Kuduz nedeniyle dünyadaki en yüksek ölüm oranı Afrika ve Hindistan’da olurken Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “2030’a Kadar Sıfır Kuduz” hedefine katkıda bulunuyor.
Dünya koronavirüs aşısını tartışırken insanoğlunun hayatını kurtaran aşılardan biri de kuduz aşısıydı. 1885 yılında Louis Pasteur’un kuduz aşısını bulmasıyla birlikte yeryüzünde bir tehlike olmaktan çıkan kuduz hastalığı vahşi hayvanların ısırmasıyla insanlara geçiyor. Ancak en önemlisi vahşi hayvanların aşılanması ve kedi, köpekleri ısırmasının önlenmesi. Böylece kedi ve köpeklerden temas ile insanlara da kuduz geçişi azalıyor.
Dünyada tahmini olarak 900 milyon köpek var ancak köpeklerin yaklaşık yüzde 75-85’i ev hayvanı değil. Kuduzun en fazla görüldüğü alanlarda kuduzun önüne geçebilmek için köpeklerin en az yüzde 70’inin toplu olarak aşılanması gerekiyor.
2030’A KADAR SIFIR KUDUZ
Kuduz nedeniyle dünyadaki en yüksek ölüm oranı Afrika ve Hindistan’da olurken Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “2030’a Kadar Sıfır Kuduz” hedefine katkıda bulunmak için hayvan ilaçları üreten MSD Hayvan Sağlığı, Mission Rabies ve Rabies Free Africa kuruluşlarıyla birlikte çalışarak, bu yıl Dünya Kuduz Günü’nde ‘#ForThemForUs / #OnlarİçinBizimİçin’ temasıyla hem insan hem de köpeklerin hayatlarını korumaya kendini adamış kişileri ve organizasyonları destekliyor.
Dünyada her yıl yüzde 40’ı 15 yaş altındaki çocukların olduğu 59.000 kişinin kuduz nedeniyle hayatını kaybettiğinin tahmin edildiğini belirten MSD Hayvan Sağlığı Evcil Hayvan İş Birimi Müdürü Filiz Nasiri Işık, konuyla ilgili, “Kuduz, tıpkı çiçek hastalığı gibi, artık ölüme sebebiyet vermeyen, yenilmiş bir hastalık olarak algılanıyor. Her yıl 59 bin insanın kuduzdan öldüğü tahmin ediliyor ve bu vakaların yüzde 99’undan fazlası da köpek ısırığından kaynaklanıyor. Buna ek olarak ölümlerin yüzde 40’ı da 15 yaş ve altındaki çocuklar. Bunun bir sebebi de kuduzun sık görüldüğü alanlarda aşılama oranının ve hastalığa dair farkındalığın düşük olması. Kuduzu 2030 yılına kadar tamamen ortadan kaldırma hedefi doğrultusunda farkındalık çalışmalarımızın yanı sıra kuduz aşılarımızı da bağışlıyoruz. Bu yıl, bağışladığımız aşı sayısı 3 milyonu aştı. “Daha Sağlıklı Hayvanlar İçin Bilim” vizyonu ile, bu bağış sayısına ulaşmış olmaktan dolayı gururluyuz” diye konuştu.
İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Veterinerlik Viroloji Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Hüseyin Yılmaz 28 Eylül’ün Dünya Kuduz Günü olduğunu ve bu konuda farkındalığın gelişmesi gerektiğini belirterek: “Kuduzdan yıllık ölüm yaklaşık 60 bin civarında. En çok ölüm Hindistan ve Afrika’da görülüyor. Ülkemizde ise son yıllarda tek tük kuduz vakaları görüyoruz. Ancak kedi, köpek gibi evcil hayvanların yanı sıra at, sığır gibi hayvanlarda hala kuduz görüyoruz” dedi.
HAYVAN ISIRDIĞINDA NE YAPILMALI?
Kuduz ihtimaline karşı kişinin kendisini ısıran hayvanı mümkünse gözlem altında tutması gerektiğini belirten Dr. Yılmaz, “Isırma durumunda kişilerin yapabileceği fazla bir şey yok ama bol su ve sabun ile iyice yıkayıp en yakın sağlık kuruluşuna gitmeli. Bir de kendisini ısıran kedi, köpek her neyse 10 gün boyunca gözlem altında tutulmalı. Kuduz için bir sıralama yaparsak ülkemizde birinci sırada köpekler var. İkinci sırada ise sığırlar var. Sığırlar vahşi yaşamda otlatıldıkları için oluyor. Sığırlara bulaşması ise kurt, çakal gibi hayvanların vahşi doğada yiyecek bulamaması ve yaşam alanlarına inmesi ile oluşuyor. Buradaki önemli nokta şu ki, eğer siz hayvanların vahşi yaşamını sürdürdüğü ormanları yok edip, yıkarsanız vahşi yaşam tarlalarımıza iniyor. O zaman da evcil hayvanlara saldırıyorlar. Kuduz sıralamasında köpek ve sığırdan sonra kedi, koyun, keçi ve at geliyor” dedi.
“ISIRAN HAYVAN 10 GÜN GÖZLEM ALTINDA TUTULMALI”
Isırık veya tırmık olduğu an insanların doktora başvurmasının önemli olduğunu ifafde eden Dr. Yılmaz, “Hekim o an kuduz aşısı yapılması gerekip gerekmediğine karar verecek. Eğer 10 günlük süreyi kaçırırlarsa çok geç olabilir çünkü kuduz ölümcül bir hastalık ve hastalığın beyne ulaşma riski var. Kişilerin tırmalandığı, ısırıldığı an gitmesi gerekiyor. Bu süreçte hayvanın da gözlem altında tutulması gerekiyor.”
“VAHŞİ HAYVANLAR HELİKOPTERLER İLE AŞILANIYOR”
Türkiye’de 2014 yılından beri uygulanan farklı ve etkin bir aşılama yönteminden de bahseden Dr. Yılmaz, “Tilki, çakal, kurt gibi hayvanların yaşam alanlarına helikopterler ile aşı bulunan yemler atılıyor. Böylece hayvanlar kuduza karşı aşılanıyor. Ege, Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da aşılama yapıldı. Eğer vahşi yaşam bağışık olursa, kuduz virüsü köpeklere de bulaşamaz. Buradan yola çıkarak vahşi yaşam aşılaması birçok yerde yapılıyor. Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Salgın Ofisi Afrika’da ve Hindistan’da sadece vahşi yaşam ve köpek aşılaması üzerinde duruyor. Bu aşılamalar yapılırsa insana geçiş de azalmış olur” diyerek sözlerini noktaladı.