İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, Fındık da hasat kapıya dayanmıştır. Bu nedenle, Türkiye’nin gündemi “fındık” olmuştur. İYİ Parti olarak bizlerin de gündemi “fındık” olmuştur” dedi.
İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar basın açıklamasında bulundu
Yaşar, “Aslında Türkiye’de nerede bir hasat varsa, Türkiye’nin de Hükümetin de gündemi o hasat olmalıdır. Türkiye, her şeyden önce bir tarım ülkesidir. Bu hiçbir zaman unutulmamalıdır” dedi.
“Türkiye, dünyanın en büyük fındık üreticisi konumundadır. Dünya genelinde, fındık üretiminin yüzde 70’lik bölümü Türkiye tarafından üretilmektedir. Bu hem bizim için, hem de ülkemiz için büyük bir övünç kaynağıdır. Buradan, tüm üreticilerimize minnetlerimizi ifade etmek istiyorum. Karadeniz Bölgesi’nde yıllık ortalama 500 bin tonun üzerinde üretimi gerçekleştirilmektedir. 500 bin aile doğrudan, yaklaşık 2 milyon aile de dolaylı olarak üretimi, hasat, islenme ve ticareti üzerinden geçimini sağlamaktadır”.
HÜKÜMET ŞU ANA KADAR FINDIK KONUSUNDA MİLLİ BİR POLİTİKA OLUŞTURAMAMIŞTIR
“Dünya fındık ihracatının yaklaşık yüzde 90’lık bölümü ülkemiz tarafından yapılmaktadır. Fındık ihracatından ülkemiz, 2016-2017 sezonunda 1,9 milyar ve 2017-2018 sezonunda 1,8 milyar dolar ekonomik gelir elde etmiştir. Ülkemizin en önemli geleneksel ihraç ürünüdür” diyen Yaşar sözlerini sürdürdü “Kocaeli’nden Artvin’e kadar Ordu, Trabzon, Zonguldak, Bartın, Sakarya, Samsun, Giresun, Düzce Kastamonu, Sinop, Rize, Bolu, , Gümüşhane ve Tokat illerinden oluşan özellikle Karadeniz Bölgesi’nde 16 il, 123 ilçe ve 3.200 köyde 720 bin hektar alanda yaklaşık 500 bin üreticiyle üretilen bir ürünümüzdür. Dünya piyasasında fındığın yaklaşık yüzde 70’lik bölümü ülkemizden karşılanmaktadır”.
Bu durum, fındığı ülkemiz açısından milli ve stratejik bir ürün haline getirmektedir. Ama buna rağmen, hükümet tarafından ne yazık ki şu ana kadar milli bir politika oluşturulmuş değildir.
Bakın, taban fiyatları açıklama konusun da bile bir “ciddiyetsizlik” ve “keyfe kederlik” söz konusudur.
Taban fiyatları;
2017 yılında, 17 Ağustos tarihinde
2018 yılında, 26 Ekim tarihinde
2019 yılında, 26 Temmuz tarihinde
Açıklanmıştır.
BİR MİLLİ POLİTİKAYLA FINDIK TABAN FİYATI BELİRLENMELİDİR
2020 yılı taban fiyatları henüz açıklanmamış ve hangi tarihte açıklanacağı da belli değildir. Ayrıca taban fiyatları öncesi bölgede büyük bir spekülasyon yaşanmaya başlanmıştır.
Stoklarında yer alan 20 bin ton kabuklu fındık için Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Mayıs ayında 24 liradan satışa çıkmış ve bu satış için 400 bin ton için alıcı talebi oluşmuştur. TMO, üreticiden 16-17 liraya almış olduğu fındığı bu ayda 24 liraya satmıştır. Böylece, bölgede Haziran ayı içinde fiyatı 25-26 lirayı görmüştür. Fakat hükümetin taban fiyatlarını açıklamada gecikince, bölgede, rekabet ortamını ortadan kaldırmıştır.
Bölgedeki uluslararası firmalar-karteller neredeyse tek başlarına fiyat belirlemeye başlamış ve yapılan büyük bir spekülasyonla 25-26 lira olan fındık fiyatlarını 18-19 liraya düşürülmüştür. Hükümete de, bu durumu sadece seyretmekle yetinmiştir.
FİYATI, ULUSLARARASI FİRMALAR DEĞİL, ÜRETİCİ BELİRLEMELİDİR
Buradan hükümeti uyarıyoruz.. Yaşanan bu spekülasyonlara boyun eğilmemeli ve üretici mağdur etmemelidir. Böylece, fiyatı, uluslararası firmalar değil, üretici belirlemelidir.
Tarım Bakanlığı ifadeleri ve bölgeden gelen haberler, bu yıl rekoltenin 660 bin ton civarında olacağını ortaya koymaktadır. Türkiye’de 2018-2019 sezonunda 776 bin ton üretim gerçekleşmiştir. Sadece bu rakamlar bile, fındığın üretici ve ulusal ekonomi açısından öneminin anlaşılması açısından yeterlidir.
FINDIK FİYATI 25 LİRANIN ÜZERİNDE OLMALI
Gübre başta olmak üzere, bakım ve hasat masraflarından oluşan her türlü girdide anormal artışlar meydana gelmiştir. Girdi artışlarına bağlı olarak 1 kg fındığın maliyeti 20 liranın üzerine çıkmıştır.
Rekoltede bu yıl meydana gelen düşüş de dikkate alınarak fiyatlar en az 3,5-4 dolar seviyesinde olacak şekilde 25 TL’den den az olmayacak düzeyde açıklanmalıdır. Üretici kesinlikle mağdur edilmemelidir.
Tüm bu veriler ve yaşanan yakın dönemde ki gelişmeler göz önüne alındığında, özellikle fındık üreticisinin mağdur olmaması ve ülke ekonomisinin maksimum fayda sağlayabilmesi amacıyla, İYİ Parti Fındık Çalışma Grubu olarak kısa ve uzun vadede hükümete buradan 11 ayrı öneride bulunmak istiyoruz:
İYİ PARTİ FINDIK ÇALIŞMA GRUBUNUN ÖNERİLERİ
1)Türkiye ekonomisi için hayatı önemde bir üründür.
Dolayısıyla TMO, gecen seneki gibi fındığın pazara ucuz fiyattan düşmesinin önüne geçmeli ve biran önce “fındık fiyatını” ilan etmelidir.
Geç kalınması halinde, geçen yıl olduğu gibi üretici açısından ciddi zarara neden olacaktır.
Ayrıca; bugünden tezi yok gerekli çalışmalar yapılarak en kısa sürede TMO ya da Fiskobirlik depoları alıma hazır hale getirilmelidir.
Lisanslı depoculuk tüm bölgede yaygınlkaştırılmalıdır.
2)Yukarıda da ifade edildiği gibi, rekoltenin 660.000 ton olduğu ifade edilmektedir.
Rekolte, fiyatı belirlemede ana unsurlardan birisidir.
Bu nedenle, rekolte belirlemesinin daha net, daha sabit verilere dayalı, rasyonel ve resmi ağızdan yapılması sağlanarak, üreticilerin zihninde muğlak nokta bırakılmamalıdır.
Fiyat belirlenmesi esnasında rekolte bazlı manipülasyonların önüne geçilmelidir.
3)En fazla yara aldıkları konulardan birisi “emanetçiliktir” TMO, ister lisanslı depolamaya yeni bir düzenleme getirerek, isterse de emanete fındık alımı için bir strateji belirleyerek üreticinin bu mağduriyetinin önüne geçmelidir.
Yeni bir “emanetçi” sistemi devlet kanalı ile oluşturulmalıdır.
Örneğin, başlangıç dönemlerinde üreticinin depo kiraları desteklenmeli, eline verilen ürün teslimat sertifikaları karşılığında(Altı ayı geçmeyen vadelerde) faizsiz bankalardan kredi kullanmaları sağlanmalı gibi alternatif çözümler geliştirilmelidir.
4)Yevmiye fiyatı belli olmuştur. Fakat üreticinin işçilik maliyetinin tek kalemi isçi yevmiyesi değildir. Özellikle pandemi sonrası isçilerin sağlık durumu, barınma sekli ve yasam alanları, yine salgın sebebi ile tekrar dizayn edilmektedir.
Bu politika esnasında devletin üretim alanları arasında hakkaniyete dayalı ve eşitlik prensibi çerçevesinde davranılmalı ve özellikle halk arasında kalacak yer ödeneği olarak bilinen bu tip harcamalar adil ve şeffaf bir şekilde yapılmalıdır.
5)Fındık fiyatının belirlenerek, kamu tarafından, süratle alım yapılacağı ilan edilmelidir. Sürekli taban fiyatı tartışmalarına son verecek bir sitemde taban fiyatı açıklanması yapılmalı ve bu sayede manipülasyonların önüne geçilmelidir.
Alım yapılan mahsulün peşin ya da peşine yakın bir zamanda ödeneceğinin açıklanması da üreticinin elini rahatlatacak, piyasada potansiyel fiyat belirsizliğinin önüne geçilecektir.
6)Fındığın hasadı sonrası pazara erken düşmemesi ve fiyatında düşüş yaşanmaması için destekleme paralarının Ağustos ayı sonunda ödenmesi gerekmektedir.
7)TMO fındık alım şartlarını biraz üretici lehine daha esnek hale getirmelidir. (nem eksik-fazla ya da randımanı yüksek-az gibi bazen gereksiz olan bahanelerle üretici mahsulü geri gönderilmemeli ve üretici mağdur edilmemelidir)
8)Fındığın fiyatı, satışının tamamına yakını ihracat bazlı hesaplanmalıdır. Böylece üreticinin dolar artışı karşısında satın alma gücü kaybı yasamasının önüne geçilmelidir.
9)Tüm bu gerçekler ışığında fındığın taban fiyatı 3,5-4 dolar seviyesinin altında açıklanmamalıdır. Ve 25 TL’den den az olmayacak düzeyde olmalıdır.
10)Uzun vadede; fındığa dayalı sanayinin teşvik edilerek bölgelerinde hem fındığın mamül hale getirilip katma değer oluşturulması, hem de yeni iş alanlarının açılması ve özellikle yurt içi kullanım ve tüketimi teşvik edilmelidir.
11)Yine uzun vade de; en önemlisi Tarım ve Orman Bakanlığı öncülüğünde Ulusal Fındık Politikası belirlenmelidir.
Avrupa Birliği, ithal etmiş olduğu kabuksuz fındığın yüzde 64’lük bölümünü, kabuklu fındığın ise yüzde 4’lük bölümünü Türkiye’ den almaktadır. Bu açıdan Türkiye kabuksuz fındıkta 1. kabuklu da ise 3. en önemli tedarikçi ülke durumundadır. Ama aynı Avrupa Birliği, sert kabuklu meyve üreticilerine yapmış olduğu destekler ile İtalya, İspanya, Yunanistan, Fransa ve Portekiz gibi üyesi olan üyesi olan ülkelerde üretimini artırmaya çalışmaktadır.
Ayrıca Almanya izlemiş olduğu politikalarla Arjantin ve Gürcistan gibi ülkelerde üretimine sağlamış olduğu maddi desteklerle teşvik etmektedir. Böylece Türkiye’nin bu piyasadaki fındık konusundaki üstünlüğü kırılmak istenmektedir.
Öte yandan, dünyada üreticisi olmadıkları halde ihracattı durumunda olan ülkelerin tamamı, Türkiye’den satın aldıkları fındığı işleyerek re-expot (yeniden ihracat) yapmaktadır. Ülkemizde bir Ulusal Fındık Politikası oluşturulmasına bu bakımdan çok büyük önem veriyoruz. İnşallah Hükümet bu konuda geç kalmaz.
Salgın nedeniyle, üreticilerimiz alan bazlı gelir desteği başvurularını zamanında yapamamışlardır. Süre, 30 Haziran 2020 tarihinde bitmiştir. Her yıl başvuru süresi uzatılırken, bu yıl uzatılmamıştır. Başvuru yapamayan üreticilerimiz, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan süre uzatımı istemektedir.