İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Halk TV’de gazeteci Özlem Gürses’in sunduğu 20. Saat programına konuk oldu Akşener, “Erken seçim ihtimali masada” dedi.
Akşener’in açıklamalarının satır başları şöyle:
ERKEN SEÇİME HAZIRIZ
Türkiye keşmekeşle karşı karşıya. Anketlerde de görüldüğü gibi Ak Parti iniyor aşağı doğru. Bir gri alan anket şirketi sahiplerinin dediği gibi kararsız seçme. Daha uzun vadede gelecek bir seçim bu gidişi daha dibe çekecektir. Bunun için erken seçim ihtimali masadadır.
Biz ekonomik manada kırılgan yakalandık bu pandemiye. Vatandaşın yeniden borçlandırıldığı bir sistemle kurtulmaya çalışıyoruz. Esnaf perişan durumda. Küçük esnaf açtı iş yerini müşteri yok. Bütün bunlar ekonominin taşınamaz yönde olduğunu gösteriyor. Bunun için sayın Erdoğan bir erken seçim düşünebilir. Seçime hazır bir partiyiz. Seçimlere giremeyelim diye, erken seçim hamlesine maruz kalmış ama seçimden başarıyla çıkmış bir partiyiz. Biz hazırız.
ERDOĞAN’A GÖZ KIRPMIYORUZ
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ben memleket masasını bilerek söyledim çünkü damat bakan Türkiye ile bir üst aklın mücadele ettiğini söylüyordu dolayısıyla böyle bir öneride bulundum. Bu öneri Sayın Erdoğan ve Bahçeli’ye yapılmış bir çağrıydı. Bu bütünlüğü dünyaya göstermeye ihtiyaç var dedim. Bütünlüğün kime ne zararı vardı? Kimseye zararı yoktu. İki tepkiyle karşılaştım, birincisi Sayın Bahçeli’nin ve arkadaşlarının ağır hakaretleriyle karşılaştım. Daha sonra Sayın Ömer Çelik’in bu teklife karşı açıklamaları oldu. İkincisi ise bir kısım Sayın Erdoğan’a muhalif ama anladığım kadarıyla muhalefete de muhalif arkadaşlar da benim Sayın Erdoğan’a göz kırptığımı düşündüler. Böyle bir durum yok. Madem Türkiye dış güçler tarafından saldırıya uğruyor biz de bunu önerdik. Demek ki böyle bir saldırıya uğramıyorsunuz. Bizim fikirlerimize de ihtiyacınız yokmuş. Benim sayın Erdoğan’a göz kırpmaya ihtiyacım yok. Ben Ak Parti’den en başından ayrılmışım. Demek ki, bir iddianın bir yanlışlığı düzeltmenin yolundayım. Çok net bir şey söyleyeyim asla ne Sayın Erdoğan’ın ne partisinden herhangi biriyle gizli saklı görüşmem olmamıştır. Bugünleri gördüğüm için seçmenimize çok anlatmaya çalıştım ve şimdi haklı çıktım. Haklı çıktığım bu noktada ısrarla Partili Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye’ye zarar verdiğini söyleyen ve ilk defa iyileştirilmiş parlamenter sisteme dönülmesi gerektiğini söyleyen kişiyim ben.
İTİTFAK OLSA ELBETTE İYİ OLUR
İzlemeye gayret ediyorum hem Sayın Davutoğlu hem Sayın Babacan, onların da ittifak sorusuna “Günü geldiğinde bakılır” gibi cevapları var. Bu tavrın üzerine benim söz söylemem mümkün değil. Bu konuda birşey söylemek için henüz erken. İttifak olsa elbette iyi olur ama bu partiler yeni kuruldu, teşkilatlanmalarını bitirmeye çalışıyorlar, bugünden bunların ısrarlı konuşuluyor olması onlar açısından doğru olmadığı için saygı duyuyorum. Ani bir seçim olsa elbette nasıl ben Kemal Kılıçdaroğlu’na gittiysem seçime girebilmek için millet ittifakı kendiliğinden doğdu. Burada da biraraya gelinebilir. Buna bir itirazımız yok.
MİLLET İTTİFAKI ÜZERİNDEN TEK CUMHURBAŞKANI GÖSTERİLECEKSE ELBETTE ROZETİNİ ÇIKARMALIDIR
Sayın Kılıçdaroğlu Sayın Erdoğan’ın partisinin başında bulunup Ak Parti’nin cumhurbaşkanı olarak görevine devam etmesinin sakıncalarına dikkat çekmiş. Kendisinin önerdiği şablon şu; cumhurbaşkanı herkesin cumhurbaşkanı olmalıdır, o rozeti çıkarmalıdır ben onu anladım. Millet ittifakı üzerinden tek cumhurbaşkanı gösterilecekse elbette rozetini çıkarmalıdır. Aynı zamanda İyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş konusunda da bu prosedürü işletecek biri olmalıdır, insanları ayırmayan bir mantığa sahip olmalıdır. Sayın Erdoğan’ın ortaya koyduğu partizan cumhurbaşkanlığına dikkat çektiğini düşünüyorum Sayın Kılıçdaroğlu’nun. Aydın Ünal’ın da ayrılarak bir yolculuk yapmasının da kimseye zararı yoktur.
İYİ PARTİ GENEL BAŞKANI OLARAK SEMİHA HANIMDAN ÖZÜR DİLİYORUM
Semiha Yıldırım da kız okulunu okumuş bir hoca. Öğretmen okullarında edep, adap ve ahlak ölçüsü vardır. Bir yaş büyük olan korur, küçük olan da ona saygı gösterir. Semiha Yıldırım benim ablam dün ben Binali Yıldırım’ı aradım ve bana Semiha ablanın haberi olup olmadığını sordum bilmediğini söyledi. Ben tweet atmadım çünkü Başak Demirtaş’a da atmadım bu tür durumları grupta konuşmak üzere bıraktım. Keşke isminin geçirilmemesini sağlayabilseydim ben öncelikle amasız, ancaksız, lakinsiz partimizin Bursa’da üyesi olan Levent Özeren’in 2016’da bir tweeti var, bunun için İYİ Parti Üyesi Lenet Özerin tutumu sebebi ile ben İYİ Parti Genel Başkanı olarak Semiha hanımdan özür diliyorum. Keşke öznesinin Semiha hanım olduğu o tweet üzerinden değil de benim üzerimden açılabilseydi. Semiha Hanım’ın özne yapılmasından çok üzgünüm. 2016’daki o tweeti bugün ortaya çıkarıp ve öznesinin Semiha Hanım olmasının sağlanması da o mahir ellerin işi.
Ben kadın konusunda ilkeler üzerinden davranırım. 28 Şubat’ta nasıl durduysam bugün herkes iftiraya uğruyorsa o mahir ellerin de bir gün sistemin dışına çıktıklarında o çirkinlikle karşılaşacaklarını söylemeliyim. Herkes kenara kaçsa Ben Semiha Hanımın arkasında sonuna kadar duracağım. Siz benim ahlaksızım onun ahlaksızı üzerinden yürürseniz olmaz. Ben Semiha hanımla aynı sistemin içinden geldiğim için gurur duyuyorum. Bugün onun ismiyle bunları konuşmaktan hicap duyuyorum.
NİYE İMZALADIN BUGÜN NİYE ÇIKMAK İSTİYORSUN
Kadını kocasının abisinin babasının mülkiyetinde gören bir zihniyet. İstanbul Sözleşmesinin öznesi cinsiyet ayrımcılığına uğrayan kadınlar tüm dünyada bu ayrımı kaldırmak, şiddete engel olmak. Esas mesele şu niye imzaladın bugün niye çıkmak istiyorsun. İcap diye bir Türkçe söz var, icap ediyor. Bu bir zihniyet. Kadının statüsünün, sosyoekonomik durumunun ve şiddetin önüne geçmek için öngörülen bu sözleşme konusunda ben sayın Erdoğan’dan beklerdim ki, masaya elini vursun bu uygulanacak desin. Bu sözleşme uygulanırsa kadınlarımızın kazançlarını bir düşünün. Benim ahlaksızım onun ahlaksızı üzerinden değil, bütün ahlaksızların at oynatmasının önüne geçmek lazım.
EROOĞAN’I TEBRİK EDİYORUM
Ben Sayın Erdoğan’ın kararları konusunda ilk defa yanıldım Erdoğan Ayasofya’yı açmaz demiştim yanılmışım. Hayırlı olsun, uğurlu olsun diyorum Sayın Erdoğan’ı da tebrik ediyorum. Dindarların ölçüsünü ayırabilmek bizim işimiz değildir. Canıb-ı Hak diyor ki; bana karşı işlediğiniz kusurları affedebilirim ama başkasına yaptığınız her haktan helalleşmeden gelmeyin diyor. Türkiye’de son iki yıllık partili cumhurbaşkanlığı sisteminde ortaya çıkan bir durum oldu artık bu tür manivelalar eskisi kadar ayrıştırma konusunda işini yerine getirmiyor, vatandaş bundan bıktı. Ayasofya ile ilgili bir araştırma önergesi vermiştik reddedildi.
Ayasofya’nın manevi iklim yaratacağı kesin ama İstanbul’un Fethinin tek sembolü değildir İstanbul bir bütün olarak bir semboldür. Gencin işsizliği, kadının yediği dayak, kapanan dükkanlar, işletmeler açısından buraya da gözü çevirmek lazım. Memur emeklisi ile işçi emeklisi arasında farklı bilirdim de Bağ-Kur ile SSK emeklisi arasındaki farkı bu derece net bilmezdim. 1300 alan var, 1600 alan var, 2200 alan var. 1300 alan bir emeklinin evi kira ise geçinmesi mümkün mü? Şimdi böyle bir resimle karşı karşıyayız.
BU İNSANLARIN SESİNİ DUYURACAĞIZ, DUYURUNCAYA KADAR ÇALIŞACAĞIZ VE BU İŞİ BİTİRECEĞİZ
Esnafları dolaşırken gördüğümüz oralarda yaşananlar içler acısı. Pandemi ile o iş bitti. Memleket masasına da tükürüldü. İlçeleri gezerken gördüğüm toplum derdini anlatılacağı milletin kürsüsü dediğimiz bir alay oluşturduk. Geçtiğimiz Salı günü hem EYT’li bir hanım konuştu hem Emekliler Derneği konuştu. Bu hafta kadını konuşacağız. Şiddet görmüş bir hanımefendi gelecek derdini anlatacak. Ondan evvel bir genç geldi derdini anlattı o gence çok ilginç bir linç yaşatıldı. Ben Polonya’ya Erasmus üzerinden gittim dedi, orada çekilmiş fotoğraflarını servis ederek 29 yaşında bir genci liğme liğme ettiler, ayıptır. O ne dedi? Sayın Cumhurbaşkanım size sesleniyorum, bizi duyun dedi. Bu insanların sesini duyuracağız duyuruncaya kadar çalışacağız ve bu işi bitireceğiz. Yoksula iş bulmak yerine o fakirliği yönetir duruma gelmişseniz bu millet bunun cezasını sandıkta verir.
Z KUŞAĞININ POLİTİK TUTUMLARI VAR
Biz gençleri ilk çalışan siyasi partiyiz. Siyasetçi olarak Z kuşağını MHP’de iken çalışmış kişilerden birisiyim. Bir grupla gençleri çalıştık. Türkiye’de yapılan genellemenin çok yanlış olduğunu veri üzerinden konuşmak gerektiğini iddia edenlerdenim. Z Kuşağının politik tutumları var, hayvana yönelik, dezavantajlı gruplar konusundan çok net tutumları var, çok merhametliler. Aynı yaş gruplarında ekonomik durumu kötü olan ve iyi durumda yetişen bir insanın ayrılmadığı bir grup, hümanistler.
ADANA İLE İNATLAŞILIYOR
İntikam almak devleti yönetenlere yakışan bir iş değildir. Zeydan beyin sandalyesi üzerinden oy vereni korkutmaktır bu. Ben de bu milleti biliyorsam bu milletin çok hassas olduğu bir huyu vardır o da sandığa attığı oyunun yok sayılmasıdır. Seçmenin iradesi ile oynadığınız zaman size elbette ceza kesiyor. İstanbullu kazandı benzer şeyler Zeydan bey üzerinden yapılıyor. Adana ile inatlaşılıyor nasıl bur durum çıkacak göreceğiz.
Ben Sayın İmamoğlu’ndan iş, güç, para pul işlerinin hiçbirine dahil olmayacağımı söyledim. Kaldı ki sonuçta Millet İttifakı’nın adayı olmakla birlikte Sayın Kılıçdaroğlu’nun tercihi ile oraya gelmiş bir aday. Aç açık çok insan var mavi yaka konusunda zaman zaman kendilerini rahatsız edeceğimi söyledim. Ben ahlaki olarak genel sekreter seçiminin belediye başkanının uhdesine bırakılması gerektiğine ve danışacağı kişinin Kılıçdaroğlu olduğuna inanırım. Hiçbir bilgim de yok ilgim de yok niye bu arkadaş diye bir sorum da yok.
İSTANBUL’DA DEMOKRASİYE UYGUN BİR KONGRE OLMASINI İSTİYORUM
31 Mart’tan sonra ağustos ayında bir seçim yaptık ve çarşaf listeyle çıktık. Benim şahsıma ait bir anahtar liste yoktur. Çıkıp dedim kimi istiyorsanız seçin ve dolayısıyla bir sonuç aldık. İl ve ilçelerde delege seçimleri dahil 400 ün üzerinde üye varsa sandık konuldu. Sonuç itibarıyla demokrasiyi delege seçiminden itibaren hem uygulamaya hem de içselleştirmeye çalışıyoruz. Mümkün olduğunca İstanbul’da demokrasiye uygun bir kongre olmasını istiyorum. Demokrasi bir kurallar bütünüdür. Mümkün olduğunca İstanbul kongresini bu çerçeveler içerisinde götürmeye çalışıyoruz.
BU ÜLKEDE HELAL YOLDAN PARA KAZANDIĞINIZ ZAMAN ANCAK EVİNİZİ GEÇİNDİRİYORSUNUZ
Fetönün siyasi ayağı duruyor, önüne gelen birbirine laf söylüyor ama siyasi ayakta herkes sütten çıkmış ak kaşık. Benim hakkımda açılmış bir dava var benim ifademi alın diye dilekçe verdim sürekli, böyle iş olmaz. Herkes birbirini bilir kim Fethullah Gülen’in yatağında yattı rüyalar gördü bilir. Bunu ciddiyetsizlik olarak görüyorum. Siyasi ayak, ekonomik ayak… en önemlisi ekonomi bu insanlar kayırılmasa nasıl zengin oldu. Benim kocam niye zengin olamadı. Niye; çünkü devletle işi yok, belediyelerle işi yok, kayırılmış ihalelerle işi yok. Bu ülkede helal yoldan para kazandığınız zaman ancak evinizi geçindiriyorsunuz.
HALK TV KARARI ‘İCAP ETTİ’
Bu karar da icap etti. Nedir bu icap etmek basında. Yüzde 95’i propagandist medya. Sizler gibi arada bir bizlere nefes aldıran medya alanları var. Muhalefet satar medyanın müşterisi muhalefettir. Ufuk Söylemez’in eşi Alev hanım Doçentlik tezini bu konuda yapmıştır. Orada söylemiştir medyanın müşterisi muhalefettir. Biz de muhalefet partileri her gün bu konuyu kınamaktan yorulduk ama çok yanlış yapıyor sayın Erdoğan aslında hür medya siyasetçinin işine yarar. Ama saraya girdiniz mi paralel evrende yaşarsınız ayrı bir hayat oluşur, ayrı bir düşünce tarzı oluşur. Elinde çekiç olan bir kişi bütün problemleri çivi gibi görür. Sizi çivi gibi görüyorlar.