Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, Bahar aylarında saman nezlesi olarak da bilinen bahar alerjilerinin arttığına dikkat çekti.
Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, “İlk polen üreten bitkiler genellikle ağaçlardır ve ilkbaharda polen salarlar. Bu nedenle polenlere maruziyeti azaltmak için özellikle sabahları, polenin en yoğun olduğu zamanlarda, evinizi havalandırmaktan kaçınılmalıdır. Yine dışarı çıkarken şapka ve güneş gözlükleri kullanılması, eve döndükten sonra duş alınması alerjen yoğunluğunu azaltmaya katkı sağlar” dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, ilkbaharla birlikte artan bahar alerjisi yani saman nezlesine karşı uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Nacaroğlu, en önemli alerjenlerden birinin polenler olduğuna dikkati çekerek “Bahar mevsimlerinde polenle birlikte alerjik hastalıkların şiddetinde ciddi bir artış meydana geliyor.
İlk polen üreten bitkiler genellikle ağaçlardır ve ilkbaharda polen salarlar. Bunu ilkbahar ve yaz döneminin başlangıcında çayır polenleri takip eder. Otlar ise daha çok yaz sonu ve sonbaharda polen salarlar. Polen türü ve salınma zamanı mevsime ve yaşanılan bölgeye göre değişkenlik gösterir. Alerjik dönemin şiddetini ve zamanını hava durumu etkileyebilir. Hafif geçen bir kış dönemi daha şiddetli bir polen sezonuna neden olabilir. Eğer ilkbahar normalden daha sıcak ve nemli olursa daha fazla çayır büyür ve sezonun daha şiddetli geçmesine neden olur” diye konuştu.
AKCİĞERLERE ETKİ EDEBİLİR
Polenlerin deri, göz, burun ve nefes yoluyla solunum yollarına yerleştiğine değinen Doç. Dr. Nacaroğlu, şöyle devam etti:
“Bu durum birçok kişi için sorun oluşturmazken alerjik olan bir kişilerde polenler bağışıklık sistemini harekete geçirir. Bunun sonucunda ciltte kaşıntı, burunda akıntı, hapşırık, burun tıkanıklığı, gözlerde kızarıklık, sulanma gibi sorunlara yol açar. Yine alerjinin sadece burunda kalmayıp birçok hastada akciğerlere de etki ederek öksürük, hırıltı, nefes darlığı gibi astım bulgularına neden olduğu bilinmektedir.
Şikayetlere neden olan alerjeni saptamak için deri testi ve kanda alerjene özgü IgE testi tanı için kullanılabilir. Deri testi hızlı ve güvenilir testlerdir. Hastaya ağrı ya da acı vermeyen, kısa sürede neticelenen bir testtir. Genellikle kolun iç kısmına yapılır. Alerjen içeren sıvı test materyali deriye damlatılır. Test uygulandıktan sonra 10-15 dakika beklenir ve takiben elde edilen deri cevaplarına göre duyarlılık durumu değerlendirilir.”
EVİNİZİ SABAH DEĞİL, AKŞAM HAVALANDIRIN
Doç. Dr. Nacaroğlu, tüm alerjik hastalıklarda olduğu gibi polen alerjisinden de kurtulmak için ilk yapılması gerekenin alerjenlerden uzak durmak olduğunu belirterek, “Ancak polen alerjisinde alerjik olunan maddeden kesin olarak uzak durabilmek mümkün değildir. Çimen ve pelin polenleri birkaç yüz metreden oluşan mesafelere yayılırken, özellikle huş ağacı gibi ağaç polenleri rüzgârlarla kilometrelerce uzaklıktaki mesafelere ulaşabilir.
Bu nedenle polenlere maruziyeti azaltmak için özellikle sabahları, polenin en yoğun olduğu zamanlarda, evinizi havalandırmaktan kaçınılmalıdır. Polen sayısının ılık, kuru, güneşli günlerde ve sabahları erken saatlerde artması nedeniyle özellikle polen miktarının fazla olduğu saatlerde açık alanlarda olabildiğince az sürelerde kalınmalıdır. Polen miktarının daha az bulunduğu özellikle güneş battıktan sonraki akşam saatlerinde açık havada kalınması tercih edilebilir.
Yine dışarı çıkarken şapka ve güneş gözlükleri kullanılması, eve döndükten sonra duş alınması alerjen yoğunluğunu azaltmaya katkı sağlar. Polenler çamaşırlara yapışıp kapalı alanlarda temas ederek alerjiye neden olma riski nedeniyle, giysiler yazın açık havada kurutulmamalı. Arabada polen tutucu hava filtreleri kullanılmalı ve araba bakımları esnasında polen filtrelerinin değiştirilmesine özen gösterilmeli” dedi.
ALERJİ AŞILARIYLA TEDAVİ MÜMKÜN
Doç. Dr. Nacaroğlu, tedaviye ilişkin şu bilgileri verdi:
“Bahar alerjisi yani saman nezlesinde ilk planda alerji ilaçları, burun damlaları gibi semptomlara yönelik tedaviler kullanılır. Bazı tedaviye yanıtsız, alerjene karşı duyarlılığı deri testi ve kan testleri ile belirlenmiş, klinik bulguları da testlerle uyumlu olan hastalarda aşılama yapılabilir. Bu alerjen aşı yani immünoterapi tedavisi olarak isimlendirilir. Aşı tedavisi; deri ve kan testi ile gösterilen alerjen maddenin kişide yakınmalara neden olması, alerjenden korunma ve ilaç tedavisinden yeterli fayda görmemiş olması, kişinin uzun süreli ilaç tedavisi istememesi durumlarında kullanılabilir.”