İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 104 emekli amiralin bildiri yayımlamasıyla ilgili, “Vesayete her zaman karşı durduk, durmaya devam edeceğiz” dedi.
Akşener, “Ülkesine yıllarca hizmet etmiş olanların çok daha sorumlu davranmaları gerekir. Herkesin bilinç ve sorumlulukla hareket etmesi gerekir. Bu işler böyle yapılmaz. Bunu gizemli gece yarısı bildirileriyle yapamazlar. Yapanlar da önce karşılarında bizi bulurlar. Vesayete her zaman karşı durduk, durmaya devam edeceğiz” dedi.
Akşener, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) partisinin grup toplantısında konuştu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, 104 emekli amiralin yayımladığı bildiriye ilişkin yaptığı açıklamalar sonrası kendisine yöneltilen eleştirilere yanıt verdi. Siyasetin; olanı biteni okuyabilme, gerçeği gösterebilme sanatı olduğunu belirten Akşener, darbelere karşı dimdik ayakta durduğunu söyledi.
Akşener, “Siyaset dürüstlük, kararlılık ister. Biz kutlu millet davasının neferleriyiz. En büyük gücümüz de milletimize asla yalan söylememek, hakikatten ayrılmamaktır. Şahsi menfaat hesaplarıyla değil, millet yolunda siyaset yapanlar hakkı söyler, hakikati söyler. Bugün vesayete kafa tuttuğunu söyleyenler, dün 28 Şubat’ta masa altına saklanırken biz dimdik duruyorduk. Son olayda da hakkın ve hakikatin yanında durduk” dedi.
Türkiye’nin bu süreçte gerçek gündeminden çıktığını ifade eden Akşener, “İktidar, darbe edebiyatıyla milletin derdini konuşmaktan kurtuldu. Küçük ortağa malzeme çıktı. Meclis’e tekrar getirdikleri kanunu konuşan var mı? Yine esnafın, çiftçinin, işsizlerin dramı konuşulmadı. Aşı bekleyen insanlarımız, tavan yapan vaka sayısı konuşulmadı” diye konuştu.
‘VESAYETE HEP KARŞI DURDUK’
Akşener, Türkiye’ye dair endişeleri olanların, usulünce dile getirmelerinin çok gerekli olduğunu vurgulayarak, “Gece vakti ortalığı karıştırma modası başladı. Ülkesine yıllarca hizmet etmiş olanların çok daha sorumlu davranmaları gerekir. Herkesin bilinç ve sorumlulukla hareket etmesi gerekir. Bu işler böyle yapılmaz. Bunu gizemli gece yarısı bildirileriyle yapamazlar. Yapanlar da önce karşılarında bizi bulurlar. Vesayete her zaman karşı durduk, durmaya devam edeceğiz.
Vesayetin üniformalısına da cübbelisine de lacivert takımlısına da her zaman karşı durduk, durmaya da devam edeceğiz. Son 60 yılda 9 darbe, muhtıra, e-muhtıra, post modern darbe görmüş bir millet olarak elbette ki hassasiyetlerimiz var. Milletimiz geçim derdinde savaşırken 4 gündür ‘Darbe mi değil mi?’ diye konuşuyorlar. Bu bildiriye karşı çıkmamıza en çok küçük ortak bozulmuş. Yakında Deniz Kuvvetleri’nin kapatılmasını da ister. Allah Sayın Erdoğan’a sabır versin” dedi.
‘TÜRKİSTAN’DA YAŞANAN İNSANLIK DRAMINA SUSMAYACAĞIZ’
Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliğinin, kendisi ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ‘Barın Katliamı’yla ilgili mesajlarına tepki gösterdiğini hatırlatan Akşener, şöyle dedi:
“Çin Büyükelçiliği, Twitter’dan, beni ve Sayın Mansur Yavaş’ı tehdit etti. Çin Merkez Komitesi Türkiye Komiseri, fahri Çinli ‘Cinping Perinçek’in gayretleri yetmemiş olacak, bizzat Çin Devleti’nin kendisi, devreye girmiş. Neden? Çünkü bir süredir, iktidar ve küçük ortağını, Perinçek ve Çin’in esaretinden kurtararak, Uygur kardeşlerimiz için adım atmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü Türkistan’da yaşanan insanlık dramına susmadık, susmayacağız. Sosyal medyadan bir paylaşım yapmışlar.
Demişler ki; ‘Çin tarafı, herhangi bir kişi veya gücün, Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne, herhangi bir şekilde meydan okumasına, kararlılıkla karşı çıkmakta ve bunu şiddetle kınamaktadır. Çin tarafı, haklı karşılık verme hakkını saklı tutmaktadır.’ Bak sen hele. Perinçek’in patronu da, aynı küçük ortak gibi, çok kızmış. Perinçek’le iş tutanların hepsi, aynı durumda demek ki.”
‘MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Akşener, herhangi bir ülkenin egemenliğiyle ilgili bir sorunları olmadığını ifade ederek, “Ama bizim, Çin’in, egemenlik adı altında, Uygur kardeşlerimize yaptığı zulümle ilgili, çok büyük bir sorunumuz var. Biz, ‘insan hakları’ diyoruz, ‘adalet’ diyoruz. Biz, ‘Doğu Türkistan’daki Müslüman Türk’ün, namusuna uzanan, mabedine değen o eli çekin’ diyoruz. Biz, ‘Uygur soykırımını durdurun’ diyoruz; bu kadar basit.
Biz, bu meseleyi, sadece soydaşlarımız olduğu için değil, aynı zamanda, bir insanlık sorunu olduğu için önemsiyoruz. O nedenle bu kürsü, Doğu Türkistanlı bir evladımızın, tüm dünyaya gerçeği haykırabildiği tek kürsüdür. Bu kürsü, hakkın, hakikatin gür bir sesle dillendirildiği kürsüdür. Bu kürsü, milletin kürsüsüdür.
Bu tehditler bize sökmez. Biz bu mücadeleyi bugün Türkiye’de bu kürsüden veririz; yarın gün gelip de iktidar olduğumuzda uluslararası toplumu karşınıza diker, öyle veririz. Ama bu mücadeleden asla vazgeçmeyiz. Ve o pis elinizi, Uygur’un sinesinden çekene kadar da, mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Bunu böyle bilesiniz.”