Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurettin Mengeş ve 8 kişilik akademisyen ekip, 3 yıldır üzerinde çalıştıkları spesifik kimyasalların üretimine başladı.
Özellikle kimya bölümü, kimya mühendisliği, nano kimya, nano malzeme çalışanlar, boya endüstrisi, ilaç endüstrisinde çalışma yürütenlerin bu kimyasalları kullandığını belirten Doç. Dr. Mengeş, bunun artık Türkiye’de üretiliyor olmasının ülke adına çok güzel bir gelişme olduğunu söyledi.
Van YYÜ Eczacılık Fakültesi Farmasötik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurettin Mengeş 2017 yılında Van Tekno Kent‘e kurduğu şirkette temel araştırmalar yapıyor. Doç. Dr. Mengeş ve 8 kişilik ekibi, 3 yıldır üzerinde çalıştıkları proje kapsamında spesifik kimyasallar üretimine başladı. Spesifik kimyasalların önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Mengeş, Türkiye’de bu kimyasalları üreten firmanın olmadığını belirterek, “Genelde bir temel araştırmacı ilaç endüstrisinde olabilir, akademisyen olabilir, herhangi bir enstitüde çalışıyor olabilir.
Bu kimyasallara ihtiyaç duyduğu zaman yurt dışından ithal etmek zorunda kalıyor. Bu araştırmacılara, gümrük sorun yaşanmazsa, minimum 2 ay süre içinde oluşuyor. Bunun dışında pandeminin bize gösterdiği bir diğer problem var. Pandemi gibi çok önemli ciddi bir sorun oluyorsa dünyada, tedarik zincirinde kesilmeler meydana geliyor. Bu kesilmeler gıdalarda oluyor, ilaç endüstrisinin ihtiyaç duyduğu ham maddelerde oluyor veya diğer ham madde ile iş yapan diğer endüstri kollarıyla oluyor. Hal böyle olunca bu kesintilerin minimize edilmesi için, kendi ülkenizde ham maddelerin üretimini yapmak zorundasınız. Bu nedenle de biz firma olarak, spesifik kimyasallar üretimine ciddi önem veriyoruz” dedi.
25 SPESİFİK KİMYASALIN ÜRETİMİNE BAŞLANDI
Doç. Dr. Mengeş, bu proje sonucunda şu an hem Türkiye hem dünyada herhangi bir talep olması halinde ürettikleri 25 spesifik kimyasalın isteyenlere maksimum 5 gram ölçeğinde kendilerine ulaştırabileceklerini söyledi. Üreten firmanın Türkiye’de olmasının önemine vurgu yapan Doç. Dr. Mengeş, şunları söyledi:
“Türkiye’de herhangi bir akademisyen bu kimyasalları kullanmak istediği zaman, bir veya iki hafta içinde bu kimyasalları biz kendisine ulaştırabiliriz. Bu da bir akademisyen ve araştırmacı için çok kıymetli. Temel araştırmalarda zaman bizim çok önemsediğimiz bir şey. Bu nedenle spesifik kimyasalların üretimini yapıyor olmak bizim için çok kıymetli. 25 kimyasalımızı 2020’nin ilk çeyreğinde üretebileceğimizi duyurduk 5 gram seviyesinde. Dilerim çalışmalarımızı devam ettikçe bu sayıyı artırıp akademisyenlere ve araştırmacılara duyurmak niyetindeyiz. Spesifik olarak satışını gerçekleştirdiğimiz kimyasallarımızdan sadece 4 tanesi dünyada diğer büyük firma tedarikçilerinde bulunuyor. Geriye kalan 21 kimyasalın üretimini firmamız tarafından yapılıyor.”
‘ULUSAL VE ULUSLARARASI PATENT BAŞVURUSU YAPACAĞIZ’
Yaptıkları araştırmalar neticesinde başka firmaların üretiminin olmadığını anlatan Doç. Dr. Mengeş, “25 kimyasalı üretirken de mümkün mertebe kendi sentez yöntemlerimizi kullanarak sentezlemeyi amaçladık. Bunun için de temel araştırmalarımızla ortaya çıkardığımız sentez yöntemlerimizi korumak için patent sürecine de başlattık.
İlk ulusal patent başvurumuzun hazırlığını şu an yapıyoruz. O tamamlandıktan sonra kısa süre içinde uluslararası patent başvurumuzu da yapmış olacağız. Bu vesileyle kullandığımız metotlarımızı garanti altına almış olacağız. Bu sayede ülkemizin hem katma değerli ürünlerinin arttırılması, özellikle spesifik kimyasal hammaddelerinin üretimiyle ilgili ciddi bir katkı sağlayabiliriz diye düşünüyorum” dedi.
‘8 KİŞİLİK EKİP GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTI’
Alanında uzman 8 kişilik ekiple çok ciddi emek harcanarak haftanın her günü çalıştıklarını belirten Doç. Dr. Mengeş, mesai kavramlarının olmadığını belirterek, “Bizler sürekli kimyasal ham madde kullanan bir grup araştırmacılarız. İhtiyacımız olan bir kimyasalın yurt dışından ithal edilmesi büyük bir sorundur. Çünkü bu kimyasal satın alınmaya kalkıldığı zaman Türkiye’deki tedarikçisi ya da distribütör size minimum 2 ay vermektedir. Bu kimyasalın üretimini yapan ülkede eğer bir sorun yoksa minimum 2 ay veriyor.
Eğer bir sorun varsa bazen 3, bazen 4 aya kadar çıkabiliyor. Bu üretimdeki kısıtlama ya da tedarik sürecinin uzaması sizin araştırmanızı engelliyor. Bu engellemeleri ortadan kaldırmak için bu firma üzerinden bizde spesifik kimyasalın tedarikinin Türkiye’de gerçekleştirilmesini hedefledik. Nihayetinde yirmi beş spesifik kimyasalla başlamış olduk” diye konuştu.
PANDEMİ SÜRECİNDE TEDARİK ZİNCİRİ KIRILIYOR
Pandemi sürecinin de bu çalışmada çok önem kazandığını anlatan Doç. Dr. Mengeş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Pandemi gibi bir durumda tedarik zincirin kırıldığı zaman bir kimyasalı değil 2 ay belki bir sene içinde de satın alamayabilirsiniz. Bunun örnekleri de var. Ocak ayında talep ettiğimiz ürün hala bize ulaşmış değil. Bunların önüne geçmek için Türkiye’de bu tür firmaların artması gerekiyor. Spesifik kimyasalların üretiminin artması gerekiyor. Çünkü spesifik kimyasalları, kimya bölümü, kimya mühendisliği, nano kimya, nano malzeme çalışanlar, boya endüstrisi, ilaç endüstrisi ciddi anlamda bu kimyasalları kullanıyor.
Bu kimyasalların kendi ülkesinde çalıştığı Ar-Ge yaptığı ülkede bulunuyor olması onlar için büyük bir nimet denilebilir. Türkiye’de çalışan bir araştırmacı bu kimyasalın kendisine bir veya iki hafta içinde ulaşacağını bildiği zaman araştırmasına başlayabiliyor. Fakat uzun süreli bir tedarik zinciri oluşturacağı zaman bu araştırmayı ya öteliyor ya da hiç yapmıyor. Öyle olunca da biz araştırmacıya ciddi bir zaman kazandırıyoruz. Bunun dışında kimyasal üretim seviyesinde biz 5 grama kadar üretebiliyoruz. Eğer siz bunu büyük ölçeklere taşımak isterseniz bunun endüstriye aktarımı da söz konusudur. Endüstriyel aktarımı demek hem katma değer anlamında ülkeye para kazandırıyor. Hem de ciddi istihdamlar sağlıyor. Bu açıdan da ülkemiz için ciddi bir kazanç diye düşünüyoruz.”