Şenocak, Koronavirüs ve kalp yetmezliğindeki şikayetler benzer. Biz bunları geldiğinde ayırt edemeyebiliyoruz. Hastalarla direk temas sağlıyoruz.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Şenocak, kardiyoloji kliniklerinin büyük risk altında olduğunu söyledi. Covid-19 bulgularının bir kısmının kalp yetmezliğinde de görüldüğünü belirten Şenocak, “Koronavirüs ve kalp yetmezliğindeki şikayetler benzer. Biz bunları geldiğinde ayırt edemeyebiliyoruz. Hastalarla direk temas sağlıyoruz. Hatta kalp kriziyle gelen hastalara Covid-19 ile ilgili test yapmaksızın zamanla yarıştığımız için acilen müdahale ediyoruz. Bu nedenle bizim kliniğimizdeki bütün asistanlar, hemşirelerin ve sağlık personelimizin yarısı, öğretim üyelerimizin yarısından çoğu bu hastalıkla tanıştılar, testleri pozitif çıktı” dedi.
Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Şenocak, mart ayında başlayan pandemi dönemi ile birlikte kendilerine başvuran hasta sayılarında ciddi azalış olduğunu söyledi. Acil vakalar dışında hasta gelmemeye başladığını belirten Şenocak, “20 Mart’ta pandemi ile ilgili tedbirler alınınca poliklinik hizmetleri neredeyse 10’da bire düştü. 100 hasta geliyorsa, 10 hasta gelmeye başladı. Bu, uzun bir süre devam etti fakat insanlar şikayetleri devam ettiği için haziran ayından sonra gelmeye başladı.
Temmuz, ağustos ayında vaka sayılarında artış olunca yine bir düşüş oldu. Şikayetçi olduğum tek konu şu. Burası üçüncü basamak bir hastane. Buraya daha önemli problemi olan hastaların gelmesinde yarar var. Basit hipertansiyon ilacını yazdırmak için ya da kalp yetmezliği nedeniyle tedavi görenlerin rutin kontrolleri için gelmesine gerek yok” diye konuştu.
‘KLİNİĞİMİZDEKİ ÇALIŞANLARIN ÇOĞU HASTALIĞI GEÇİRDİ’
Koronavirüs nedeniyle kardiyoloji kliniklerinin büyük risk altında olduğuna dikkati çeken Şenocak, Covid-19 bulguları ile kalp yetmezliğindeki belirtilerin benzer olduğunu söyledi. Prof. Dr. Şenocak, “Covid-19’un en önemli bulgularından biri de nefes darlığı, öksürük gibi şikayetlerdir. Bunların bir kısmı kalp yetmezliğinde de olan şikayetler olduğu için biz bunları hasta geldiğinde ayırt edemeyebiliyoruz. Hastalarla direk temas sağlıyoruz. Hatta kalp kriziyle gelen hastalara Covid-19 ile ilgili test yapmaksızın zamanla yarıştığımız için acilen müdahale ediyoruz.
Bu nedenle bizim kliniğimizdeki bütün asistanlar, hemşirelerin ve sağlık personelimizin yarısı, öğretim üyelerimizin yarısından çoğu bu hastalıkla tanıştı, testleri pozitif çıktı. Çok şükür ciddi bir klinik tablo yaşamadan atlattılar. Bu süreç böyle de devam edecek. Kardiyoloji Derneği ve bununla ilgili kuruluşlar da kardiyologları bu konuda çok uyarıyor, dikkatli olmaları gerektiğini söylüyorlar. Kalp ile ilgili şikayeti olanların sağlık ocaklarında, birinci basamak tedavi kuruluşlarında işlerini çözme imkanı olanların, hastaneye hem kendi sağlıklarını koruması açısından gelmelerini önermiyorum hem de buraya geldikleri zaman ciddi hastalara ayrılan zamanı azalttıklarının farkında olmalarını istiyorum” dedi.
‘6 AYDIR EVDEN ÇIKMAYAN KİŞİ KORONAVİRÜSTEN ÖLDÜ’
Prof. Dr. Hüseyin Şenocak, sadece kalp hastaları değil, bağışıklık sistemi düşük olan, böbrek, karaciğer hastalığı olanların, kanser tedavisi görenlerin koronavirüse yakalanma ihtimallerinin daha yüksek olduğuna değindi. Şenocak, şunları söyledi:
“Yakında Erzincan’da bir vaka oldu. 6 aydır evinden çıkmayan 70 yaşındaki bir kişi, kimseyle temas etmediği halde çok ilginçtir çocuklarına telefon açıyor ki ‘Benim nefesim daralıyor, hastaneye götürün.’ Hastanede tomografi çekiliyor, akciğerde kovid bulguları çıkıyor ve 3 gün içerisinde hastayı kaybettik. Çıkan tablo şu ki biz de bu hastalığı yeni yeni görüyoruz. Her gün değişik bir tablo ve klinik bulgu ile karşılaşıyoruz. Bundan korunmanın tek yolu maske, sosyal mesafe, halk içine girmemek. Verdiğim örnek çok ekstrem bir şey. Hiç kimse ile temas etmeyen, belki sadece çocuklarıyla temas eden bir kişi de bu hastalığa yakalanmış oldu. Çünkü onun da ciddi bir akciğer, astım problemi vardı. Zaten ondan korkup, çıkmıyordu. Yaşlıların mümkün oldukça evde kalmalarını öneriyoruz.”
‘WHATSAPP DOKTORLUĞU BAŞLADI’
Pandemi döneminde ‘WhatsApp doktorluğu’nun başladığını ifade eden Şenocak, hastalarıyla bu yöntemle iletişim kurmaya başladığını belirtti. Şenocak, “Gece- gündüz evde de devamlı WhatsApp’la meşgul olunca bu da bize sorgu sual oluyor. ‘Niye bu kadar yazışıyorsun’ diye. ‘Ya kimseyle yazışmıyorum hastalarım diyorum’. Hastalarım bir şeyler soruyor, ilaçlarını gönderiyor. Bir döküntüsü olsa onun resmini çekip gönderiyor. Dolayısıyla WhatsApp üzerinden doktorluk yapıyoruz.
Gündüz onlara cevap veremeyince akşam oturup WhatsApp’dan gelen sorulara cevap veriyoruz. Bazen bizim de işimize yarıyor. Bir anjiyo filmini, eko kardiyografik görüntüyü İstanbul’daki bir arkadaşımla çok rahat paylaşıyorum. Onun görüşünü alıyorum. Sadece hastaların değil bizim de işimize yarıyor. Çok yaygınlaştığını söyleyeyim. Ben bu konuda bir sınırlama getirmiyorum. Bazı meslektaşlarımın çok hoşuna gitmiyordur bu tür iletişim ama benim numaram açık, herkes gönderiyor ben de kırmıyorum. Onlara bakıyorum, yazıyorum, elimden geldiği kadar cevaplandırıyorum” diye konuştu.