Kütahya’da aralıklarla 1989 yılından bu yana sürdürülen Seyitömer Höyüğü kurtarma kazısında son 6 ayında 2 binin üzerinde tarihi eser ortaya çıkarıldı.
Çoğunluğu kadınların oluşturduğu 250 kişilik ekip ve 50 uzmanın görev aldığı kazılarda 5 bin yıllık tarihi kalıntılar gün yüzüne çıkarılırken, Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve kazının bilimsel danışmanı Nazan Ünan, kazının Türkiye’nin günümüzdeki en büyük kurtarma kazısı olduğunu söyledi.
Kütahya’da 1989 yılından bu yana aralıklarla devam eden, 2019 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve Çelikler Holding’in sponsorluğuyla hız kazanan Seyitömer Höyüğü kurtarma kazısı Kütahya Müze Müdürlüğü’nce yürütülüyor. Roma, Helenistik, Demir Çağı, Orta Tunç ve Erken Tunç dönemlerine ait binlerce tarihi eserin gün yüzüne çıkarıldığı kazılarda 250 işçinin yanı sıra 50 kişilik uzman ekip görev yapıyor.
‘TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK KURTARMA KAZISI’
Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve kazının bilimsel danışmanı Nazan Ünan, Seyitömer Höyük kurtarma kazılarında farklı tabakaların tek tek kazılarak kayıt altına alındığını söyleyerek, “Tüm alanda tabaka olarak çalışılması açısından önemli. Çünkü Türkiye’nin günümüzde de en büyük kurtarma kazısı projesi olduğunu söyleyebiliriz.
250 işçi ve 50 uzman ekiple çalışıyoruz. Altıncı ayımızı tamamladık ve kasım ayında da çalışmalar devam edecek. Kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve Çelikler Holding’in sponsorluğunda gerçekleşiyor. Bölgenin istihdamı açısından oldukça önemli. Bunun yanı sıra geniş alanda ve büyük bir ekiple çalışılıyor, aynı zamanda da tüm teknik ayrıntıların özenle uygulandığı, her bir buluntunun çiziminin ve ölçüsünün alınarak, fotoğrafının çekildiği sistemli bir kazı özelliğini de taşıyor” diye konuştu.
‘6 AYDA 2 BİN ESER GÜN YÜZÜNE ÇIKARILDI’
Mayıs ayından bu yana Erken Tunç 2, Erken Tunç 3 ve Orta Tunç Çağı dönemlerine ait 2 bin buluntunun ortaya çıkarıldığını ifade eden Nazan Ünan, “Bu da Batı Anadolu ve bölgenin arkeolojisi açısından da oldukça önemli. En eski döneme ait, Kütahya ve bölgenin tarihine ışık tutan biz kazı. Tabii bu verilerin değerlendirilmesi süreci de kış boyunca devam edecek. Erken Tunç 3’te dokumacılık ve çanak, çömlek üretim merkezinin olduğunu biliyoruz.
Erken Tunç 2’de de bu özelliklerin geriye gidip gitmediği, aynı özelliklerin sürüp sürmediğini de tespit etmeye çalışıyoruz. Yine Orta Tunç Çağı’na ait anıtsal surlarla çevrelenmiş bir merkez. Surun dışında da yerleşimin dağılımını tespit etmeye çalışıyoruz. Yine önümüzdeki sezonda çalışmalarımız sürecek. Hava koşulları müsaade ettiği sürece çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
BÖLGE EKONOMİSİNE KATKI SAĞLIYOR
Çevre köyler ve Kütahya il merkezinden gelen 250 işçiyle birlikte çalıştıklarını ve kadınların kazıda büyük rol oynadığını kaydeden Ünan, “Bunların 50 kadarı kadın, 200’ü erkek işçilerden oluşuyor. Aynı performans ve aynı istekle çalıştıklarını söyleyebiliriz. Arkeolog, mimari restoratör ve seramikçi gibi farklı alanlarda 50 uzmanımız var. 20 kadar kişi ise kazı evinde küçük buluntu ve mimari çizimi, fotoğraf çekimi ve restorasyon işlerini sürdürüyorlar” diye konuştu.
TABAKALAR TEK TEK KALDIRILIYOR, HEPSİ KAYIT ALTINA ALINIYOR
Bölgede geniş kapsamlı bir kurtarma kazısı yapıldığına dikkat çeken Ünan, “Normal bir kurtarma kazısında birkaç alanda kısıtlı bir sürede az sayıda kişiyle çalışılır. Burası Türkiye’nin en büyük kazılarından biri. Bunun bir sebebi de alanın tamamında çalışılması. 100 kadar 10’a 10’luk alanda aynı anda çalışıyoruz. Bu da yerleşimin yerini görmemiz açısından çok önemli. Yerleşimin karakterini de anlayabiliyoruz. Arkeoloji dünyası için önemli sonuçlar çıkarmamızı sağlayacak.
Kazdığımız höyük ve bölge açısından oldukça şanslı olduğumuzdan da bahsedebiliriz. Roma döneminden başlayıp, Helenistik, Demir Çağı, Orta Tunç ve Erken Tunç tabakalarını kazıyoruz. Kesintisiz bir tabakalanma olması yönünden çok önemli. Diğer bir şansımız ise bu tabakaların tamamını açarak, yerleşim planlarını ve yerleşim karakterlerini görebilmemiz. Höyüğün tamamen kazılması neredeyse ilk diyebileceğimiz, çok nadir çalışmalardan biri. Hem zaman açısından hem de imkanlar açısından çok yaygın karşılaşılabilen bir çalışma değil. Çok büyük avantajları var. Bir veya birkaç alan gibi mekana göre değil, yerleşimin tamamına göre karakter ve dokusuna göre kesin bilgiler elde edebiliyoruz” dedi.
TARİH, KADINLARIN EMEĞİYLE ORTAYA ÇIKIYOR
Türkiye’nin en büyük höyük kurtarma kazısı olarak bilinen Seyitömer’de tarihi kalıntılar, kadınların emeğiyle ortaya çıkarılıyor. Çalışmada 250 işçinin arasındaki kadınlar, hem tarihi gün yüzüne çıkarmanın mutluluğunu yaşıyor hem de ev ekonomilerine büyük katkı sağlıyor.
Kurtarma kazısında görev alan Zeliha Tuncan iki sezondur çalıştığını ifade ederek, “Sabah 8’de mesaimiz başlıyor. Geliyoruz ve kendi çalıştığımız alanımıza geçiyoruz. Kazmaya başlıyoruz. Değişik buluntular çıkıyor. Hocalarımız yardımcı oluyor ve dönemlerine göre ayırıyoruz. Çanak çömlek parçalarını buluyoruz. Bazen tümünü buluyoruz. Tümünü bulduğumuzda bütün bir şekilde kaldırmaya çalışıyoruz” dedi.
Türkan Ülkü ise, “İki sezondur burada çalışıyorum. Kadın ve erkekler olarak 250 kişi çalışıyoruz. Diğer arkadaşlarımızın da büyük katkıları var. Değişik buluntular buluyoruz. Taban açmasını, sıva açmasını her şeyi buradaki hocalarımızdan öğrendik. Burada çalışarak eşime, çocuğuma, evime katkıda bulunuyorum. Sürekli devam etse hep gelir çalışırım” diye konuştu.