İYİ Parti TBMM Grup başkanvekili Lütfü Türkkan, “Demokrasilerde halk gerçeklere özgür basın sayesinde ulaşabilir” dedi.
Sayın Basın Mensupları dün Dünya Basın Özgürlüğü günüydü. Sizlerin ve tüm basın mensubu arkadaşlarımızın bu gününü kutluyorum. Demokrasilerde halk, gerçeklere özgür basın sayesinde ulaşabilir. Gazetecilerin hakkında garip gerekçelerle davalar açıldı, yazdıkları yüzünden sabahın köründe gözaltına alındılar, saçma sapan gerekçelerle hapse atıldılar. Böyle bir ülkede basın özgürlüğünden söz edebilir miyiz?
Bugün; gazetecilerin Saray’ın standartlarına göre belirlendiği, Fahrettin Altun’un istediğine basın kartı verdiği, Cumhurbaşkanına sorulacak soruların önceden belirlendiği, Fahretti’n Altun’un beğenmediği soruyu sordurmadığı bir dönemdeyiz. Yani soru sorulmasının engellendiği dönem. Peki sorarsanız ne oluyor? Cumhurbaşkanlığı akreditasyonunuz iptal ediliyor. O muhabir patrona şikayet ediliyor. Bugün Ak Parti sözcüsü Ömer Çelik’e soru sormak bile artık izinle. İstemedikleri soruları sordurmuyorlar. Ömer Çelik’in Ak Partide basın toplantısını izlemek için Cumhurbaşkanlığı akreditasyonu istiyorlar.
Türkiye kendi ülkesinde muhalif ses istemeyen yöneticiler tarafından yönetiliyor. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye; 180 ülke içerisinde Bangladeş, Rusya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi ülkelerin ardından 153. sırada yer alıyor. AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında 134 ülke arasında 99’uncuydu. Şimdi 180 ülke arasında 153’üncü sıraya gelmişiz. Bütün bunlar neden? İktidar, gizli kapaklı işlerinin ortaya çıkmasından korkuyor, o yüzden gazetecileri, aydınları hatta politikacıları terör örgütleri ile işbirliği yapmakla suçlamaya başladılar.
Ülkede yönetimin şeffaflık ve hesap verebilirliği kalmadı. Yasaklar konuldu, eleştiren gazeteciler, aydınlar, muhalefet artık açıkça konuşamaz hale geldi. O kapalı rejimlerdeki ülkelere dönmemize an ve ramak var. Türkiye bu şekliyle devam ederse, dış dünyaya tamamen kapılarını kapatmış olacak. Aynı suyun içinde kaynayan kurbağa gibi. Bu kadar sıcaklık bizi rahatsız etmez diyerek sonunda haşlanmaya doğru gidiyoruz.
TÜİK RAKAMLARI
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Nisan ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Verilere göre Nisan’da enflasyondaki yükseliş devam etti. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 17.14, aylık yüzde 1,68 arttı. Üretici fiyat endeksi Nisan’da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35,17 arttı. Aylık bazdaki artış ise yüzde 4,34 oldu.
Son 23 ayın en yüksek enflasyon oranını gördük. Enflasyonda dünyada 14. Avrupa’da 1. Avrupa’da birinciliği kimseye kaptırmıyoruz Hem salgında hem de enflasyonda. G 20 ülkeleri arasında Arjantin’den sonra 2. sıradayız. Gana, Kırgızistan, Somali gibi ülkeler bizden daha düşük enflasyona sahip. O beğenmediğiniz eski Türkiye’de, 90’lı yıllarda Türk ekonomisi 17. sıraya kadar yükselmişti. Türkiye’nin G20 ülkesi olması Adalet ve Kalkınma Partisinden önceye dayanır. Şimdi geldiğimiz noktada 20. Sıraya düşme tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Türkiye’nin kazanımlarının önemli bir kısmı özellikle son 7 yılda adeta erimiştir. Ekonomik tablo ortada; Merkez bankasında 128 milyar dolar kayıp! Merkez Bankası Rezervlerimiz eksilere düşmüş durumda! 128 cevap var hiçbiri birbirine benzemiyor. Halk, TÜİK tarafından bir türlü doğru tespit edilemeyen hayat pahalılığının altında inim inim inliyor.
MERKEZ BANKASI’NIN 159,2 TON ALTINI DA MI KAYIP !…
128 milyar dolardan sonra Merkez Bankası’nın 159, 2 ton altını da mı kayıp! Merkez Bankası Başkanı Sayın Şahap Kavcıoğlu Merkez Bankası’nın altın rezervinin 720 ton olduğunu açıkladı. Ancak bu altının 364 tonu özel bankalara ait. Merkez Bankası’nın ise resmi rakamlara göre 515 ton altını vardı. Ancak kasada 159 ton altın eksiği var. Nerede bu 159 ton altın. Kime sattınız, neden sattınız? Dünya Altın Konseyi verilerine göre dünyada en çok altın satan Merkez Bankası Türkiye’ninki. Merkez bankası Başkanı Sayın Şahap Kavcıoğlu Kamuoyunu aydınlatmak 159,2 ton altının akıbetini açıklamak zorundadır. Dolar bitti, şimdi de sıra altında mı?
ÖDEME YAPACAĞINIZ YERLER AÇIK, PARA KAZANACAĞINIZ YERLER KAPALI
İktidar “Türkiye’de yoksulluk ortadan kalktı” diyor, “açım diyor ama cep telefonu var” diyor,
“benim esnafım” diyor ama desteklemiyor, krediyle-vergiyle tepesine biniyor. Peki şimdi soruyorum; Yoksulluk ve çaresizlik intiharlarına ne diyeceksiniz? Bir önceki hafta İktidara buradan hatırlatmıştım. Desteksiz tam kapanma çözüm değil ölüm demiştim. İnsanlara başınızın çaresine bakın derseniz sosyal bir felaket kapıda demiştim.
Bildiğiniz gibi 29 Nisan’dan itibaren ülkemiz 17 günlük tam kapanmaya girdi. Nereler kapalı, nereler açık diye sormayın. Ödeme yapacağınız yerler açık, para kazanacağınız yerler kapalı. Bakın esnaf dükkanına ne asmış, tadilat yok, taşınmadık, battık tabelası asmış. İktidar, tam kapanma destek paketini açıklamalıydı. Günlük ve haftalık çalışanlara, düzenli geliri olmayanlara, destek sağlanmalıydı. İktidar görüyor mu, Saray ülkenin her yerinden yükselen feryatları duyuyor mu bilmiyorum. Son birkaç günde yaşanan intihar olayları o kadar çoğaldı ki her okuduğumuz intihar öyküsü yüreğimizi ayrı acıtıyor.
SON 3 AYDA ESNAF İNTİHARLARI HIZLA ARTTI
Mersin’in Mut ilçesinde yaklaşık 10 yıldır kiraladığı küçük bir dükkanında kokoreççilik yapan 48 yaşındaki, 1 çocuk babası Murat Gümüş, evinin önünde kendisini iple asarak yaşamına son verdi. İzmir’de geçtiğimiz Mart ayında intihar eden kahvehane esnafı Nuri Çengeloğlu’ndan sonra, 1 Mayıs’ta 50 yaşındaki Erdal Şenözpak, kapalı olan kahvehanesinde intihar etti. İki çocuk babası Şenözpak’ın iş yeri kirası ve banka borçlarını ödeyemediği için bunalıma girdi ve yaşamına son verdi.
Kapanma yokken bile günde çok az para kazanan bu esnaflarımız bu süreçte evlerinden çıkamıyor, ekmek parası kazanamıyor. Peki devletimiz ‘evden çıkmayın’ dediği bu insanların ne yiyip içeceğini düşünmüyor mu? Zaten paraları yok, faturalarını ödeyemedikleri için elektrikleri, suları yok. Çocuğuna alacağı bebek bezi, bebek maması yok. Zaten son 3 ayda hızla artan esnaf intiharları, bu kapanma sürecinde daha da artacak gibi görünüyor. İnsanlar artık çaresiz ve açlıktan bunalmış durumda.
IMF RAPORUNDA TÜRKİYE, HALKINA EN AZ YARDIM YAPAN ÜLKELER ARASINDA
Madem tam kapanma kararı aldınız o zaman çalışamayan insanların ihtiyaçlarını giderecek çözümler üretmeniz gerekirdi. Peki İktidar ne yaptı? ABD’ye 500 bin ameliyat maskesi, 500 adet yüz koruyucu, 400 adet N95 tipi maske ve 1500 adet koruyucu gözlük, 400 bin koruyucu tulum ve önlük, 2 bin litre dezenfektan yolladık. Siz bütün bunları yaptık diye övündünüz, ama ABD şu anda kendi vatandaşlarını aşılamakla kalmıyor, ülkeye giren herkesi aşılıyor. Siz kim ABD’ye yardım yapmak kim?
IMF raporunda Türkiye, halkına en az yardım yapan ülkeler arasında. GSYH’nin sadece yüzde 1.9’u kadar yardım yaptılar. Bunca yıl devletine vergi ödeyen insanlarla beraber biz de soruyoruz. Devlet bugünler de vatandaşın yanında değilse, ne zaman olacak? Nerede paralar?
Patates, soğan dağıtarak devlet olunmaz. Devlet bugünler için yoksa ne zaman var olacak? Bu ülkede vatandaş yokluk içinde kıvranırken, çöpten pazar artıkları toplarken siz 5 maaş alamazsınız. Ortaya çıkınca da yüzünüz kızarmadan ben onu bağışlıyorum diyemezsiniz. Kimden bahsettiğimi biliyorsunuz. Konumu hala netleşmeyen memurumsu siyasi mi, siyasimsi memur mu belli olmayan İletişim Başkanından bahsediyorum. Beş maaş alıp ben onunla hayır işliyorum diyemezsiniz.
Biz bu iktidar döneminde çok önemli mevkilerin başında bulunanların, birkaç yerde yönetim kurulu üyeliği aldıklarını, ballı maaşlar aldıklarını biliyoruz. Cumhurbaşkanı Eski Genel Sekreter Yardımcısı şu anki Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan’ın aylık geliri ne kadar biliyor musunuz? 176 bin 727 lira Bakan Yardımcılığı görevinden 27 bin 717 TL maaş, Kuveyt Türk Bankası’ndan ayda 64 bin 454 lira Bankadan ayrıca aylık kâr payı olarak da 84 bin 556 lira Toplam kazancı 176 bin 727 TL Vatandaşımız ekonomik sıkıntı çekerken, Korona virüs yüzünden çalışamazken, bu alınan paralar reva mı? El insaf.
RUHSAR PEKCAN GÖREVDEN ALINDI AMA ARKASINDA BIRAKTIĞI ENKAZ HALA DURUYOR
Ruhsar Pekcan görevden alındı ama arkasında bıraktığı enkaz hala duruyor. Gelen bakan gideni aratmayacak geldiğinden beri üç defa sosyal medya hesabını kapattı. Neredeyse bakan Pekcan ile ilgili yeni bir şey çıkıyor. Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın eşi ile ortak olduğu Nanoksia şirketinin, Gümrük tarife cetveline yapılan ekle gümrüklerde yüzde 8, rakiplerinin ise yüzde 18 oranında KDV ödediği ortaya çıktı.
Daha önce de Pekcan’ın “Emine Erdoğan’ın yakınıyım” diyerek gümrüklerden vergi ödemeden eşya geçirmeye çalışacağı uyarısının belgesi ortaya çıkmıştı. Emine Erdoğan’ın o dönem özel kalem müdürü tüm bu olup bitenleri de doğruladı. Ruhsar Pekcan gerçekten birilerinin yakını olmalı ki, kendisi hakkında teyakkuza geçen kurumun başına o dönem Bakan olarak atandı. Kimin yakını bu Pekcan? Yani kurda kuzu emanet edildi.
PEKCAN DÖNEMİNDE GÜMRÜKLER KEVGİRE DÖNDÜ
Şimdilik buzdağının görünen kısmında; Bakanın kendi şirketinden dezenfektan alışı ve Bakan Pekcan’ın mühendislik şirketine sağlanan maddi ayrıcalıklar var. Ama buzdağının görünmeyen kısmını ortaya çıkarmak için Sayın Pekcan’ın Bakan olduktan sonra görevden aldığı bürokratların başına gelenlere bakmalı. Savcılar; bürokratların görevden alındığı tarihten sonra ilgili birimler hakkında inceleme başlatmaktan çekinmemeli.
Hakkında gümrük kaçakçılığı ihbarı yapılan Ruhsar Pekcan göreve gelir gelmez işe öyle hızlı başladı ki; İlk iş olarak; “Emine Erdoğan’ın adını kullanarak vergisiz mal çekmeye çalışan Ruhsar Pekcan’a karşı dikkatli olun” uyarısı giden 19 bürokratın yerini değiştirdi. Kendisi hakkında bilgiye sahip olan bürokratların yerini değiştirmek ne demek? Burnunuza daha şimdiden kötü kokular gelmeye başladı değil mi?
Ayrıca Pekcan döneminde gümrüklerin nasıl kevgire döndüğünü görmek istiyorsanız Dilovası Limanı’na bakmanız yeterli. Kocaeli Deniz Gümrüğü’nde 540 kilogram kokain ile tüm zamanların en yüksek miktarda ve tek seferde uyuşturucu maddesi ele geçirildi. Anlaşılan o ki gram gram ülkeye ölüm saçan uyuşturucu tacirleri işi büyütmüşler. Ama anlaşılmayan bir şey var.
22 Ağustos 2020 tarihli ilk aramayı gerçekleştiren Kocaeli Gümrük Muhafaza ekibi, kokain paketlerinin yüklendiği 6 konteynere “temiz” tutanağı tutmuş. Temmuz 2020’de atanan Bakanlığa bağlı Kocaeli Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürü’nün görev ihmali soruşturulmadı bile. Ama nasıl olduysa Ticaret Bakanlığı; Doğu Marmara Müdürlüğü’ne bağlı aramayı derinleştiren Kocaeli Bölge Müdür Vekili’ni, 12 Şubat 2021’de Ticaret Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığı’na atadı.
Sayın Pekcan’a soruyorum: Türkiye’de tüm zamanların rekorunu kıran kokainin yakalanmasında öncü rol üstlenen Müdür, neden “müdürlük” makamından alınıp teftişe çekildi? Tüm bu soruların cevabını bekliyoruz. Görevden alınmış olmanız, her şeyin geride kaldığı anlamına gelmiyor Sayın Pekcan. Er ya da geç hesap vereceksiniz.