Doç. Dr. Pınar Obakan Yerlikaya, birçok kişinin aşı uygulamasına ilişkin soru işaretleri olduğuna dikkat çekerek aşı uygulamasının yan etkileri ve belirtileriyle ilgili bilgi verdi.
Kovid-19 aşısının Türkiye’de uygulanmaya başlamasıyla birlikte birçok kişinin aşının yan etkileri ve belirtileri ile ilgili soruları olduğunu söyleyen Doç. Dr. Pınar Obakan Yerlikaya, “Genel anlamda tüm aşılar için sık görülen yan etkiler arasında enjeksiyon yerinde ağrı, şişlik ve kızarıklık gelişmesi, kas ağrısı, baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk sayılabilir.
Nadir görülen yan etkiler ise aşının tipine bağlı olarak gelişebilir. Anafilaksi (alerjik şok), trombosit sayısında azalma, havale, çevresel uyaranlara cevap vermeme gibi reaksiyonlar sayılabilir” dedi.
“AŞININ KORUYUCULUĞUNDA GENETİK FAKTÖR”
Viral hastalıklar dışında virüslerle tetiklenen rahim ağzı, karaciğer gibi bazı kanser türlerinin engellenmesinde de aşılamanın kritik rol oynadığını ifade eden Doç. Dr. Yerlikaya, “Son dönemde Kovid-19 hastalık etmeni olan SARS-COV-2‘ye yönelik geliştirilen aşılardan bahsedilirken yüzde koruyuculuk terimini basında bireyler okumaya ve duymaya başladı.
Geliştirilen aşıların yüzde 62 ile yüzde 95 arasında koruyucu olduğu açıklanıyor. Aşının yüzde üzerinden koruyuculuk terimi aşıyı olan 100 kişinin kaçının hastalıktan aşı sayesinde korunacağını açıklıyor. Yani eğer bir aşı yüzde 90 koruyucu ise, aşılanan 100 kişiden 90’ı hastalıktan korunuyor demektir” diyerek bir aşıda koruyucu etkinin sınırlarını anlattı.
AŞININ GELİŞTİRİLME SÜRECİ
“Geliştirme bir sonuç değil, bir süreç. Artan sayıda gönüllerle faz I-II-III ve IV çalışmaları gerçekleştirilerek aşının çalışması, dozu, güvenliği ve koruyuculuğu hakkında bilgi toplanır. Bu aşamalarda gerçekleştirilen geri dönüşlerle aşının en etkin haline getirilmesi için geliştirilir. Faz çalışmalarından sonra ise bilimsel değerlendirme ve sağlık otoritelerinden alınan izinlerle geniş çapta üretim gerçekleşerek uygun stratejiler doğrultusunda bireyler aşılanır.” dedi.