UNESCO’nun yayımladığı rapora göre, pandemide okulların kapatılmasıyla birlikte 100 milyondan fazla çocuk temel eğitimden yoksun kaldı.
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, “Okuma-yazma öğrenme, eğitimde pek çok şeyin temeli. Okuma yazma becerileri, matematiksel beceriler, değerler, tutumlar ve bunun gibi kritik özelliklerin okul dışında kazandırılması pek kolay değil. Pandemi bu tür becerilerin kazanılmasını engelleyen çok önemli bir faktör oldu. En önemli çocuk grubu, ilkokul 1’inci sınıflar. 1’inci sınıfların temel okuma-yazma eğitimlerini okulda almaları sağlanmalı” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) 29 Mart’ta yayımladığı raporda, son 14 ayda temel eğitimde milyonlarca çocuğun yeterlilik eşiğinin altında kaldığı yer aldı. 1’inci ve 8’inci sınıf öğrencileri ele alınarak hazırlanan rapora göre koronavirüs salgını nedeniyle okulların kapatılmasının ardından temel eğitim ve öğretimden yoksun kalan çocukların sayısı 483 milyondan, 584 milyona çıktı. Ayrıca raporda, kovid-19 ile mücadele sürecinin yanı sıra ailelerin de sosyoekonomik durumlarının bu yetersizliğin artışında etkili olduğu yer aldı.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Başkanı Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, en önemli çocuk grubunun 1’inci sınıflar olduğuna dikkat çekerek temel eğitimden yoksun çocukların sayısındaki artışın ve olası olumsuz etkilerinin önlenmesi için alınabilecek tedbirlerden bahsetti.
ÇOCUKLAR TEMEL EĞİTİM VE BECERİLERDEN UZAKLAŞIYOR
UNESCO’nun verilerinin, 188 ülke üzerinden toplandığını hatırlatan Doç Dr. Coşkun, “Bu rapor bizim genel bir fikir edinmemizi sağlıyor. Ancak biz bu konuyla ilgili çalışan eğitim bilimciler olarak, başından beri pandeminin çocuklar ve gençler üzerinde, özellikle örgün eğitim üzerinde yıkıcı etkileri olacağından bahsetmiştik.
Bununla ilgili önlemler alınması gerektiğinden de bahsetmiştik. Araştırma bize, çocukların ve gençlerin, özellikle temel eğitimden ve becerilerden uzaklaştığını söylüyor. Okuma yazma öğrenme, hiyerarşiktir. Doğrusal ve basamaklıdır. Yani bir basamak atlandığında, diğer basamağa geçemezsiniz. Okuma-yazma öğrenme, örgün eğitimde pek çok becerinin temelidir. Okuma yazma becerileri, matematiksel beceriler, değerler, tutumlar ve bunun gibi kritik özelliklerin okul dışında etkili olarak kazandırılması pek kolay değil.
Pandemi bu becerilerin kazanılmasını engelleyen çok önemli bir faktör oldu. O yüzden okuma-yazma bilmeyenlerin oranı, kritik bir öneme sahip. Çünkü okuma-yazma bilmeyen bu çocukların sayısının artması, daha üst sınıflarda eksik öğrenmeler dediğimiz öğrenme yoksulluğunun artması anlamına da geliyor. O yüzden UNESCO’nun bu verisini çok önemsiyoruz” diye konuştu.
ÖNLEM ALINMAZSA ÇOCUKLAR 2 YIL KAYBEDEBİLİR
188 ülkenin verileri temel alınarak yayımlanan raporda, ülkelerin nüfusunun ve sosyoekonomik özelliklerinin kritik rol oynadığının altını çizen Doç. Dr. Coşkun, “Gelişmiş, gelişmekte ya da az gelişmiş ülkelerin eğitim ile ilgili sorunları ve potansiyelleri birbirinden farklılaşıyor.
Gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkeler, pandemi dönemindeki olumsuzluklardan çok daha fazla etkilenebilir. Çünkü eğitime erişim dediğimiz kavram, hem okula erişebilmek hem de nitelikli eğitime erişebilmek gibi iki özelliği içinde barındırıyor. Pandemide bu ikisinden de mahrum kalan ciddi bir öğrenci kitlesi var.
Pandemi gibi eğitimi büyük ölçüde etkileyen krizler, sosyoekonomik düzeyi ortalama olan ailelerin çocuklarını yaklaşık 7 ay, sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerin çocuklarını ise 12 aya tekabül eden bir öğrenme eksikliği ile karşı karşıya bırakmakta. Bu, 2020 verilerine göre böyleydi. Biz 1 yıllık bir zaman kaybından bahsediyorduk. Şimdi ise bu süre 1,5 yıla çıktı. Hatta 2 yıla doğru gidiyoruz ve bu kayıp bizler için çok kritik” diyerek bir an önce yapıcı önlemler alınması gerektiğine dikkat çekti.
EN ÖNEMLİ ÇOCUK GRUBU 1’İNCİ SINIFLAR
En önemli çocuk grubunun, 1’inci sınıflar olduğunun altını çizen Doç. Dr. Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“1’inci sınıfların temel okuma-yazma eğitimlerini okulda almaları sağlanmalı. Online eğitime erişebilse bile ki erişemeyen çok ciddi bir kitle var, ülkemizde de 3,5 milyon civarında olduğu söyleniyor. Bazı çalışmalar olsa bile bu konuda somut rakamlar da yok. Bu çocukların online eğitime erişememesi sorunun yanı sıra online eğitime erişebilse bile, yani sosyoekonomik durumu iyi ailelerin çocuklarında bile, okuma-yazma öğretiminde normalde yüzde 80’lerde olması beklenen başarının daha düşük olduğunu görüyoruz. Bu ne anlama geliyor? Örneğin çocuk, okuma-yazma öğreniminde kritik olan kalem tutmayla ilgili bazı psikomotor davranışları ve becerileri okulda daha iyi öğrenebilecekken uzaktan eğitimde bunu o kadar da iyi yapamıyor.
Bu nedenle çocukların mutlaka okullara devam etmesini sağlamak gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı da 1’inci sınıfların yüz yüze eğitime devam etmesiyle ilgili bazı çalışmalar yapıyor. Ancak, özellikle bu temel becerilerle ilgili kayıp yaşamış olan geçtiğimiz yılın 1’inci sınıf öğrencileri, bu sene 2’nci sınıf olan çocuklar bu öğrenme kayıplarıyla ileride büyük bir zaman kaybı yaşayabilirler. Örneğin çocuk, 11’inci sınıfa geldiğinde yaklaşık 2 yıllık zaman kaybetmiş olabilir. Akademik kayıplar da yaşayabilir ve bizim bunların önüne geçmemiz gerekiyor.”
AKADEMİK BECERİLERİN YANI SIRA SOSYAL BECERİLER DE KAYBOLUYOR
Çocukların pandemi döneminde okuma-yazma becerileri, sosyal ve akademik becerileri edinmelerinde ebeveynlerin, yetkili birimlerin ve eğitimcilerin önemli bir rolü olduğunu belirten Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, şöyle konuştu:
“Ebeveyn desteği bir yere kadar değerli olabilir. O destek de ebeveynlerin sosyoekonomik düzeyleri ile çok ilişkili. Düşük ve orta düzeyi olan velilerin, çocuklarına yardımcı olabilmesi için yine bir yönlendiriciye ihtiyaçları var. Milli Eğitim Bakanlığı’nın belki ebeveyn desteğini daha nitelikli hale getirmek için bazı önlemler alması gerekebilir. Ayrıca öğretmenlerin de desteğe ihtiyacı var. Bunlar ne gibi destekler? Örneğin hızlandırılmış akademik eğitim programlarının uygulanması için öğretmenlere destek verilebilir. Benzer şekilde materyal desteği olabilir. Online eğitim desteği olabilir.
Bunun dışında çocukların belli zamanlarda okulda bulunmaları sağlanabilir. Çünkü okul, çocukları pek çok riskten de koruyan bir ortam. Sadece akademik becerilerin kaybı değil, sosyal becerilerin kaybı da söz konusu. Sosyal becerilerden kastımız, çocuğun topluma sağlıklı bir şekilde entegre olması, toplumun ihtiyaçlarına dönük bir birey haline gelebilmesi. Bunlar okullarda mümkün. Sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerin çocuklarının, bu becerilerden mahrum kalması ileride toplum yapısını da zarara uğratacak problemlere neden olabilir.”
GUTERRES: KUŞAKSAL BİR FELAKET
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, geçtiğimiz günlerde Kovid-19 salgınının okullar üzerindeki etkisinden ‘kuşaksal bir felaket’ olarak bahsederek, dünyanın dört bir yanındaki insanların ve kuruluşların endişelerini yinelemişti. UNESCO’nun yayımladığı raporda, pandeminin de etkisiyle çocuklardaki sosyal ve eğitsel yetersizliklerin etkilerinin önümüzdeki yıllarda da artacağı belirtildi.