İYİ Parti lideri Akşener, “Sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız çalışanımız olduysa, hepsinden helallik istiyoruz” dedi.
İYİ Parti lideri Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız çalışanımız olduysa, hepsinden helallik istiyoruz” sözlerine ilişkin açıklama yaptı. Akşener,” Saray’da beslediğin yandaşlardan helallik iste. Daha dün iş yerleri kapanıyor diyenler abartıyor diyordun. Bugün utanmadan helallik istiyorsun” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.
Akşener’in konuşmasından satır başları:
Her biri gider ayak bir kriz üretmekten kendini alamıyor. Nitekim bunun son örneğini Filistin’de yaşıyoruz. Siviller, kadınlar ve çocuklar insafsızca katlediliyor. Bildiğiniz gibi Mart ayında İsrail’de seçim yapıldı. Oluşan tablo Netanyahu’nun hükümeti kurmasına imkan vermedi.
İsrail Cumhurbaşkanı da hükümeti kurma görevini başka partiye verdi. Birden bire İsrailli Arap partileri kritik bir öneme sahip oldular.
Bu gelişmeler üzerine bir anlamda Sayın Erdoğan’ın İsrail versiyonu olan Netanyahu siyasi rakiplerini baltalamak ve bu şekilde koltuğunu korumak için gözlerini kırpmadan saldırmaya başladı.
İsrailli Arap partileri de yaşananlara tepki olarak koalisyon görüşmelerinden çekildi. Savaş tüccarları, koltuk meraklıları kazandı. Kim kaybetti? İsrail’de yaşayan Araplar, Gazze’deki kadınlar ve çocuklar, İsrail demokrasisi kaybetti.
SOMUT ADIM GÖRMEDİK
Ülkemizi yönetenlerden bir somut adım görmedik. Mesela İsrail ile aramızda 6 milyar doları aşan ticari ilişkiler var. Bunlar askıya alınmadı. Mesela Kürecik Radar Üssü var. Bu üs kapatılmadı? Ne var peki? Bol miktarda hasamet var. A Haber’de, Yeni Şafak’ta ateşli haberler var.
Doğu Türkistan için bu kadarını bile yapamadılar. Sayın Erdoğan, Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz için ağzını bile açamamıştı.https://688519f62ca37f9b00ee5e2ffa3d6752.safeframe.googlesyndication.com/safeframe/1-0-38/html/container.html
Milletimiz televizyonda estirilen hasamet rüzgarlarına artık inanmıyor. Filistin için çok şey yapıyormuş gibi görünme şovlarını artık kimse yemiyor. Liderlik hamasetle değil icraatla olur. Boş konuşmayı bırakıp, gerekeni yapacaksınız.
“19 MAYIS MİLLETİMİZ İÇİN TARİHİ BİR BAŞLANGIÇ”
Yarın 19 Mayıs. 19 Mayıs’ın yeri bir başkadır. 23 Nisan, 30 Ağustos, 29 Ekim bir sonuçtur ama 19 Mayıs milletimiz için tarihi bir başlangıçtır.
Bu adım binlerce yıllık tarihimizden süzülen inanç ve kararlılığın tüm dünyaya ilanıdır. 19 Mayıs iç cephedeki sayısız gediğe rağmen Türk milletini aynı kutlu ülküde buluşturan bir büyük destanın adıdır.
AŞILAMADA EKSİKLİK
Sözde tam kapanma sürecinde bir kez daha gördük bu zor günlerde millet olarak yapayalnızız. Neticede yarı sürü bağışıklığı, yarı kapanma, yarı açıklık, yarı toklukla yalan yanlış bir süreci daha yaşadık. 14 aylık süreçte gelişmiş ülkelerde işler yoluna girmeye başladı.
Biz ise iktidarın türlü yalanlarıyla oyalanıp hastalanmayıp, ölmemek için türlü çaba harcıyoruz. Ekonomik ve sosyal destek paketleri olmadan, aşı kampanyası olmadan uygulanan politikalar büyük bir belaya dönüştü.
16 Mayıs itibariyle yaklaşık 26 milyon doz aşılama yapılabilmiş. Yani partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ile zincirlerini kırmış sayın Erdoğan ve arkadaşlarının olağanüstü hızlı yönetim anlayışıyla gidersek 13 ay daha lazım. Beceriksizliğe bakar mısınız?
DAMAT VE KAYINÇOLARDAN HELALLİK İSTE
Bunca haramın arasında bir de utanmadan milletinden helallik isteyecek kadar yüzsüz. Sayın Erdoğan, yeter artık milletimizin yakasından bir düşün. Çileyi ,yoksulluğu reva gördüğün bu milletten hangi yüzle helallik istiyorsun. Mesela git arpalığa çevirdiğin yönetim kurullarına atadığın gelin, damat ve kayınçolardan helallik iste.
Saray’da beslediğin yandaşlardan helallik iste. Daha dün iş yerleri kapanıyor diyenler abartıyor diyordun. Bugün utanmadan helallik istiyorsun.
Ekmeği haram ettiğin işçiden helallik alamazsın. Hayalleri haram ettiğin gençten helallik alamazsın. Siftahı haram ettiğin esnaftan helallik alamazsın. Siftahı haram ettiğin esnaftan helallik alamazsın. Huzuru haram ettiğin kadınlardan, günahına girdiğin nice masumdan helallik alamazsın.
Kaz dağlarında, İkizdere’den Harran’dan, Soma’da helallik alamazsın. Böyle yüzsüzlük, böyle utanmazlık olmaz. Sen haram içinde sefa sürerken, darda bıraktığın milletten helallik alamazsın.
Siyasetçi milleti ile kürsüden attığı nutukla helalleşmez. Siyasetçi milleti ile sandıkta helalleşir. Önce milletimizin önüne sandığı getireceksin, helalliği öyle göstereceksin. Öyle kürsülerden üfürmekle olmaz. Madem helallik alacağına eminsin, getirin sandığı. Hodri meydan.
Yolsuzluk da Türkiye’yi bir dünya markası haline getirdiler. Rüşvetle, yolsuzlukla anılan Afrika ülkelerinden biri haline getirdiler. Yolsuzlukla mücadele edeceğiz dediler, denetleyen kurumların içini boşalttılar. Araştıran, sorgulayan gazetecileri hapse attılar.
“100 KİŞİDEN 13’Ü MUTLAK YOKSUL”
Yoksul bir ailenin ne gibi gelirleri olur? Kira, elektrik, doğalgaz bir de yiyecek içecek giderleri olur. Sakarya milletvekilimiz Ümit Dikbayır arkadaşımız 8 aydır markette, pazarda enflasyonu ölçüyor.
Her ay, aynı ürünleri satın alarak farkı gözlemliyor. Neredeyse her ay yüzde 5 zam geliyor. Bu arkadaşların çıkardığı enflasyon rakamı bunun yanından bile geçmiyor.
Yalnızca son 2 yılda Ankara, Bursa ve İzmir’in toplam nüfusu kadar insanımız yoksulluğun pençesine düşmüş. Sokaktan geçen her 100 kişiden 13’ü mutlak yoksulluk içinde.
Sayın Erdoğan; Siyasetçinin sözü namusudur. İşte o nedenle, bir siyasetçi için en kötüsü, Sözünün kıymet-i harbiyesinin kalmamasıdır.https://688519f62ca37f9b00ee5e2ffa3d6752.safeframe.googlesyndication.com/safeframe/1-0-38/html/container.html
Geldiğimiz noktada, senin sözünün de bir değeri kalmadı. Çünkü ne dediysen, millete tersini yaşattın. Zenginlik dedin, fakirliği yaşattın.
İş dedin, gençleri işsiz bıraktın. Aş dedin, vatandaşı aç bıraktın. Güçlü Türkiye dedin, itibarımızı iki paralık ettin.
Uçacağız dedin, memleketi uçuruma sürükledin. Siyasetçi, milletine projelerini anlatır, çözümlerini anlatır, vaatte bulunur. Vaatlerini gerçekleştiremezse de çıkar, milletinden özür diler. Bütün yanlışlarına ve eksiklerine rağmen, istifini bozmayandan siyasetçi olmaz. Devlet insanı hiç olmaz. Böyle devlet yönetilmez.
Peki yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla nasıl mücadele edilir? İnanın bu hiç de zor değil. Önce milletinizi seveceksiniz. Sonra kararlı olacaksınız ve çok çalışacaksınız.
Bunlar olunca, Türkiye’nin gücü, her tür yanlışı yenmeye yeter. Türkiye, imkanları olan, zengin bir ülke. Yeter ki önce millet, önce memleket diyenler başa gelsin.
Ben bu gerçekleri söyleyince; İktidara “Nasıl batırdın?” diye sormaya cesareti olmayanlar, bize “nasıl yöneteceksin?” diye soruyor.
Allah’ın izniyle, İYİ Parti iktidarında, tüm bu sorunların üstesinden geleceğiz. Çünkü bu bir zihniyet meselesi. Bizi onlarla karıştırmayın, biz onlara benzemeyiz.
“TORPİLLİ DEĞİL LİYAKATLİ KADROLARLA YÖNETİRİZ”
Onlar milletimizi düşünmüyor olabilir, biz düşünüyoruz. Onlar başaramıyor olabilir, biz başarırız. Onlar memleketi yönetemiyor olabilir, biz yönetiriz.
Çünkü biz İYİ Parti’yiz. Biz, haram yemeyiz, haram yedirmeyiz, çalmayız, çaldırmayız.
Memleketi aile şirketi gibi değil, layık olduğu gibi yönetiriz. Bir kişinin yarım aklıyla değil, ortak akılla yönetiriz. Hafta sonları, gece yarıları, alelacele alınan kararlarla değil, vizyonla, planla, programla, çok çalışarak yönetiriz.
Keyfiyetle değil, şeffaflıkla, gizleyerek değil, hesap vererek, yönetiriz. Torpilli değil, liyakatli kadrolarla yönetiriz.
Yasaklarla değil, adaletle, hukukla yönetiriz. Milleti bölmeden, kimseyi iteklemeden, demokrasiyle, millet iradesiyle el ele yönetiriz.
İkna ederek, doğruda, güzelde buluşarak yönetiriz. Şahsi hırslarımızla değil, kibrimizle değil, akılla, irfanla, tevazuyla yönetiriz.
Bizi onlarla karıştırmayın.
Biz, önce millet, önce memleket diyenleriz. İşte o nedenle, memleketi aslanlar gibi yönetir, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le, Türkiye’yi düze çıkartırız.
- Alamazsın Sayın Erdoğan.
- Ekmeği haram ettiğin işçiden, helallik alamazsın.
- Hayalleri haram ettiğin gençten, helallik alamazsın.
- Tok yatmayı haram ettiğin garibandan, helallik alamazsın.
- Siftahı haram ettiğin esnaftan, helallik alamazsın.
- Hasadı haram ettiğin çiftçiden, helallik alamazsın.
- Yazmayı haram ettiğin gazeteciden, helallik alamazsın.
- Düşünmeyi haram ettiğin akademisyenden, helallik alamazsın.
- Kadroyu haram ettiğin öğretmenden, helallik alamazsın.
- Emekliliği haram ettiğin EYT’lilerden, helallik alamazsın.
- Takdiri haram ettiğin sağlıkçılardan, helallik alamazsın.
- Huzuru haram ettiğin kadınlardan, helallik alamazsın.
- Aşıyı haram ettiğin milyonlardan, helallik alamazsın.
- Günahına girdiğin nice masumdan, helallik alamazsın.
- Bir damla huzuru, iki dirhem tebessümü haram ettiğin milletimizden, helallik alamazsın.
- Kaz Dağları’ndan, İkizdere’den, Harran’dan, Hasankeyf’ten,
- Kuzey Ormanları’ndan, Salda Gölü’nden, Soma’dan helallik alamazsın.
- Türkiye’nin Cennet köşelerinde yapılan haram işlerden helallik alamazsın.
- Olmaz.
- Böyle yüzsüzlük, böyle utanmazlık, böyle terbiyesizlik olmaz.
- Sen haram içinde sefa sürerken, dar günde tek başına bıraktığın milletimizden,
- şimdi çıkıp da, helallik alamazsın Sayın Erdoğan.
- Ama illaki helalleşmek istiyorsan,
- Ben sana yolunu söyleyeyim.
- Siyasetçi, milletiyle kürsüden attığı nutukla helalleşmez.
- Siyasetçi, milletiyle sandıkta helalleşir.
- Madem helallik alacaksın,
- önce aziz milletimizin önüne sandığı getireceksin,
- helalliği öyle isteyeceksin.
- Sandığı getireceksin, milletimiz sana ne diyecek göreceksin.
- Öyle kürsülerden üfürmekle olmaz.
- Halep oradaysa, arşın burada.
- Madem helallik alacağına eminsin, buyur bakalım, hodri meydan!
- Sayın Erdoğan;
- Benim söylediklerimi duymazdan geliyorsun, biliyoruz.
- Çözümlerimizi, önerilerimizi görmezden geliyorsun, onu da biliyoruz.
- Yükselişimizden ödün patlıyor, seni anlıyoruz.
- Ama bizim sesimiz, milletimizin sesi.
- Sen istediğin kadar duymamazlıktan gel, o gür sesi durduramayacaksın.
- TRT ve Meclis televizyonu istediği kadar sansürlesin, o sesi kesemeyeceksin.
- Senin havuz medyan varsa, milletimizin burada bir kürsüsü var.
- 5 maaşlı danışmanların Ak Parti’si varsa,
- işsiz gençlerin, atanamayan öğretmenin, EYT’linin İYİ Parti’si var.
- Milletin parasıyla sefa sürenlerin, 5 müteahhidin, Tayyip Abi’si varsa,
- esnafın, çiftçinin, emekçinin Meral Abla’sı var.
- Haydi görelim bakalım, el mi yaman, bey mi yaman?
- Dava arkadaşlarım;
- Bu hafta Milletin Kürsüsü’nde, esnafımızın bu helallik isteğine cevabını dinleyeceğiz.
- Ankara’da kahvehane işleten, daha doğrusu işletemeyen, Hasan Çiftçi Bey aramızda.
- Buyurun Hasan Bey, söz de kürsü de sizindir.
- Teşekkür ederim Hasan Bey.
- Bugünler inşallah geçecek.
- Emin olun, biz geleceğiz ve esnafımıza nefes aldıracağız.
- Aziz Milletim, değerli milletvekilleri;
- Bir iktidarın sözleri ve icraatları arasındaki uyum ya da uyumsuzluk,
- o iktidarın hem karnesi, hem de karakteridir.
- 19 yıl önce, millete verdikleri sözleri hatırladığımızda,
- Sayın Erdoğan’ın iktidarının sınıfta kaldığı bir gerçek.
- İktidara gelirken en iddialı sloganları neydi hatırlayın;
- 3Y ile mücadele…
- Neydi onlar?
- Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar.
- Arkadaşlar bunlarla mücadele edecekti.
- Peki 19 yılın sonunda ne oldu?
- Birinci “Y”: Yolsuzluk.
- Yolsuzlukta Türkiye’yi bir dünya markası haline getirdiler.
- “Dünyanın en çok kamu ihalesi alan ilk 10 şirketi” listesine, Türkiye’den beş şirket girdi.
- Bu şirketlerin aldığı ihalelerin toplamı, 200 milyar doları aşıyor.
- Rakam o kadar büyük ki, böyle söyleyince pek anlaşılmıyor.
- 200 milyar dolar ne demek, biliyor musunuz?
- Hane başına, 85.000 lira demek.
- Yani, Türkiye’deki her ailenin cebinden, 85.000 lira çıkmış,
- 5 müteahhitin cebine girmiş demek.
- Mesela, o paralarla Osmangazi Köprüsü yapıldı.
- Maliyeti, 1 buçuk milyar dolar.
- Ama devletin kasasından çıkacak para, 13 milyar dolar.
- Bu köprü, dünyanın en büyük yolsuzluk eseridir.
- Bu köprü, bir millete atılmış, dünyanın en büyük kazığıdır.
- “Yolsuzlukla mücadele edeceğiz.” dediler,
- yolsuzluğu denetleyen kurumların, Sayıştay’ın, Danıştay’ın içini boşalttılar.
- Araştıran, sorgulayan gazetecileri hapse attılar.
- Yolsuzluğa karşı sesini çıkaranı kovdular.
- Namusuyla çalışanın üzerine çöktüler.
- Ve sonunda yolsuzluğu bir norm haline getirdiler.
- 3 Kasım 2002 seçim beyannamesinde Ak Parti,
- yolsuzlukla mücadele edeceğini, tam 24 defa tekrarlamış.
- Gelinen noktada ise, Türkiye yolsuzluk sıralamasında,
- 2007 yılında 64,
- 2015’te 66,
- 2020 yılında ise 86. sıraya kadar geriledi.
- Yani yolsuzlukta Botsvana, Ruanda, Namibya ve Gana gibi ülkelerden, daha gerideyiz.
- İşte size Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının, yolsuzlukla verdiği büyük mücadele.
- Yolsuzlukta, Afrika ülkeleriyle rekabet eden Türkiye.
- Devam edelim.
- 2’inci “Y”: Yoksulluk.
- “Yoksullukla mücadele edeceğiz.” diye diye geldiler,
- vergilerle, cezalarla, yoksulun bile parasına göz diktiler.
- Kendi yandaşlarının vergi borçlarını silerken,
- elektrikten 5 kalem vergi topluyorlar.
- İşçiye, memura, emekliye maaş zammı yapmamak için,
- enflasyon rakamlarıyla oynayıp, düşük gösteriyorlar.
- Soruyorum:
- Yoksul bir ailenin ne gibi giderleri olur?
- Kira gideri olur.
- Doğalgaz, elektrik ve su gideri olur.
- Bir de yiyecek içecek gideri olur değil mi?
- Ümit Dikbayır arkadaşımız, 8 aydır pazarda, markette enflasyonu ölçüyor.
- Her ay, aynı ürünleri satın alarak, aradaki farkı gözlemliyor.
- Market ve Pazar alışverişine, neredeyse her ay yüzde 5 zam geliyor.
- Ama bu arkadaşların çıkardığı enflasyon rakamı bunun yakınından bile geçmiyor.
- Dünya Bankası verilerine göre, son 2 yılda,
- Ülkemizdeki mutlak yoksul sayısı 3,2 milyon kişi artarak 10,1 milyon kişiye yükselmiş.
- Yalnızca son 2 yılda, Ankara, Bursa ve İzmir’in toplam nüfusu kadar insanımız,
- yoksulluğun pençesine düşmüş.
- Sokaktan geçen her 100 kişiden 13’ü, mutlak yoksulluk içinde.
- Bir yanda dükkanlar kapalı.
- Bir yanda gençler işsiz.
- Memurun, işçinin, emeklinin aldığı para yetmiyor.
- Türk milleti olarak yoksullaştık.
- Orta gelir tuzağının üzerinden atlayıp zengin olacaktık, fakirlik kapanına düştük.
- Partili Cumhubaşkanlığı Sistemi’ne geçince, zincirlerimizi kırıp zengin olacaktık,
- Evi, arabayı, telefonu geçtim,
- Markette sepeti, pazarda fileyi doldurmak bile, hiç bu kadar zor olmamıştı.
- İşte size Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının, yoksullukla verdiği büyük mücadele.
- Ak Parti eliyle, fakirlik kapanına mahkum edilen Türkiye.
- 3Y’nin üçüncüsü: Yasaklar.
- “Yasaklarla mücadele edeceğiz.” dediler, yaşamadığımız yasak kalmadı.
- Saray medyasında Sayın Erdoğan’ı eleştirmek yasak.
- Gazeteciysen, yolsuzlukları araştırmak yasak.
- Televizyonlarda, terörist mektubu okutmak serbest ama,
- Milletin Kürsüsü’nü yayınlamak yasak.
- Yargı mensupları için, Ak Partiliye dokunmak yasak.
- Anayasa Mahkemesi’nin, anayasayı uygulatması yasak.
- Kadına yönelik şiddetin her türlüsü, tartışmaya açık ama,
- İstanbul Sözleşmesi yasak.
- Muhalefetsen, “128 milyar dolar nerede?” diye sormak yasak.
- Kendi bakanlığına dezenfektan satan bakanı, soruşturmak yasak.
- Millet İttifakı belediyelerinin, vatandaşa yardım yapması yasak.
- Vatandaşı, patates soğan kuyruğuna mahkum etmek serbest ama,
- ucuz ekmek büfesi açmak yasak.
- Üniversitede, rektörü eleştirmek yasak.
- Geçtim şiir okumayı, tweet atmak yasak.
- Protesto yasak.
- Yürüyüş yasak.
- Filistinliler için yürümek serbest ama,
- Doğu Türkistan’a sahip çıkmak yasak.
- Sokağa çıkmak yasak.
- Okula gitmek yasak.
- Kepenk açmak yasak.
- Turist değilsen, soluduğun hava bile yasak.
- Lebalep kongreler serbest ama,
- Milli Bayramlarımız yasak.
- İşte size, Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının, yasaklarla verdiği büyük mücadele.
- Yasakların doyasıya yaşandığı bir Türkiye.
- Dava arkadaşlarım;
- Bunların işleri güçleri hamaset.
- Bakın, 2023 vizyonu, hala Ak Parti’nin internet sitesinde duruyor.
- Orada da durum aynı.
- Gerçekleşen tek bir vaatleri yok.
- 2023 vizyonunda ne yazıyorsa, tersini yapmışlar.
- Kişi başı milli gelir, 25 bin dolar diyor.
- 10 bin doları bulsak dua edeceğiz.
- İlk 10 ekonomi arasına gireceğiz diyor,
- ilk 20 ekonominin dışına çıktık.
- Bir milyon işsize iş diyor,
- İşsizler kervanına, her yıl bir milyon işsiz daha katılıyor.
- 2023 vizyonunda, “esnafa destek ve kolaylık” yazıyor.
- Esnafın üzerindeki vergi yükünü azaltacağız yazıyor.
- Resim olarak da bir esnaf lokantasının resmini kullanmışlar.
- Çok ilginçtir, o resmini kullandıkları lokanta bile, bugün can çekişiyor.
- 2023 vizyonunda ne yazıyorsa tersi oldu.
- Damat Bakan ne dediyse tersi oldu.
- Milli gelir düştü, işsizlik arttı, kepenkler kapanıyor, milletin borçları dağ oldu.
- 3600 ek gösterge vaatleri yalan oldu.
- EYT yarası kanamaya devam ediyor.
- Sayın Erdoğan;
- Siyasetçinin sözü namusudur.
- İşte o nedenle, bir siyasetçi için en kötüsü,
- Sözünün kıymet-i harbiyesinin kalmamasıdır.
- Geldiğimiz noktada, senin sözünün de bir değeri kalmadı.
- Çünkü ne dediysen, millete tersini yaşattın.
- Zenginlik dedin, fakirliği yaşattın.
- İş dedin, gençleri işsiz bıraktın.
- Aş dedin, vatandaşı aç bıraktın.
- Güçlü Türkiye dedin, itibarımızı iki paralık ettin.
- Uçacağız dedin, memleketi uçuruma sürükledin.
- Siyasetçi, milletine projelerini anlatır, çözümlerini anlatır, vaatte bulunur.
- Vaatlerini gerçekleştiremezse de çıkar, milletinden özür diler.
- Bütün yanlışlarına ve eksiklerine rağmen, istifini bozmayandan siyasetçi olmaz.
- Devlet insanı hiç olmaz.
- Böyle devlet yönetilmez.
- Aziz milletim;
- Peki yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla nasıl mücadele edilir?
- İnanın bu hiç de zor değil.
- Önce milletinizi seveceksiniz.
- Sonra kararlı olacaksınız ve çok çalışacaksınız.
- Bunlar olunca, Türkiye’nin gücü, her tür yanlışı yenmeye yeter.
- Türkiye, imkanları olan, zengin bir ülke.
- Yeter ki önce millet, önce memleket diyenler başa gelsin.
- Ben bu gerçekleri söyleyince;
- İktidara “Nasıl batırdın?” diye sormaya cesareti olmayanlar,
- bize “nasıl yöneteceksin?” diye soruyor.
- Allah’ın izniyle, İYİ Parti iktidarında, tüm bu sorunların üstesinden geleceğiz.
- Çünkü bu bir zihniyet meselesi.
- Bizi onlarla karıştırmayın, biz onlara benzemeyiz.
- Onlar milletimizi düşünmüyor olabilir, biz düşünüyoruz.
- Onlar başaramıyor olabilir, biz başarırız.
- Onlar memleketi yönetemiyor olabilir, biz yönetiriz.
- Çünkü biz İYİ Parti’yiz.
- Biz, haram yemeyiz, haram yedirmeyiz, çalmayız, çaldırmayız.
- Memleketi aile şirketi gibi değil, layık olduğu gibi yönetiriz.
- Bir kişinin yarım aklıyla değil, ortak akılla yönetiriz.
- Hafta sonları, gece yarıları, alelacele alınan kararlarla değil,
- Vizyonla, planla, programla, çok çalışarak yönetiriz.
- Keyfiyetle değil, şeffaflıkla,
- gizleyerek değil, hesap vererek, yönetiriz.
- Torpilli değil, liyakatli kadrolarla yönetiriz.
- Yasaklarla değil, adaletle, hukukla yönetiriz.
- Milleti bölmeden, kimseyi iteklemeden,
- demokrasiyle, millet iradesiyle el ele yönetiriz.
- İkna ederek, doğruda, güzelde buluşarak yönetiriz.
- Şahsi hırslarımızla değil, kibrimizle değil, akılla, irfanla, tevazuyla yönetiriz.
- Bizi onlarla karıştırmayın.
- Biz, önce millet, önce memleket diyenleriz.
- İşte o nedenle, memleketi aslanlar gibi yönetir,
- İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le, Türkiye’yi düze çıkartırız.
- Sayın Erdoğan;
- Bu millet sana güvendi, yetkiyi verdi.
- Ama sen milletinden koptun.
- Kibrine ve hırslarına yenildin.
- Haktan, hakikatten uzaklaştın.
- Ve sonuçta başarısız oldun.
- Artık milletimize verecek bir şeyin kalmadı.
- Bu gerçeği kabullen artık.
- Başarısızlığı kabullenmek de bir erdemdir.
- Koltuğu kaptırmak, dünyanın sonu değil.
- Yapamayınca çekilmeyi de bileceksin.
- Yönetemeyince kenara çekilip, yönetebilenleri izleyeceksin.
- Bu kadar basit.
- Korkma Sayın Erdoğan.
- Biz kimseyle düşman değiliz.
- Bizim derdimiz belli.
- Çocuklarımız için, torunlarımız için, güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye’yi,
- bir an önce tesis etmekten başka bir hedefimiz yok.
- Çünkü biz, sizin gibi sefa sürmeye değil,
- milletimize hizmet etmeye geliyoruz.
- Milletimizin dertlerini çözmeye geliyoruz.
- Siz tıpış tıpış gidiyorsunuz, biz koşarak geliyoruz.
- Emin adımlarla, her gün büyüyerek geliyoruz.
- Milletimizle, yan yana, omuz omuza geliyoruz.
- O nedenle, ilk seçimden sonraki muhalefet kariyerinizde,
- sana ve arkadaşlarına şimdiden başarılar diliyoruz.
- Değerli dava arkadaşlarım;
- Her gün daha da gürleşen bir sesle, Millet Bizi Çağırıyor!
- Yalnız bırakılan milletimize sahip çıkacak,
- Yolsuzluğu, yoksulluğu, yasakları tarihe gömecek,
- Ülkemizin zenginliğini, her eve paylaştıracak,
- Hırsızların hortumunu kesecek,
- 3600 ek göstergeyi verecek,
- EYT’li kardeşlerimizin yarasını saracak,
- Gençlerimize iş ve yeniden umut verecek bir iktidar geliyor.
- Müjdeler olsun;
- Türkiye, İYİ Parti iktidarına hazırlanıyor!
- Ne diyordu Namık Kemal?
- “Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
- Yok mudur kurtaracak, baht-ı kara maderini?”
- İşte bizler, aynı cennet mekan Atatürk gibi,
- o soruya yeniden aynı cevabı verenleriz;
- “Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
- Bulunur kurtaracak, baht-ı kara maderini.”
- Kimse umutsuzluğa kapılmasın.
- Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yok.
- Biz buradayız.
- Biz hazırız.
- O sandık gelecek ve milletimiz İYİ Parti diyecek.
- İYİ Parti iktidarında milletimiz nefes alacak, insanımızın yeniden yüzü gülecek.
- Biz geleceğiz ve Türkiye İYİ OLACAK!
- Kimse merak etmesin.
- Toplantımızı şereflendirdiniz,
- Sağolun, varolun, Allah’a emanet olun.