TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Erken seçim, hukuken mümkün ancak bu sistemde erken seçim çok zor. Sistem, erken seçimi zorlaştıran bir sistem” dedi.
Meclis Başkanı Şentop, ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi 27’nci Dönem 2’nci ve 3’üncü Yasama Yılı Faaliyetleri Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu. Şentop, TBMM’nin açılışının 100’üncü yılıyla ilgili birçok program hazırladıklarını, pandemi nedeniyle etkinliklerin bazılarını iptal etmek zorunda kaldıklarını, salgının ilerleyişine göre programların değerlendirileceğini söyledi.
TBMM’nin 2’nci ve 3’üncü yasama yılı faaliyetlerini anlatan Şentop, şunları kaydetti:
“1 Ekim 2019- 28 Temmuz 2020 tarihlerinde TBMM Genel Kurulu’nda 118 birleşim yapıldı. Bu birleşimlerde 574 oturum gerçekleştirildi ve oturumlarda 908 saat 52 dakika mesai yapıldı. Bu çalışmalarda 38 bin 821 tutanak tutuldu. İhtisas komisyonları ve Meclis Araştırma Komisyonları 887 saat 41 dakika çalıştı, bu çalışmalarda 17 bin 71 sayfa tutanak tutuldu. 27’nci Dönem 3’üncü Yasama Yılı’na ilişkin olarak söylüyorum; TBMM Başkanlığı’na milletvekilleri tarafından 970 kanun teklifi verildi.
Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan Bütçe Kanunu ve Kesin Hesap Kanunu teklifleri ile birlikte 3’üncü Yasama Yılı’nda TBMM Başkanlığı’na sunulan toplam kanun teklifi sayısı 972. Bunlar içinde kanunlaşan teklif sayısı 67 olup, bunlardan 30’u yasama yılında verilen tekliflerden 37’si ise daha önceki yıllarda verilen tekliflerden oluşuyor. Bu dönemde 403 yasama dokunulmazlığı TBMM Başkanlığı’na iletilmiş olup söz konusu tezkerelerin aynı yasama yılı içinde komisyona havaleleri yapıldı. Başkanlığa gelen 36 yasama dokunulmazlığı tezkeresinin işlemleri ise devam etmektedir.”
‘TBMM’DE 44 VAKA VAR’
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Meclis Başkanı Şentop, TBMM’deki koronavirüs vakalarına ilişkin, “Toplam 35 personelimiz ve 9 milletvekilimizde Covid-19 tespit edildi. 4 milletvekilinin tedavisi evde devam ediyor. 5 milletvekilinin tedavisi ise hastanelerde sürüyor. Milletvekilleri ile birlikte Meclis’te toplam vaka sayısı 44” dedi.
Koronavirüs tespit edilen 35 meclis personelinin bir kısmının evde, bir kısmının ise hastanelerde tedavi gördüğünü belirten Şentop, uzun süredir hastanede tedavisi devam eden AK Parti Grup Başkan Vekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun da solunum cihazından ayrıldığını açıkladı. Şentop, koronavirüs salgınına karşı TBMM’de yoğun olarak testler yaptıklarını, bu zamana kadar yapılan toplam test sayısının 23 bin 310 olduğunu ve günlük test sayısının ise ortalama 500’ün üzerinde olduğunu söyledi.
‘ERKEN SEÇİM’ AÇIKLAMASI
TBMM Başkanı Şentop, erken seçim tartışmalarıyla ilgili ise “Erken seçimle ilgili tartışmalar, sistem değişikliğinin farkında olmayan kişilerce üretilmiştir. Erken seçim hukuken mümkün ancak bu sistemde erken seçim çok zor. Sistem erken seçimi zorlaştıran bir sistem. Erken seçim, Meclis’te milletvekillerinin 5’te 3 çoğunluğu ile alınıyor. Milletvekilinin önünde 3 yıl varken, ‘Gidelim bir daha geliriz’ mi diyecek.
Mantıklı değil. Milletvekilleri niye böyle bir karar alsın? Bir diğer seçenek; erken seçim için Cumhurbaşkanı’nın kararı. Cumhurbaşkanı’nın önünde daha 2 yıl varken niye seçim kararı alsın? Millete, ‘Tekrar bana oy verin’ derse ‘İki yılın zaten vardı, niye bu süreyi kullanmadın, süreni niye kısaltıyorsun?’ diye sormazlar mı? Erken seçim hukuken mümkün ama hem siyaseten hem de bu sistem de zordur. Sistem değişikliğinin farkında olmayanların yaptığı abes tartışmalardır” diye konuştu.
Şentop, bir basın mensubunun sorusu üzerine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tartışmalarını da anlamsız bulduğunu belirterek, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle ilgili zaman içinde ortaya birtakım aksaklıklar çıkarsa bunlarla ilgili gerek Anayasa’da gerek kanunlarda değişiklikler yapılır. Bu da gayet doğaldır” dedi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Meclis Başkanı Şentop, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi‘nden çekileceğine yönelik tartışmaların hatırlatılması üzerine de şöyle konuştu:
“‘Sözleşme kalkarsa kadına şiddet artar, sözleşme kalkmazsa kadına karşı şiddet artar’ bunların ikisi de yanlıştır. Bazı şeyler, sözleşmede ‘şöyle yazıyor’ diye yapılıyor, diyemeyiz. Kanun var ve aksayan bazı yönler varsa bunlar kanunda yapılacak değişiklikle giderilir. Sözleşmenin genel yaklaşımı konusunda, uluslararası sözleşmelerin hiçbiri sadece bir devletin perspektifi ile hazırlanmaz. Bizim perspektiflerimize aykırı olan düzenlemeler uygulamalar vardır. Biz tamamen kendi kültürümüze uyumlu bir sözleşme arayacaksak imzalayacak sözleşme bulamayabiliriz. Evrensel olan boyutları itibarıyla bütün insanların itibar edeceği hususlar içinde mutlaka mutabakat sağlanmalıdır. Kadına karşı şiddet konusunda Türkiye çok adım attı, İstanbul Sözleşmesi’nin de katkısı olduğuna inanıyorum. Sözleşmeden çıkmayı zorunlu hale getiren bir durum olduğu kanaatinde değilim.”