bir motosiklet Beşiktaş’ı kurtardığını.
Galatasaray Ne Yapmalı?
Malum Galatasaray’da bir seçim süreci yaşanıyor. Başkanlık için şu ana kadar dört aday başvuru yaptı. Ben bu adaylar arasında Burak Elmas’ı favori olarak görüyorum. Çünkü kendisi çok genç yaşta Galatasaray yönetiminde yer almış kulübün sinir uçlarını bilen bir kişi. Üstelik sözleşmem 31 Mayıs’ta bitiyor diyen ve veda sinyali veren Fatih Terim’le çalışacağını belirtti.
Mevcut başkan Mustafa Cengiz Fatih Terim ile çalışmayacağını söyledi cuma günü düzenlediği basın toplantısında. Özür dilerse belki o zaman görüşürüz dedi. Yahu Mustafa efendi. Fatih Hoca senden özür diler mi? Birlikte çalıştığınız dönemde Fatih hocaya her türlü kaprisi yaptın, her türlü zorluğu çıkardın. Senin gibi bin tane Mustafa Cengiz olsa Fatih Terim’in Galatasaray’a yaptığı katkıyı yapamaz. O yüzden Fatih Hocayla devam etmeyi isteyen Burak Elmas’ın seçimi kazanmasını diliyorum. Ayrıca Burak Elmas’ın TT Arena yanına inşa etmeyi planladığı Tevfik Fikret Spor ve Yaşam Merkezi projesi var. Bu güzel projeden on yılda on yedi milyon dolar gelir hedefleniyor. Galatasaray kiralık sözleşmeleri biten Halil, Onyekuru ve Gedson’u takımda tutmalı ve küsen Fatih Terim’in gönlünü alarak yeni sezonda takımın başında tutmalı.
Dün öğrendiğim bilgiye göre Almanya başkonsolosluğu gelecek hafta Köln’de düzenlenecek Euro League final four’u için Anadolu Efesli idareciler ve sporcu yakınlarına vize vermiyormuş. Eğer bir çözüm bulunmazsa Almanya’daki Final Four’da Efesli idareciler ve basketbolcu aileleri Anadolu Efes’i yalnız bırakacaklar. E siz Akp li belediye aracılığıyla Almanya’ya insan kaçakcılığı yaparsanız, elin gevuru da vizeye gerçekten ihtiyacınız olduğunda sizin suratınıza kapıyı kapatır. ( bakınız: Malatya Yeşilyurt Belediyesi Almanya’ya insan kaçakcılığı)
Yazımın sonunda size bir müzik haberi vermek istiyorum. Karolina Protsenko. Bu kızı youtube dan takibe alın. Kendisi on iki yaşında bir keman virtüözü. Sokak performansları sergiliyor ve popüler şarkılara şahane coverlar yapıyor. Bu küçük kız sahiden muhteşem!