Kedi ve köpekler obezite tehlikesiyle karşı karşıya diyen Veteriner Hekim Tarık Akan, hareket ve beslenme konusunda uyarılarda bulundu.
Pandemi sürecinde evde daha fazla vakit geçirmek, hem insanları hem de hayvanları hareketsizliğe itti. Veteriner Hekim Tarık Akan, “Pandemiden sonra kilo artışı insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da görülmeye başlandı. Kilo artışı yüzde 100’ler hatta bazı yerlerde yüzde 200’ler olarak karşımıza çıkıyor” dedi. Özellikle kedi ve köpeklerin obezite tehlikesiyle karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Akan, hareket ve beslenme konusunda uyarılarda bulundu.
Pandemi ile değişen yaşam tarzları, evde geçirilen sürenin artmasına neden oldu. Bu durum insanlar kadar evcil hayvanları da etkiledi.
Yeterli hareket edemeyen ve beslenmesine özen gösterilmeyen hayvanlarda kilo alımına bağlı olarak obezite risklerinin arttığını dile getiren Veteriner Hekim Tarık Akan, “Düzensiz veya yanlış beslenme, hayvanlarda hafife alınmasına rağmen en büyük sorunların başında geliyor. Hayvanın bütün yaşam şeklini, nasıl beslendiği belirliyor. Dolayısıyla yanlış beslenme ya da yetersiz hareket, hayvanların hayatında olumsuzluklar oluşturabiliyor. Bu süreçte dışarıya çıkış azaldığı için özellikle köpeklerde kilo alma problemleriyle karşılaşıyoruz.
Pandemiden sonra insanlardaki kilo artışı, hayvanlarda yüzde 100’ler hatta bazı yerlerde yüzde 200’ler olarak karşımıza çıkmaya başladı” diye konuştu.
KEDİ VE KÖPEKLER RİSK ALTINDA; IRKLARA GÖRE BESLENME PROGRAMI
Kilo alma problemiyle köpeklerde daha çok karşılaştıklarını söyleyen Akan, “Her köpeğin aynı olmadığından yola çıkarak, beslenme programlarımızı yapmaya başladık. 40 kiloluk bir köpekle, 2,5 kiloluk bir köpeğin aynı şekilde beslenmesi uygun değil. Bu yüzden her birine farklı yaklaşmamız gerekiyor. Veteriner hekimler olarak biz, bunlardan yola çıkarak hayvan sahiplerimizi bilgilendiriyoruz. Kedilerdeki kilo artışı ise daha çok yanlış beslenmeyle alakalı. İdrar yolu problemleri, diyabet, kilo almayla birlikte eklem problemleri, dermatolojik problemler hep doğru beslenmediği için hayvanlarda ortaya çıkan rahatsızlıklardır” dedi.
“Aynı konu üzerinde farkındalık oluşturmak amacıyla Royal Canin Türkiye, belirli bir süredir ‘Benzer ama Aynı Değil’ iletişim kampanyasını yürütüyor” diyen Akan, “Tür veya dış görünüş olarak birbirine benzetilebilen ancak fiziksel özellikleri ve beslenme ihtiyaçları bakımından birbirinden oldukça farklı olan kedi ve köpekler kampanyanın ana yüzünü oluşturuyor.
Sıklıkla karıştırılabilen Labrador Retriever ve Golden Retriever ırkları arasındaki farklar, birer örnek olarak sunuluyor. Örneğin Cambridge Üniversitesi’nin 2016 yılında gerçekleştirdiği araştırma bulgularına göre, ırk yapıları ve genetik özellikleri bakımından eşsiz olan Labrador Retriever’ların, kilo almaya diğer köpeklere kıyasla çok daha yatkın oldukları belirtiliyor ve beslenme ihtiyaçlarının bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğinin altı çiziliyor” ifadelerini kullandı.
HER KEDİ IRKININ KENDİNE HAS SAĞLIK SORUNU OLABİLİYOR
Kedilere her akla geldiğinde mama verilmemesi gerektiğini belirten Akın, “Her ırk kedinin, kendine özgü genetik yatkınlıkları bulunuyor. Bu yatkınlıklar, belirli sağlık sorunlarını gündeme getirirken, düzensiz veya yanlış beslenme ise ilgili riskleri tırmandırıyor. Tırmandırmaması için veteriner hekimler tarafından tavsiye edilen beslenme şekillerinin ve beslenme ölçülerinin harfiyen uygulanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
KEDİLERDE DİYABET VE BÖBREK HASTALIĞI GÖRÜLEBİLİYOR
Akan, “Bir İran kedisi doğru beslenmediğinde şeker hastalığına olan yatkınlığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Birman kedisinin böbrek hastalığına olan yatkınlığı yanlış beslenmeyle ortaya çıkıyor. Dolayısıyla biz hayvan sahiplerine önden bunların bilgisini veriyoruz, doğru beslenme şekillerini anlatıyoruz” diye konuştu.
OBEZİTE, EKLEM HASTALIKLARINI TETİKLİYOR
Kilo alımıyla birlikte ortaya çıkan obezitenin özellikle köpeklerde eklem rahatsızlıklarını tetiklediğini belirten Akan, “Kilo arttığında ekleme binen yük arttığı için eklem rahatsızlıkları, ileri yaşlarda da hareket edememe gibi durumlar ortaya çıkıyor. Bunların önüne geçmek için hem düzenli hareket hem de düzenli ve sağlıklı beslenmeyi tavsiye ediyoruz. Dışarıya çıkış azaldığı için oksijenlenme azalıyor, vücut eğer yeterince oksijenlenmezse hem doğru beslenme hem de doğru hareket yapılmadığı için obeziteye temel oluşturmuş oluyoruz” dedi.
AGRESİFLİK İPUCU VEREBİLİR; BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Doğru beslenme olmadığı sürece hayvanların yaşam kalitesinin bozulduğuna vurgu yapan Akan, “Karşılıklı iletişim bozuluyor, hastalarımızda agresyonla karşılaşmaya başlıyoruz. Bu agresyonu bazen evde olmalarına bağlıyoruz ancak temel sebep aslında eklemlerinden gelen ağrıdan kaynaklı agresyon. Bunlara çok dikkat etmek gerekiyor. Canlının agresifliği ipucu verebilir. Ağrı duyan bir hasta hiç sebep yokken etrafa saldırabilir. Uzun zamandır sergilediği sevimli hareketlerden vazgeçebilir. Yeme miktarını bir süre çok artırdıktan sonra azaltabilir. Yeme, birbirini tetikleyen bir durumdur. Verdikçe yer, yedikçe diyabete doğru döner. Ondan sonra doymamaya başlar, son raddede ise yememeye başlar” diye konuştu.
EV YEMEKLERİYLE BESLEMEKTEN KAÇININ
Akan, evcil hayvanlarda günde 2 öğün beslenme ve bol hareket önerisinde bulunarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Biz mümkünse günde 2 öğün, aldığınız profesyonel ürünün üzerinde yazan ölçülerle beslenmeyi öneriyoruz. Bizim yediğimiz yemekler onlar için çok cazip ve güzel gözüküyor; ama bunlar, aldığınız profesyonel ürünün içeriğini tamamen bozan şeyler. Bu nedenle kendi yediklerimizle onları beslemekten imtina ediyoruz. Sadece onların yemesi gereken şeylerle beslemeyi tavsiye ediyoruz ve mutlaka hareket edilmesini istiyoruz. Köpekse dışarıya çıkıp beraber hareket etmek, gezmek; kediyse de evin içerisinde aktivite yapabileceği oyuncaklar almayı, sahibiyle beraber yapabileceği aktiviteleri öneriyoruz ki obezitenin önüne geçelim.”