Sera gazlarındaki artış miktarı bu şekilde devam ederse yakın gelecekte biyolojik çeşitlilikte önemli kayıpların olması kaçınılmaz görünüyor.
Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Halim Aytekin, iklim değişikliğinin tahmin edilenden daha hızlı ilerlediğini belirterek, “Sera gazlarındaki artış miktarı bu şekilde devam ederse yakın gelecekte biyolojik çeşitlilikte önemli kayıpların olması kaçınılmaz görünüyor” dedi.
Türkiye’nin deniz, göl ve tüm sucul ekosistemlerindeki canlı çeşitliliğini ve sorunlarını belirlemek için farklı üniversitelerdeki çeşitli bölümlerdeki 32 akademisyen 2 yıl boyunca sürecek analiz çalışmasına başladı. Türkiye’de bulunan 25 havzanın en önemlilerinden olan Marmara havzasında çalışma başlatan uzman ekip, Riva, Bakırköy, Maltepe, Silivri, Küçükçekmece ve İznik gibi su ekosisteminin yoğun olduğu 94 noktadan numuneler alarak inceleme yaptı. 32 kişilik ekip içinde yer alan Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Halim Aytekin, yapılan araştırma sonucu üzücü tablo ile karşılaştıklarını söyledi.
Doğada yaşanan su kaybının ciddi seviyeye ulaştığını belirten Aytekin, “İklim değişikliği tahmin edilenden daha hızlı ilerliyor, diye düşünüyorum. Bu konuda dünya genelinde yapılan çalışmaların sonuçları da maalesef bu düşünceyi destekler nitelikte. Atmosferik sera gazı emisyonları tahmin edilenden daha fazla şu anda. Gün geçtikçe de maalesef bu değer artıyor. Dünyada bu konuyla ilgili yapılan çeşitli sözleşmeler, anlaşmalar bu artışı durduramıyor gibi görünüyor. Dolayısıyla çok ciddiye almamız gereken bir konu haline geldiğini düşünüyorum” dedi.
‘GÜN GEÇTİKÇE SU KAYNAKLARIMIZDA AZALMA VAR’
İklimsel olarak su kaynaklarında yaşanan azalmanın birçok nedeni olduğunu söyleyen Aytekin, “Eylül ayında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün finanse ettiği bir çalışma neticesinde Marmara havzasında çok sayıda göl, baraj, gölet ve nehirler üzerinde biyolojik çeşitlilik ile ilgili bir çalışma yaptık. Bu çalışmayla beraber çeşitli gözlemlerimiz oldu. Göllerimizdeki su miktarının ortalama 3-4 metre gibi düzeyde çekilmiş olduğunu gördük. Havaların sıcak seyrettiği dönemlerde bu çok olağan dışı bir durum değil ama bazı göllerimizde seviyenin çok azalmış olması bizi üzdü. Bu konu sadece Türkiye’nin meselesi değil, dünyanın da sorumlu olduğu bir durumdur. Gün geçtikçe ne yazık ki su kaynaklarımızda azalmalar var. Bunlar ilerleyen süreçte biyolojik çeşitliliği de kaçınılmaz olarak etkileyecektir diye düşünüyorum bunun için tedbirler alınması gerekir” diye konuştu.
‘BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİKTE ÖNEMLİ KAYIPLAR KAÇINILMAZ’
Doç. Dr. Aytekin, su miktarındaki azalmaların diğer canlı çeşitliliğini de olumsuz etkilediğini ve ileride çok daha olumsuz sonuçların yaşanabileceğini dile getirerek, şöyle konuştu:
“İyi planlama yapılması çok önemli. Tabi bu dünyanın sorunu, emisyonların azaltılması tüm dünya ölçeğinde gerekli. Bu yalnızca ülkemizin tek başına yaparak yetişeceği bir konu değil. Ancak bizim üzerimize düşen önemli görevlerden bir tanesi de su tüketimleri sınırlamak, mümkün olduğu kadar gereksiz su tüketimine yol açmamak. Çünkü giydiğimiz pantolonun bir maliyeti var, yediğimiz ekmeğin de köftenin de bir su maliyeti var dolayısıyla bu su maliyetini mümkün olduğu kadar düşürecek şekilde hareket etmemiz ve tasarruflu davranmamızda çok büyük bir fayda var. Sera gazlarındaki artış miktarı bu şekilde devam ederse çok yakın bir gelecekte biyolojik çeşitlilikte önemli kayıpların olması kaçınılmaz görünüyor.”