Üro-Androloji Uzmanı Prof. Dr. Halim Hattat, Son yapılan araştırmaların özellikle 30-50 yaş arasında cinsel güç kaybı yaşayan erkeklerin kalp damar sorunu açısından risk altında olduğunu gösterdiğine dikkat çekti.
Üro-Androloji Uzmanı Prof. Dr. Halim Hattat, “Cinsel bölgeye giden damarları etkileyecek herhangi bir sorun (şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kolesterol problemi, plak oluşumu, sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi, hareketsiz bir yaşam) kalbe giden damarlarda da hasar yaratıyor” dedi.
Amerika’da Archives of Internal Medicine’de yayınlanan 740 erkeğin katıldığı bir araştırmaya değinen Hattat Klinik Üro-Androloji Uzmanı Prof. Dr. Halim Hattat şunları söyledi: “Yaşam tarzında yapılacak basit değişikliklerle gerek sertleşme problemini gerekse kalp krizi geçirme riskini azaltmak mümkün.
Yapılan araştırma herhangi bir kolesterol ilacı kullanmadan sadece yaşam tarzında yapılan değişikliklerin sertleşme sorununu tedavi ederken beraberinde kolesterol seviyelerini de düşürdüğünü gösterdi. Son yıllarda yapılan tüm klinik çalışmalar cinsel sağlık ile hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, obezite arasındaki ilişkiyi kurmak üzerine yoğunlaşıyor. Ancak çok önemle altını çizdiğimiz konu aslında cinsel problemlerin bir kalp hastalığının ilk belirtisi olabileceği yönünde. Özellikle kalbe göre çok daha ince ve küçük çapta olan erkek cinsel organının damarlarında bir sorun yaşanıyor olması ileride kalp damarlarının da mutlaka etkileneceği yönünde ilk tehlike sinyali”
KALP KRİZİ RİSKİNİ NASIL AZALTABİLİRİSİNİZ
Araştırmaların sertleşme sorunu olan bir erkeğin 5 yıl içerisinde kalp hastalığı geliştirme riskinin kat kat daha fazla olduğunu gösterdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Hattat, “10 bin erkek hastada 1998-2005 yılları arasında yapılan takipte gösteriyor ki, ereksiyon sorunu kalp damar hastalıkları için sigara kadar önemli bir risk faktörü. Yani doktora başvurmak ileride karşılaşabileceğiniz tehlikeler için de şart. Bunun nedenlerine gelince, cinselliği etkileyen her şey kalbi de etkiliyor. Yani cinsel bölgeye giden damarları etkileyecek herhangi bir sorun (şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kolesterol problemi, plak oluşumu, sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi, hareketsiz bir yaşam) kalbe giden damarlarda da hasar yaratıyor.
Sigara- alkol tüketimi, beslenme yanlışları, aktivitesi düşük bir yaşam, aşırı ve yönetilemeyen stres, depresyon, hatta uyku sorunları hem cinsellik hem kalp için risk faktörleridir. Bel çevresi, vücut kitle endeksi ve vücut yağ yüzdelerinin ölçümleri de bizim için önemli bulgulardır. Çünkü bel çevresi kalınlığı, kilo fazlalığı denilen sağlık sorunlarında özellikle hormonlar etkilendiğinden cinsel performansı azalabilir. Bu nedenle yaşam tarzında yapılacak basit değişikliklerle gerek sertleşme problemini gerekse kalp krizi geçirme riskini azaltmak mümkün. Amerika’daki 740 erkeğin katıldığı araştırma herhangi bir kolesterol ilacı kullanmadan sadece yaşam tarzında yapılan değişikliklerin sertleşme sorununu tedavi ederken beraberinde kolesterol seviyelerini de düşürdüğünü gösterdi.” diye konuştu.
CİNSEL GÜÇ KAYBI SORUNUNUZU DOKTORUNUZA BİLDİRMEKTEN ÇEKİNMEYİN
Üro-Androloji Uzmanı Prof. Dr. Halim Hattat şöyle devam etti;
“En iyisi bel çevrenizi kadınsanız 80 cm, erkekseniz 94 cm altında tutmaya gayret edin. Aynı şekilde Akdeniz tipi bir beslenme planı uygulayın. Akdeniz diyeti dediğimizde tam tahıllı ürünlerden zengin, işlenmiş rafine şekerlerden fakir, zeytinyağı gibi iyi yağları ihtiva eden, sağlıklı proteinlerin olduğu bir beslenmeden bahsediyoruz. Trans ya da hayvansal yağlardan uzak, bol sebze-meyve içeren bir beslenme planı hem kalbi hem de cinsel fonksiyonları olumlu etkiliyor.
Sağlıklı bir diyetin yanında, fiziksel olarak aktif kalmak da çok önemli. Sigara-alkol tüketimi, uyku sorunları gibi diğer risk faktörlerini de unutmamak gerek. Tabi duygusal ve zihinsel sağlık da bu bütünün bir parçası. Cinsel güç kaybı sorununuzu doktorunuza bildirmekten çekinmeyin. Bu sorun bazen çok basit bir sebepten kaynaklanabilir. Bazen de önemli bir sağlık sorununun ilk belirtisi olabilir. Sebebin belirlenmesinde ve en uygun çözümün bulunmasında doktorunuzdan yardım istemenizde yarar vardır.”