Sivas’ta, Osmanlı Dönemi’nde yaptırılan Aliağa Camii’nin 300 yıllık olduğu saptanan yıpranmış kapısı, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce korumaya alındı
Sivas kent merkezinde bulunan Aliağa Camisi, 1589 yılında Behram Paşa’nın oğlu Mustafa Bey tarafından yaptırıldı. Sularbaşı Mahallesi Aliağa Cami Sokak’ta kesme taşlardan inşa edilen cami, hala Sivas’ın ibadete açık olan eşsiz yapılardan biri olma özelliğini taşıyor.
432 yıllık caminin yapılan inceleme sonucu yaklaşık 300 yıllık olduğu belirlenen ve Osmanlı ustaları tarafından yapılan özel işlemeli kapısı, yıpranma nedeniyle bir süre önce yapılan restorasyonda kaldırıldı. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce yapılan konservasyon çalışması ile kapı, çürüme ve bozulma yaşanmadan korumaya alındı. Kullanım ömrünü tamamlayan kapı, camide duvara monte edilerek, sergilenmeye başlandı.
‘EHİL USTALAR İLE İYİLEŞTİRMELERDE BULUNDUK’
Konuyla ilgili açıklamada bulunan Vakıflar Bölge Müdürü Cemal Karaca, şöyle konuştu:
“Ecdadımız bu eserleri meydana getirmiş. Bize yakışan ise hiç değilse onları muhafaza etmektir. Bundan 25 sene önce bu camiye gelirdim ve kapı o bir zamanlar dış taraftaydı. Kapı deforme olmuş durumdaydı. Bazı rivayetlere göre minber olarak da kullanıldığı söylenir. Yaptığımız incelemelerde takriben 300 yıllık olduğunu varsaydığımız bir kapı ve üzerinde bulunan yazılar ise çok manidardır. Burada bulunan birinci kapımızda ‘vakti geçmeden önce namazınızı kılınız’, ikinci kapıda ise ‘ölmeden evvel tövbenizi yapınız’ yazıyor.
İnsanlar için önemli ve cami kapısında yer alan bir yazı. Ecdadımızın bu manadaki hissiyatı müthiştir. Bizlere de Vakıflar Bölge Müdürlüğü görevini aldıktan sonra nasip oldu. Bu hedefe ulaşmış oldum. Elimizde net kayıtlar olmamakla beraber yaklaşık 300 yıllık olduğunu varsaydığımız bu kapı yıllardır Aliağa Camisi’nde kullanıldı. Ancak şimdi görevini tamamladı ve dökülmeler başladı. Biz bu kapıyı alıp işinin ehli ustalar ile iyileştirmelerde bulunduk. Ardından ait olduğu yere, kendi camisine asarak ziyarete açtık.
Üzerindeki Arapça yazıların Türkçe açıklamasını da hazırladık. Böylece yeniden hayat bulmuş ve bu kapıya emek verenlerin emekleri zayi olmamış olacak. Camiler, medreseler bu milletin mührüdür. Samimiyetle yapıldıkları için bu eserler günümüze kadar ulaşmıştır. Halkımızın verdiği olumlu tepkiler çok güzel bir iş yaptığımızın göstergesidir. Bizler de her türlü eser için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.”
‘KAPININ SERGİLENMESİ BİZİ MUTLU EDİYOR’
Cami cemaatlerinden İbrahim Yasak ise “Bu caminin bir müdavimi olarak ecdadımızdan kalan bunun gibi kıymetli eserlerin onarımının yapılarak yeniden hayat bulmasını sağlayan bu işte emeği olan herkese teşekkür ediyorum. Osmanlı zamanından kalan bir tarihi yapı olan Aliağa Camii, mimari yapısıyla ve sıcaklığıyla ibadet edenleri halen daha kucaklıyor olması fevkalade önemlidir.
Bu yapıların tamiri, onarımı ve bakımlarının sürdürülebilir olması konusunda gereken önemin verilmesi önemlidir. Bu gördüğümüz kapı da bu caminin en eski parçalarından bir tanesi. Gelecek nesillere bu eserlerin aktarılması bizlerin vazifesidir. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
Mevlüt Kale de “Uzun yıllardır bu cami cemaatinden biriyim. Bu kapının onarılması beni çok mutlu etti. Başka bir mahallede oturuyor olsam da vakit namazlarımı bu camide kılmaya özen gösteriyorum. Çünkü bu caminin maneviyatı, önemi başkadır. Caminin bir parçası olan bu kapı gibi eşyaların yeniden cami içerisinde sergileniyor olması bizleri çok mutlu ediyor” dedi.