Serhat Yılmaz, Okullarda Afet Eğitimi adıyla zorunlu ders konmalıdır, bu vatandaşta afet bilinci oluşturması açısından hayati öneme sahip” dedi.
Ege Denizi’nde 30 Ekim’de meydana gelen ve 100’den fazla vatandaşın hayatına mal olan deprem ile ilgili konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Koordinatörü Serhat Yılmaz, “Okullarda ‘Afet Eğitimi’ adıyla zorunlu ders konmalıdır, bu vatandaşta afet bilinci oluşturması açısından hayati öneme sahip” dedi.
Deprem gibi doğa olayları hakkında verilen eğitimlerin son derece sınırlı olduğunun altını çizen İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Koordinatörü Serhat Yılmaz, “Deprem gibi afetler ancak 1-7 Mart Deprem Haftası ya da 17 Ağustos gibi belirli tarihlerde hatırlanıyor. Bu tarihlerde okullarda çeşitli eğitimler veriliyor. Oysa deprem gibi farklı afet riskleri ile iç içe bir yaşamın olduğu çağımızda, toplumun afet bilincinin ayda yılda bir verilen 1 saatlik bir eğitimle artırılması mümkün değil. Ayrıca daha önce afetlere yönelik gerçekleştirilen eğitim çalışmaları, belirli bir yaştan sonra aktarılan bilgilerin davranışa dönüşmesinin çok daha uzun süre ve maliyet gerektiren çalışmalarla mümkün olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“SEÇMELİ DERSLE OLMAZ”
Afetler hakkında toplumsal bilincin oluşturulmasına yönelik yapılan bilimsel çalışmaların, afet bilinci oluşturmaya yönelik bilgilerin erken yaşlarda ve sistemli bir şekilde aktarılması gerektiğini açıkça ortaya koyduğunun altını çizen Yılmaz, “Bu bağlamda değerlendirildiğinde afet bilincinin zorunlu eğitim içerisine dâhil edilmesi çok önemli. Okullarda Afet Eğitimi zorunlu ders olmalı, bu eğitimin daha önceki denemelerde olduğu gibi seçmeli dersler ya da belirli aralıklarla gerçekleştirilen seminerlerle değil, müfredat içerisine zorunlu ders olarak eklenmesi, hayati önem taşıyor. Okullarda gerçekleştirilecek bu çalışma afet eğitimlerinin standartlaşmasına ve farklı kurum veya sivil toplum kuruluşları tarafından birbiri ile çelişen bilgilerin aktarıldığı eğitimlere ve bu eğitimlerin yol açtığı bilgi kirliliğinin engellenmesine de yardımcı olacaktır” diye konuştu.
“21 YILDA 6’YI GEÇEN 16 DEPREM OLDU”
17 Ağustos 1999’dan bugüne geçen 21 yılda ülke genelinde 6 ve üstü büyüklüğe sahip 16 depremin meydana geldiğini hatırlatan Yılmaz, “Bu depremlerden Van, Elazığ gibi illerimizde gerçekleşenlerin ne kadar ciddi kayıplara neden olduğu da herkesin malumu. Kısa bir zaman içerisinde yaşanan bu kadar çok deprem ise ülkemizin sismik hareketlilik açısından yüksek riskli bir coğrafyada olduğunun net bir ispatı niteliğinde. Ayrıca bu depremlerden sonra ortaya çıkan tabloların genel olarak benzerlik göstermesi ise yine depreme yeteri kadar iyi hazırlanamadığımızı da tekrar açığa çıkardı.
Oysa bu tarihler arasında afet yönetiminde yer alan kurumlarımızın kapasitelerini modern afet yönetiminin gereklilikleri doğrultusunda geliştirmek, proaktif yaklaşımlarla afet yönetim planları hazırlamak gibi çok önemli çalışmalar hayata geçirildi. Bu çalışmalara rağmen yaşanan her büyük depremde benzer kayıpların meydana gelmesinin temelinde bireysel hazırlıkların yapılmaması önemli bir etken” dedi.
“HER BİREYE GÖREV DÜŞÜYOR”
Son yaşanan depremin afetlere bireysel hazırlık konusunun ne derece önemli olduğunu bir kez daha gösterdiğini kaydeden Yılmaz, “Çünkü afet denilen olgu doğa, insan ya da teknoloji kaynaklı bir olayın toplum üzerinde neden olduğu etkiyi ifade eder. Yani afet bir sonuçtur ve bu sonucun nasıl olacağını, devlet eliyle gerçekleştirilen çalışmaların haricinde, toplumu oluşturan her bir bireyin hazırlığı belirler. Bu durumda afetlere hazırlıkta her bireyin afet öncesi, sırası ve sonrası yapması gereken çalışmaları öğrenmesi ve en kısa sürede bu çalışmaları tamamlaması gerekiyor. Ancak ülkemizde afetlere yönelik gerçekleştirilen eğitim çalışmaları, mevcut haliyle ne yazık ki bu hedefi sağlamaktan uzak” diye konuştu.