Obezite tanısı konan kişilerin bu durumun giderilebilmesi için sağlıklı yaşam önerilerini, beslenme ve diyet programlarını uygulamaları ve düzenli egzersiz yapmaları tavsiye edilir.
Obezite ameliyatının mide-bağırsak sisteminin yeniden düzenlenmesini içerdiği için ciddi ve önemli bir cerrahi operasyon olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Köksal Bilgen, “Obezite cerrahisi iki çeşit olarak uygulanır. En sık tercih edilen yöntem bariatrik cerrahi olarak da bilinen kısıtlayıcı ameliyatlardır. Burada amaç, gıda alımını belli bir noktada sınırlamaya zorlayan anatomik bir yapı elde etmektir Diğer yöntem ise besinlerin emilimini azaltan ameliyatlardır. Bu sayede kalorisi yüksek gıdaların vücut tarafından emilimi engellenerek kilo alımı azaltılır.” dedi.
Obezite ameliyatları nelerdir? Kimler obezite ameliyatı olabilir? Ameliyat süreci nedir? Ameliyattan sonra dikkat edilmesi gereken konular nelerdir? Vücut kitle indeksinin uygun olması zorunlu mu? Medicana International İstanbul Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Köksal Bilgen tüm bu soruları yanıtladı.
Obezitenin diyabet, kolesterol yüksekliği ve hipertansiyon gibi sağlık sorunlarına neden olabileceğine dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Köksal Bilgen, “Obezite çağımızın en önemli sağlık sorunlarından bir tanesidir. Obez kişilerin hayat kalitesi belirgin olarak düşmekle beraber; obezite başta kalp damar hastalıkları, diyabet, kolesterol yüksekliği, hipertansiyon ve iskelet sistemi problemleri olmak üzere çok çeşitli sağlık sorunlarına da neden olur. Bu nedenle obezitenin giderilmesi sağlıklı ve mutlu bir yaşam için oldukça önemlidir. Obezite; tıbbi olarak vücut kitle indeksi değeri 30’un üzerinde çıkan kişiler için tanımlanır. Bunun yanında daha doğru ölçümler bel ve kalça çevresi hesaplanarak da yapılabilir. Vücut kitle indeksi; kilogram cinsinden vücut ağırlığının kilogram cinsinden, metre cinsinden vücut uzunluğuna iki kez bölünmesiyle elde edilir.” diye konuştu.
Prof. Dr. Köksal Bilgen, “Obezite tanısı konan kişilerin bu durumun giderilebilmesi için sağlıklı yaşam önerilerini, beslenme ve diyet programlarını uygulamaları ve düzenli egzersiz yapmaları tavsiye edilir.” dedi ve ekledi:
“Bununla birlikte, bu tedavi metotlarını uygulamasına rağmen kilo vermede başarısız olan obez kişilerde, obezite cerrahisi uygulanarak ideal kilonun elde edilmesi hedeflenir. Obezite cerrahisinde amaç; mide-bağırsak sistemini yeniden düzenlemek ve beslenmeyle alınan kalori miktarını sınırlandırmaktır. Bunun yanında, cerrahi sonrası hızlı kilo verme sağlanmakla birlikte, elde edilen kilonun korunması yine hastanın günlük alışkanlıklarıyla yakından ilişkilidir. Tüm bu sebeplerle, obezite tedavisinde başarı hastanın hekim ve diyetisyen gibi uzmanlarla iş birliği ve koordinasyonu ile sağlanır.”
“VÜCUT KİTLE İNDEKSİ 40 VE ÜZERİ OLAN KİŞİLER OBEZİTE AMELİYATI OLABİLİR”
Obezite ameliyatının mide-bağırsak sisteminin yeniden düzenlenmesini içerdiği için ciddi ve önemli bir cerrahi operasyon olduğunun altını çizen Prof. Dr. Bilgen “ Obezite cerrahisi endikasyonları şunlardır: 18-56 yaş aralığında bulunan kişiler, vücut kitle indeksi 40 ve üzeri olan kişiler, vücut kitle indeksi 35 ve üzeri olup kalp hastalığı, hipertansiyon gibi ek hastalıkları olan kişiler, obezitenin altında hormonal hastalıklar gibi sebeplerin olmaması, alkol ve madde bağımlılığının olmaması, 5 yıl süre ile obezite tedavisi için diğer tedavi seçeneklerinin uygulanmasına rağmen başarı sağlanamaması, batın cerrahisi olmasına engeli olmayan kişiler, ameliyat sonrasında diğer bölümlerle iş birliği içerisinde obezite tedavi planına uyabilecek kişilerdir.” şeklinde konuştu.
“OBEZİTE AMELİYATI LAPAROSKOPİK TEKNİKLE UYGULANMAKTA”
Obezite ameliyatları ile ilgili Prof. Dr. Köksal Bilgen şu bilgileri paylaştı;
“Obezite cerrahisi iki çeşit olarak uygulanır. En sık tercih edilen yöntem bariatrik cerrahi olarak da bilinen kısıtlayıcı ameliyatlardır. Burada amaç, gıda alımını belli bir noktada sınırlamaya zorlayan anatomik bir yapı elde etmektir. Özellikle son yıllarda tüp mide ameliyatı olarak da bilinen yöntem bu açıdan tercih edilir. Diğer yöntem ise besinlerin emilimini azaltan ameliyatlardır. Bu sayede kalorisi yüksek gıdaların vücut tarafından emilimi engellenerek kilo alımı azaltılır. Teknolojinin sunduğu imkanlar sayesinde her iki yöntemde obezite ameliyatlarının kapalı, yani laparoskopik teknikle uygulanabiliyor. Bu sayede, hasta hem konforlu şekilde ameliyat sürecini atlatır hem ameliyat sonrası oluşan komplikasyonlar en aza indirilir hem de hastanede kalış süresi oldukça kısıtlanır. Kişi ameliyat sonrası hızla günlük yaşamına devam edecek duruma gelir.”
“TAKİPLERİN AKSATILMAMASI HASTALAR AÇISINDAN ÖNEMLİ”
Obezite ameliyatı sonrası takiplerin aksatılmamasının hastalar açısından önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bilgen, “Cerrahi sonrası yapılması gereken en önemli şeylerden biri hekimin yönlendirme ve takiplerine uymaktır. Obezite ameliyatları, nihayetinde karın içi cerrahi işlem içerdiğinden, hastalar muhtemel komplikasyonlar açısından ameliyatı yapan hekimin sıkı takibi altındadır.
Bu nedenle, takiplerin aksatılmaması hastalar açısından çok önemlidir. Ameliyat sonrası erken dönemde hızlı bir kilo verme durumu izlense de; elde edilen başarının süreklilik kazanabilmesi için hastanın yeni yaşam düzenine hızla ayak uydurması gerekliliğidir. Kişinin sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığını kazanması, düzenli egzersiz yapması, sigara ve alkol tüketimine son vermesi gibi çeşitli konularda obezite tedavi ekibinin önerilerine uyması son derece önemlidir.” şeklinde konuştu.