Erzurum 13’üncü Bölge Eczacı Odası Başkanı Mahmut Uçar, toplumda son bir kaç yılda gıda takviyesi furyasının başladığını ve gıda takviyelerinin masum olmadığını söyledi.
Uçar, “Doktorunuza danışmadan, eczacınız önermeden vitamin ve mineral seviyelerinizi ölçtürmeden bunları kullanmayın. Çünkü bunların hiçbiri masum değil. Ama reklamlar yoluyla bunlar masummuş, doğal ve organikmiş gibi lanse edildiği için toplum buna inanarak kullanıyor. D vitamini fazla kullanılınca bunama, bayılma, daha önemlisi çok ciddi kalp problemleri, kalp ritmini bozan problemler oluyor” dedi.
Erzurum 13’üncü Bölge Eczacı Odası Başkanı Mahmut Uçar, gıda takviyeleri yerine metabolizma için en kıymetli şeyin bunların doğal yolla alınması olduğunu söyledi. Mineral ve vitamin seviyelerine bakılmadan, takviye gıdaların kullanılmaması gerektiğine dikkati çeken Uçar, vatandaşları uyardı. Mahmut Uçar, “Deniyor ki; doğaldır, organiktir, gıda takviyesidir bir şey olmaz. Bununla beraber toplumda çok ciddi önümüzdeki yıllarda kardiyovasküler, karaciğer problemleri oluşacak. Biz diyoruz ki; doktorunuza danışmadan, eczacınız önermeden ve özellikle bu vitamin ve mineral seviyelerinizi ölçtürmeden bunları kullanmayın. Çünkü bunların hiçbiri masum değil ama reklamlar yoluyla bunlar masummuş, doğal ve organikmiş gibi lanse edildiği için toplum buna inanarak kullanıyor. Son zamanda pandemi ile beraber en çok rağbet gören şey D vitamini.
Bu yağda eriyen bir vitamin entoksikasyon dediğimiz toksit zehirlenmesinde kurtulmanız, sıkıntılardan arınmanız çok zor. Çünkü yağda eriyor. Bir kaç yılı alabilir bunun vücuttan atılması. Bunlardan uzak durulmalı. D vitaminin en temel görevi bağırsaklardan kalsiyumun çekilmesine katkı sunuyor. Aşırı alınca vücutta hiperkalsemi dediğimiz fazla kalsiyum oluyor. Fazla kalsiyum olunca da bunama, bayılma, daha önemlisi çok ciddi kalp problemleri, kalp ritmini bozan problemlere yol açıyor. C vitamini pandemi döneminde hekimler de çok öneriyor, biz de öneriyoruz. Ama C vitaminin fazlalığı sitokin fırtınası yapıyor. Onun önüne geçmeniz çok zor olur. En basit problem ilk etapta gastrit, mide yanması, ishal yapar. Ama bunlar en masum yan etkilerdir” dedi.
‘FAZLA DEMİRİN SIKINTISI VAR’
Gıda takviye ürünlerinin marketlerde dahi satıldığını belirten Mahmut Uçar, bunların sorumsuzca kullanılmaması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Vatandaşlar ‘demir ne olacak ki, demire hep ihtiyacımız var kan yapıcı’ diyor. Fazla demirin de bir sürü sıkıntıları var. Şimdi marketlerde selenyumlu yumurtalar var. Bunlar ileri derecede böbrek, karaciğer harabiyeti yapar. Biz diyoruz ki sorumsuzca kullanmayın, ihtiyacınız varsa alın. Peki, ihtiyacınızın olup olmadığını marketteki bir raftan nasıl anlayacaksınız? Orada satışa sunulmuş, insertler yapılıyor, ‘3 al 2 öde.’ Oh ne güzel. Doğal, organik ama sizde neler yapacağını bilmeniz lazım. Çünkü gıda takviyeleri de masum değil. Bilimsel araştırmalar bunu ilaç gibi davrandığını ortaya koymuş. O zaman ilaç nedir? İlacın en temeli zehirdir.
İlacı ilaç yapan onu zehirden azaltılmış dozudur. Yeterli miktarda ihtiyaç olan dozudur. Azı tedavi etmez, çoğu öldürücü tablolara götüren, zararlar verebilir. Tahlillerinizde buna ihtiyacınız olduğu gözükmemişse asla bunları almayın. Bunu da sizin en yakın sağlık danışmanınız olan eczacılarınız size katkı koyacaktır. Hekim önerdiyse, bilgisi dahilindeyse kullanın. Onun dışında hiçbir organik, doğal ya da gıda takviyesini masum görmeyin. Örnek olarak şunu söylüyorum. Zakkum bitkisi organik doğal, bir kansere iyi geldiği iddia edildiğinde, sorumsuzca bir açıklamadan dolayı, birçok kanser hastası bunu umut olarak gördü kaynattı içti ve hayatını kaybetti. İnternette satılan obezite ilaçları vardı, kaç ocak söndürdü bunlar.”
‘İLAÇTA REKLAM OLMAZ’
İnternetten satılan ürünlerin ucuza satılması halinde mutlaka problemli olduğu konusunda vatandaşları uyaran Uçar, şunları kaydetti:
“İlacın fiyatı tekdir. Otorite Sağlık Bakanlığı’dır. Birçok ocak bunda da söndü. İlaçta reklam olmaz. Çünkü reklamın en temel gayesi tüketime yönlendirmektir. Ulusal ve uluslararası şirkette ticarete bakarlar. Eczacı tacir değildir. Eczacının müşterisi yoktur. Ya hastası vardır ya da hasta yakını vardır. Biz kapımızdan gelen herkesi hasta veya hasta yakını olarak görürüz.
Bizim en temel gayemiz para kazanmak değildir ama sermaye yapılarının, işletmenin doğal olarak birinci amacı kardır. Onlar işin karlılığını artırarak ön plana çıkararak bunların tüketimini artırıyorlar. Ünlüler kullanıyor mu yoksa kullandıklarını söyleyerek reklam mı tabi o kısmı ben niyet okuyamam bunları söylüyorlar. Bunlardan şiddetle kaçınılması lazım. Yakın zamanda ben Türkiye’de kardiyovasküler, karaciğer ve böbrek problemlerinin artacağını düşünüyorum. Çünkü çok sorumsuzca kullanılıyor. Bizim vicdanımız sızlıyor. En temel görevimiz halkın en yakın sağlık danışmanı olmaktır. Biz peşin peşin ikaz ediyoruz. Toplumumuzu bilgilendirmeye çalışıyoruz.
Biz insanlarımızı yürüyen banknot göremeyiz bizim en temel görevlerimizden biri önce sağlıklı kalmaları, sağlıklarını kaybederlerse de şifa bulmalarına yardımcı olmaktır. Kapımızdan gelen hiç kimseyi bize para kazandıracak biri gözüyle bakamayız. Bizim için hasta sağlığı bizim baş kaygımız biz bunu böyle bir anlayışla götüreceğimize yemin etmiş bir meslek grubuyuz. Bizim etik değerlerimiz var. İnternet ve eczane fiyatları farklı oluyor. Bunun üreticisi bir tane mi. Düzgün ödeme yapan adama niye pahalı, diğerine daha ucuz versin? Eğer fiyatta düşüklük varsa, burada bir problem vardır. Saklama koşullarında problem olmuştur, bozulmalar başlamıştır, etkinliği azalıştır. Çöpe atmamak için yarı fiyatına birilerine verir.”